Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Cinayet
Genelev Çiçekçisi Selim'in cesedi iki gecedir çiçeklerin arasında yatıyordu. Sırtüstü düşmüştü, çiçeklerin saplarını kesmek için kullandığı bıçak, kalbine saplanmıştı. Cumartesi gecesi öldürüldüğünü düşünüyorduk. Katil onu öldürdükten sonra kapıyı çekip çıkmış olmalıydı. Araya tatil girince çiçekçi bir gün kapalı kalmış, cesedi bu
Genelev ÇiçekçisiKitabı okudu
Kalbime kızdım, yapma dedim. Yapma, bu adam bize iyi gelmez, kanatır seni, öldürür dedim ve sözümü dinletemedim. Kalp buydu işte, ona acı vereni seviyordu.
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
Abla boş yapma hadi uykum yarım kaldı zaten sinir küpüyüm
Yemekhaneye aylar sonra ilk defa uğradım ilacımı alıp hemen geri yatayım diye. Abla diyor ki tuana sen burda miydin ya biz seni gittin falan sandık valla sen yaşıyor musun diyor, abla dedim ver surdan bir tane bozuk bi kraker hadi ugrasamam şimdi senle uyuyacam
Süleym b.Cabir (r.a) şöyle anlatır: Bir gün Allah Resulünün yanına gelerek, "Ey Allah'ın Resulü. Bana faydalanacağım bir hayır öğret" dedim. Bunu üzerine Resûlullah (s.a.v). "Kendi kovandan, su isteyenin kabina su boşaltman ya da kardeşini güleryüzle karşılaman gibi kolay işler dahi olsa iyilikten hiçbir şeyi küçük görme. Kardeşin yanından aynidığında sakin gıybetini yapma." ¹buyurdu. ....... ¹Taberani, el-Mu'cemü'l-Kebir, 7/74: Tahavi, Müşkili Asar 4/324; Ibn Ebü'd Dünya, Kitabu's-Samt, nr 166
104 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
“Şimdi anlıyorum” dedi. Mor leke tehlikeli bir şey yaptıktan sonra alınan bir çeşit madalya, öyle değil mi? Kumkurdu'nun acı güzellemesinden yakalım. Evet bir çeşit madalya. Bugünde ölmedim madalyası . Bu seriyi çoktandır biliyorum ama okumayı hiç düşünmedim. Dün Rabbim Allah'ta Kumkurdu'nun bir fikrini okudum. Çok mantıklı geldi.
Kumkurdu
KumkurduAsa Lind · Pegasus Yayınları · 20151,678 okunma
Karakol
Sevmek nedir bilmiyor musun sen? Ne kadar geniş çaplı bir konu demi bu sevmek. ne peki ? Şartsız koşulsuz mu yoksa görmeden dokunmadan mı? insan nasıl dayanabilir sormak istiyorum canından çok sevdiğini görmediği zaman sen hiç benin durumuma düştün mü? Belki çok iyi zamanlar geçirmedik çok yıprandık ama bak nasıl da güzel ilerliyor hayat güzel
Reklam
168 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
GENÇ BİR DOKTORUN ANILARI-kitap yorumu
Genç bir doktorun anıları, yazardan okuduğum ilk kitaptı ve dilini sevdiğimi söyleyebilirim. Rus edebiyatına karşı soğuk dil ön yargım olsa da kitap boyunca bunu hiç hissetmedim ve gerçekten çok akıcı ilerledi. Elinize aldığınız anda sayfalar akıp gidiyor. Kitap, Tıp fakültesini dereceyle bitirip yeni mezun olan bir doktorun ücra bir kasabaya gidip orada çok deneyimi olmadan doktorluk yapma maceralarını, yaşadıklarını, cahil insanlarla nasıl baş etmeye çalıştığını, doktorluk mesleğinin ne kadar zor olduğunu, meslektaşlarının yaşadıklarını anlatıyor. Genel olarak Tıp’a ilgisi olan biri olduğum için sıkça kullanılan tıp terimleri beni rahatsız etmedi çok fazla kullanılmamıştı ama yine de bir doktorun ağzından okuduğumuz için kitabı tabi ki bazı yerlerde anlamadığım kısımlar oldu. Kitabın konusu da çook ilgimi çektiği için ve yazar güzel işlediği için sevdim ama ayılıp bayılmadım. Sadece kitapta bazı gereksiz ne alaka dediğim kısımlar olduğunu söylemeden edemeyeceğim. (Özellikle kitabın son bölümü bir meslektaşının anısını anlatıyor ve o kısım olmasa da olurmuş dedim biraz gereksiz bir ek gibi geldi). Bunun dışında gayet güzeldi ilk anlattığı meslektaşının hikayesi de hoşuma gitti. Kitap kendini okutturuyor ve kendinizi gerçekten doktorun yerine koyuyorsunuz. Aslında ne kadar zor bir durum olduğunu, insan hayatının ellerinizde olduğunu ve bunun tıp eğitimi alırken kitaptan okuduğunuz şeylere benzemediğini farkediyordunuz. Çoğu yerde acaba her doktorun aklından bir hasta geldiğinde bir kez olsun bu korkunç, kitaptaki düşünceler geçmiş midir diye düşündüm.
