Okumaya geç kaldığım kitaplardan biri olduğunu söyleyerek değerlendirmeme başlamalıyım. Aslında yetişkinliğe adım attığım ilk yıllarda okumuş olmalıydım. O zaman bana yeni bakış açıları üzerine daha çok düşünecek fırsatlar verirdi. Şimdi ise aynı etkiyi yakalayamadığımı belirtmeliyim. Sebeplerine gelince insan hayat mücadelesinin içine girince
Dostoyevski'nin birçok kitaba ve yazara ilham kaynağı olduğunu alıntılara bakarak bile anlayabileceğimiz akıcı bir romanı daha , Kumarbaz .
Kardeşim ile kitap hakkında tartışırken birçok noktaya değindiğini tartışma anında fark ettiğim psikolojik tahlillerin , insan tutkularının yanı sıra toplumda alışılagelmiş birçok soruna değindiğini anladım.
Okuduğumuz kitaplardaki karakterler kanlı canlı karşımızda olabilse keşke deriz bazen. Benim için onlardan biri kesinlikle Martin oldu. Azmin, gayretin vücut bulmuş hali Martin. Bir şeyi çok istediğinde insan, istediği ne ise imkânsız olmaktan çıkıyor. İstediğini elde etmek için fedakârlık yapman, bazı şeylerden vazgeçmen gerekiyor. Martin'in de her bir vazgeçişi, ona başka bir şey kazandırdı.
İnsanın aşkı ona nasıl bir sınır çizer? Ya da o aşk sınırları ortadan kaldırıp sonsuza mı taşır insanı? Statü, para olmazsa olmaz mıdır? Çok istenilen şeyler elde edilince çok mu mutlu oluruz? Okurken insanın zihninde beliren sorulardan bazıları.
Eğitimsiz, yoksul ancak mutlu olan eski Martin; varını yoğunu ortaya koyarak kendini baştan şekillendiriyor. Yeni Martin her açıdan donanımlı, bilgili, ünlü ve zengindi. Acaba bu kazandıkları Martin'in eskisi gibi mutlu olmasını sağlayacak mıydı?
"İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum... ama anlatamıyorum." Martin okudukça dünyası değişti, çevresiyle arasındaki mesafe açıldı. Gittikçe yalnızlaştı. Ah Martin, kaliteli bir yalnızlığın niteliksiz çoğunluğa galip geldiğini bir kere daha anımsattın. Kitap bitti, bendeki etkisi bitecek gibi değil. Okumanızı tavsiye ederim.
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391bin okunma
Bana öyle geliyor ki yardım etmek ya da öğüt vermek, yanlış bir şekilde, bir başkasının hayatına müdahale etmek demek. İyilik, şımarıkça bir huydur: Başkalarını şımarıklıklarımıza kurban etmeye hakkımız yok.
''Ne zamandır düşünüyorum da, öyle geliyor ki bana, tedirgin olmadan bir insanın dayana bileceği gürültü miktarı, zihin yeteneğiyle ters orantılıdır ve zihin yeteneğini ölçmek için güzel bir ölçü olabilir... Gürültü bütün okuyan aydın kişiler için bir işkencedir; elle, çekiçle vurmak, eşyayı atmak gibi sık rastlanan şeyler, ömrüm boyunca her gün
"Ortada ne başlangıç var..." dedi Burton, "ne de bir son. Bana öyle geliyor ki, insanlık hatırlayamadığı bir kör dövüşünden gelip öngöremediği ve anlayamadığı bir geleceğe doğru gidiyor. İnsan... Biri hariç, karşılaştığı her engeli, her düşmanı yendi. Kendini yenemedi. Nasıl nefret etmesin kendinden. "
"Biz kendimizden
Eşsiz bir mücadelenin kitabı diyebiliriz sanırım eser için. Kitaptan bir alıntıyla başlamak istiyorum incelememe:
“Seçimi, kapanların, tuzakların ve ihanetlerin ötesinde açıklarda derin, karanlık sularda kalmaktı. Benim tercihim bütün insanların ötesinde oraya gidip onu bulmaktı. Dünyadaki tüm insanların ötesinde.”
