Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biz şempanzelerin soyundan gelmiyoruz ve onlar da bizim soyumuzdan gelmiyor; bu yüzden de şempanze özellikleriyle insan özelliklerinin özdeşleşmesi için bir neden yoktur. Ama oldukça yakın ilişkili olduklarından kalıtımsal yatkınlıkların pek çoğunu paylaştığımız tahmin edilebilir. Belki bu kalıtımsal özellikler bizde daha farklı yönlendirilmiş ve baskılanmış olabilir ama yine de içimizde yaşamaya devam etmektedir. Kendi kendimize dayattığımız kurallar toplum aracılığıyla bizi sınırlar. Kuralları gevşetir ya da gevşettiğimizi varsayarsak bunca zaman içimizde mayalanan ve köpüren hisleri fark edebiliriz. Uygarlık ve yasa, dil ve anlayış cilasını kazıyınca şempanzelerin kültüründen farklı ne bulabiliriz?
say yayınlarıKitabı okuyor
Aldırma ; yüzümde sabitlenmiş gülümsemeye , mesleki deformasyondur..... patronumun isteğidir yani. eh ! böyledir işte ,ömrü karalama defteri gibi kullanmanın sonucu.... bilincinde ;sürekli kelimeler açar ve asla kokmazlar hiç biri güller gibi bana göre kim yaparsa aşkın tarifini ;alayı yalandır ! başkası nasıl kullanabilir ki ! sana bakarken
Reklam
5. Mektup
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar, Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini... Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını, Kanunlara saygı göstermesini, İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar. Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun. Ya o? Ya o? İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat, Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor, Saadet bekliyor yaşamaktan. Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık. Aradıklarının çoğunu bulamamış, Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak Göçüp gidiyor bu dünyadan.
ve insan
İnsan yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkan dır, eğilimi be­lirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise rüya ya da hülya gibidir:
Sayfa 19 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Giderek şehri bir şahsiyet olarak düşünme eğilimi ağır basıyor bende. Şüphesiz bir şehri şehir yapan şey, taşı toprağı değildir sadece. Zaman içinde ona anlam katan bir katmanın oluşması gerekiyor. Ve ancak bundan sonradır ki, şehri o şehir olarak düşünüp diğerlerinden ya da ‘ötekinden’ ayırd edebiliyoruz.
Hayatımda hiç aşık olmadım. 18 yaşındayım ve daha önce hiç sevgilim olmadı. Kimseden hoşlanmadım bile. Karşıma doğru insan çıkmadı belki evet, ama konumuz şu ki, tüm bunlara rağmen ne zaman bir aşk şarkısı dinlesem hüzünleniyorum. Bazen kendimden gizli sevgilim mi var diye düşünmüyor değilim. Çünkü şarkı ayrılığı anlatıyor ve ben ağlayacak gibi oluyorum. Şarkı özlemi anlatıyor başımı sallıyorum. Evet diyorum ya, evet! Özlemden öleceğim diyorum. Ama kimi özlüyorum? Yok. Kimse yok. Benden giden kimse olmadı. Çünkü bana gelen kimse olmadı. Ben de kimseden gitmedim. çünkü ben de kimseye gitmedim. Yani sevgili Cem Adrian, haklısın, ben onu çok sevdim. Ama kimi?
Reklam
Fiziksel ve zihinsel olarak her birimiz birici­ğiz. Verimlilik çıkarları uğruna ya da bir politik veya dinsel dog­ma adına insan bireyini standartlaştırmaya soyunan her kültür, insanın biyolojik doğasına karşı bir vahşet işlemektedir.
Kederli insan ancak yalnızlıkla huzur bulur; yaralı bir ceylanın, iyileşene ya da ölene kadar bir mağarada saklanmak için sürüyü terk etmesi gibi, o da insanlardan kaçar. Halil Cibran
Düşünsel açıdan Stoacıların karşı kutbunda yer alan Epikürcüler, insanların arkadaş edinmesinin tama­men fayda sağlama amacı taşıdığını düşünüyorlardı: “Has­talandığında yanı başında oturacak ya da başın sıkıştığında veya zincire vurulduğunda yardımına koşacak biri.” Fakat Senecaya göre işin aslı bambaşkaydı. Bilge bir insan için arkadaş edinme sebebi, “hastalanırsa yanı başında oturabi­leceğin ya da düşmanların eline düşerse yardımına koşabi­leceğin biri” bulunmasıydı. İyilik insanın görevi olmanın ötesinde, bir mutluluk kaynağıydı: “Hiç kimse her şeyi ken­di amaçlarına devşirerek mutlu mesut yaşayamaz. Kendiniz için yaşamak istiyorsanız başkaları için yaşayın.”
Söz'e saygı
Sözler sizin yaratma gücünüzdür. Söz, insan olarak sahip olduğunuz en güçlü araçtır;söz büyü aracıdır. Söz öylesine güçlüdür ki, bir söz milyonlarca insanın yaşa­mını değiştirebilir ya da yok edebilir. Sözün olağanüstü gücünü anladığımızda, ağzımızdan ne tür bir güç çıktığını da anlarız. Söz tohum gibidir ve insan zihni son derece verimlidir!
Reklam
Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır.
İnsan kendi şeytanlarının çektirdiği azabın acısını, düşünmeden en yakınlarından çıkarmaya çalışır. Siz kendinizi böyle bir duruma düşmekten kurtamaya çalıştınız, başaramadınız, o zaman kendinizi yararsız hissettiz. Kim böyle bir günah işlemiş olmayı isteyebilir ki? Bunu kimse başaramadı ..
Sen, buluşabildiğimiz ender günlerden birinde, bana gelmiştin. Yaz başıydı; ben bahçede oturmuş rakı içiyordum; sen de —galiba mutluluktan— koşuşturup duruyordun. Sana, yarı şakayla, “Haydi bakalım — bana erik getir” demiştim. Koşup gitmiştin: Bahçede bir erik ağacı olduğunu biliyordun. Epey sonra (hatta, biraz daha gecikseydin, kalkıp sana bakmağa gidecektim), alı al, moru mor, kan-ter içinde geri gelmiştin : elinde bir külah: Manavdan, harçlığının son kuruşuna kadar vererek aldığın erikler... Ağaçta erik yoktu; ama Baban senden erik istemişti... — Ne yapabilirdin ki... Yapman gerektiği için yapabileceğini yapmıştın — işte seni insan yapan da bu. Öyle ‘insanlar vardır ki, babalan onlardan erik istese, gidip, şöyle bir bakıp, “Ağaçta erik yok” diyebilirler. Böylesi ‘insan’ları tanıdın, biliyorsun. Ama sen — senin yapabileceğin çünkü yapman gereken tek birşey vardı: Baban’a erik bulmak... Hani masallarda vardı ya — bütün erikler “Kaf Dağı’nın ardında” olsaydı, o zaman sen de bir “Zümrüd-ü Anka kuşu” bulup, sırtına biner, yola koyulurdun...
Ida

Ida

@ldaa
·
05 Mayıs 02:17
Anımsıyorsundur: Senin için, “Benim kızım insan olacak” demiştim. Sen, benim bu sözümü o anda beynine kazımış, ama yüzüme de hayretle bakmıştın — o hayretini anımsıyorsun, değil mi?
Birdenbire anlar ki yarın da böyle olacaktır, öbür gün de, tüm öteki günler de. Ve bu çaresiz buluş ezer onu. İşte böyle düşünce öldürür insanı. Bunlara katlanamadığı için öldürür insan kendini ya da, gençse, tümceler kurar.
Sayfa 35 - Can YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.