Genç Bir Doktorun Anıları
Genç Bir Doktorun AnılarıMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201524,6bin okunma
- Apartman girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent? + Hangisini? - Otomatik yanan, sensörlü lamba. + Hayır. - Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece. Önüme baktım. -"Neden kırdın?" Cevap yok -"Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle." +"Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?" -"Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için." +"Beni görünce yanmıyordu baba." -"Nasıl ya?" +"Görmezden geliyordu, yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni." -"E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor." +"Hadi ya! Sahiden mi?" -"Evet. Ucuzundan takmışlar.Bizimle bir alakası yok!" Babama sarıldım, yıllar sonra.
Bakışları yeniden arkama kaydı ve bu defa yüzünün neredeyse soluklaştığını gördüm. “Neye bakıyordu-“ “Hayır!” Dedi ben tam arkamı dönmek üzereyken. “Bakma.” “Arkama bakacağım.” Dedim. “Bunu yapma Nova,” diye Sina da araya girdi. “Arın bir şeyler yap yoksa-“ “Sakın dönme Nova,” diye uyardı Ayzer. “Bırak da Arın bunu kontrol altına alsın.” “Sana doğru geleceğim,” dedi. “Sonra birlikte döneceğiz, tamam mı?” Arın bana doğru çok sakin adımlar atıyordu.
Yapma dedim, yaptın gönül… ???
Reklam
Apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?” “Hangisini?” “Otomatik yanan, sensörlü lamba.” “Hayır.” “Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.” Önüme baktım. “Neden kırdın?” Cevap yok. “Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle…” “Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?” “Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için.” “Beni görünce yanmıyordu baba.” “Nasıl ya?” “Görmezden geliyordu, yanmıyordu. Kaç sefer yok saydı beni.” “E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.” “Hadi ya! Sahiden mi?” “Evet. Ucuzundan takmışlar. Bizimle bir alakası yok.” Babama sarıldım yıllar sonra.
-Peki, dedim, öğretmen ol. -Ben mektebe gitmiyorum ki -Neden? -Öğretmen beni dövüyor. -Neden? -Yaramazlık ediyorum da ondan. -Sen de yaramazlık yapma. -Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki -Öğretmenin yapma dediği şey, dedim. -Belli olmuyor ki! Bir gün arkadaşımın biri, " çamaşırcının piçi" dedi. Ben de dövdüm onu, öğretmen de beni dövdü. Ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar.
Sayfa 11
– Peki, dedim, öğretmen ol. – Ben mektebe gitmiyorum ki. – Neden? – Öğretmen beni dövüyor. – Neden? – Yaramazlık ediyorum da ondan. – Sen de yaramazlık yapma. – Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki. – Öğretmenin yapma dediği şey, dedim. – Belli olmuyor ki!.. Bir gün arkadaşımın biri “Çamaşırcının piçi” dedi. Ben de döğdüm onu. Öğretmen de beni döğdü. Ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar. Hiç kimseyi döğmedim. Yaramazlıkmış diye. Birkaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. Birini aldım. Hırsızsın sen diye döğdüler. Benim kalemim yoktu aldım. Sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. Bir daha kimsenin kalemini almam dedim. Defterini aldım. Bu sefer hem döğdüler, hem mektepten kovdular.
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.