İşte derin ve karanlık
Başkalarının Buradaları kitabından bir edebiyat dergisindeki tanıtımı vesilesiyle haberdar oldum. Dergide (ve kitabın arka kapağında) kitaptaki öykülerden bahsedilirken, FETÖ’nün abilerinin bahsinin geçmesi ilgimi çekti açıkçası. Şimdi FETÖ demek kolay tabii, ama 2000li yıllarda durum çok farklıydı. Ve açıkçası sırf bu yüzden bu kitabı okumaya
Marslı kitabını daha çok filminden dolayı duymuştum. Hem kitabı hem de filmi çok büyük bir ilgiyle karşılaştı. Ben filmi izleme listeme alsam da bir türlü izlemek nasip olmadı. Kısmet kitabınaymış ve iyiki de öyle olmuş.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Kitap çok güzel başlasa da belli bir kısma kadar çok fazla teknik terim ve olayla
"Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşamayı beceremediyse de, o gece Haliç'in kirli sularına bakarken anladı ki aslında hep öyle sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı zaten tümüyle bir yanılgıymış."
Ayfer Tunç'un çizdiği Aziz Bey profili ne kadar da ben ne kadar da siz !
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
Merhaba arkadaşlar. Yeni bir kitapla birlikteyiz. Aslında kitap biraz anormal şartlarda elime geçti. Tabiri caizse gökte ararken yerde buldum. Buna daha sonra değinelim. Bazen başkalarının dünyalarını yaşarken (okurken) kendi dünyanızla karıştırırsınız. Bu kitabın bir çok noktasında bunu yaşadım.
Yüz yıldan fazla bir zamandır yer altı edebiyatı
"ᴋᴀᴅıɴʟᴀʀıɴᴀ ᴅᴀʜᴀ ᴄ̧ᴏᴋ ᴏ̈ᴢɢᴜ̈ʀʟᴜ̈ᴋ ᴠᴇʀᴅɪᴋʟᴇʀɪɴɪ sᴏ̈ʏʟᴜ̈ʏᴏʀʟᴀʀ, ᴀᴍᴀ ʜᴀʟᴀ ᴏ̈ᴢɢᴜ̈ʀʟᴜ̈ᴋ ᴇɴ ʙᴀşᴛᴀɴ 'ᴠᴇʀᴍᴇᴋ' ɪᴄ̧ɪɴ ᴏɴʟᴀʀᴀ ᴀɪᴛᴍɪş ɢɪʙɪ ʙɪʀ ɪᴢʟᴇɴɪᴍ ᴠᴀʀ."
"Elantris", Brandon Sanderson’dan okuduğum 4. kitap oldu. İyi bir sıralamayla gittiğimi düşünüyor ve çıtayı her kitapta yavaş yavaş artırıyorum. Bunun için de bana
Ramazan Ayı'nın ilk gününden selamlar arkadaşlar ️
Bu ilk gün size duygularınızı sonuna kadar yazacağınız bir eserle geldim.Hüzün,merak,duygusallık karmaşısında olacak satırlarımız.
Şimdiii eserimizde ayrıntılara gelecek olursak;
Daha çok kadınların (normalde ayrımcılık yapmam ama burda mecburuz) iyi anlayacağı ANNE OLAN BİLİR kitabımız bir
Bazen evli çiftler çocuk yapma niyetleri olmadığı halde kazayla çocuk yaparlar bunu bir türlü anlamazdım, nasıl kazayla çocuk oluyor diye. Neyse bu kitap benim için biraz o tarz bir şey oldu. Virginia ile son okumalarımı yapıyorum birkaç kitap kaldı elimde bu da onlardan biriydi. Açıkçası Virginia adı geçince kitabın içeriğine bakmadan alıyorum.