~
❝
...insan ölüme bu kadar yakın durunca yaşama hevesini kaybediyor.
"Ölüm hep yanı başımızda değil mi? Bizim aklımızdan atmamız ölümü uzaklaştırmıyor. Biz kendimizi ölüme uzaklaştırınca ölüm de bize uzaklaşıyor sanıyoruz ama nafile. Ölüm bir adım ötede zaten.
❞
~
“Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsunuz, o kitap bence gerçekten iyidir.”
Sonunda tanıştık meşhur Ahraz ve yazarı Deniz Gezgin ile. Epeydir listemdeydi ya, bu aralar kitap siparişi vermek istemiyorum. Ankara Kitap Fuarı derdime çare oldu. Sel Yayıncılık’tan bir son dakika kararı ile Deniz Gezgin’in "Ahraz" ve Zeynep Kaçar’ın "Kabuk" kitaplarını edindim.
Yazarın farklı bir tarzının olduğunu yapılan
BOŞ VAKİT YOKTUR , BOŞA GEÇİRİLEN VAKİT VARDIR!
Dün duyduğum bir söz üzerine bu hakikat tekrar kafama dank etti.
" Oğlum yeter bakıp durma artık endeki telefona " diyen bir babaya evladı;
" Bakmayip da ne yapayım!" cevabını verince ...
Gençliğimizden , bizlerden ve dâhi birçok ihtiyarlarımızdan ahiret şuurunu ve hedeflerini çalmışlar. İstikametsiz , amaçsız bir hâle getirip çözüm olarak da asrın illeti olan telefonu o boşluğa KURTARICI gibi lanse etmişler.
Bunu öyle ustaca yapmışlar ki güya görmüş geçirmiş, tecrübe sahibi ihtiyarlar bile onu ellerinden düşürmez hâle gelmiş...
Rabbim başta bizleri, ailemizi ve yakın çevremiz başta olmak üzere tüm âlem i İslamı uyandırsın.
Ecdadımızın kıtalar aşmasına sebep olan o şuur ve amaçları bizlere de ihsan eylesin.
Bu mübarek bayram günleri hürmeti 🤲🤲🤲
Desiderius Erasmus’un yakın arkadaşı Thomas More’a adadığı, 15. yüzyılda yazılmış bir eser.
Kitap boyunca Aptallık konuşulur. Sarkazm ve iğnelemeler dolu bir kitap. Deliliğin, özgürlüğün anahtarı olduğunu söyler. Okurken, aptallığı yeniden tanımlayacak, felsefeden ve mitolojideki Yunan tanrıları hakkında da birçok şey öğreneceksiniz. Yalnız dilin ağırlığını göz önünde bulundurarak okuyun, kitapta birçok Latince sözler geçer. Ancak bunların açıklamaları hemen o sayfanın altına dipnot olarak eklenip detaylandırılmış. Bu da her ne kadar okumayı yavaşlatsa da, öğrenmemizi sağlıyor.
Her döneme hitap eden bir kitap, seçili çevirmenlerimizden okudum. Ön sayfalarında, kitabı Latincesinden çevirirken uyguladığı Çeviri Yönteminden bahsetmesi ince bir detaydı. Özenli buldum. Bazı kitap kapakları tam çerçevelik deriz ya, bunun da tasarımına hayran oldum ayrıca. Okuyun ilginiz varsa…
" Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hâl aldığımı tasvir edemezsiniz."
sobe!
10/10
şöyle ki, harikaydı. Kabal’ın çok güzel eserler ortaya koyduğu tartışılmaz bir gerçek, fakat bu… gerçekten çok, çok güzeldi.
konu amigo takımından bir kızın öldürülmesi ile başlıyor. kasabaya bu cinayeti çözmek için bir dedektif geliyor. ardından çok geçmeden diğer cinayet işleniyor. ve evet, yine amigo takımı. amigo takımından olan