Bizzat özgürlüğün zorlamalara yol açtığı kendine has bir tarihsel dönemde yaşıyoruz. Yapabilme özgürlüğü, emir ve yasaklar dile getiren yapmalısından daha fazla zorlama üretiyor hatta. Yapmalısının bir sının vardır. Yapabilme ise sınır tanımaz. Bu yüzden de yapabilmeden kaynaklanan zorlamanın sınırı yoktur. Böylece kendimizi bir ikilemin içinde buluruz.
Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara
Her zaman hep sana yöneldi duygularım
Aklımın dur dediği yerlerde duramadım
Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara
yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
sense araya korkular koydun.
yasaklar koydun...
şimdi nerdesin diye sakın sorma
sen çağırdın da ben gelmedim mi?
Vejetaryenlik tüm hayvanların etini yasaklar. Ama hayvanlardan elde edilen yumurta, süt, yağ, bal gibi bütün maddelerin tüketilmesine izin verir. Şu var ki, tahılları, sebzeleri ve özellikle meyveleri insanın doğal yiyeceği olarak görür.
"Kılığı düzgün bir adamın sokakta simit yemesi yasaktır. Bütün yasaklar gibi bunun da bir kaçamak yolu yok mu? Simidi kır, cebine sok. Tek elinle bir lokma koparıp, kimseye sezdirmeden ağzına at. Ama, ben dişlerim sağlamken ısıracağım."
Ait oldukları milletten kopup kendilerini inkâr eden, günün yirmi dört saatini askeri düzen içerisinde devlete koruculuk yaparak geçirenler dahi doğru düzgün Türkçe konuşmayı beceremiyorlardı. Geçmişten beri ne katı ve sert yasaklar, ne her türlü ağır baskılar, ne de baştan çıkarıcı tatlı teşvikler onların Türkçe öğrenmesine yetmemişti. Şimdiye kadar yetmediğine göre bundan böyle de yeteceği hiç düşünülmüyordu.
Maça kızı 8 birinci kitap yorumu
Herkese merhaba sevgili okurlar.Bugün sizlere Maça kızı 8'den bahsetmek için geldim.Uzun bir yorum olsun istedim çünkü biliyorsunuz kitap tuğla gibi. :) Neyse önce konusundan bahsedeyim sizlere.Nazlı,aşık olduğu çocukluk aşkı Anıl'ı kurtarmak için bir gazinoya girer.Anıl,trafik kazası geçirmiştir ve eğer
Kendimize koyduğumuz yasaklar en ağırlarıdır ki onlar fiziksel yasaklar değildir. Kendimizden başka engelimiz olmadığını fark ettiğimiz her yerdeki engeller, çocukken oraya kondular. Bu işin doğasını çözelim ki o engelleri kaldıralım. Kendi engellerimizi kaldırmadan çocuğumuzunkini de kaldıramayız çünkü. Kötü anne babalık, “iyi evlat” olmaya çalışmaktan çıkar.
“Geceler senden önceydi şafağı gördüm sende tutkulu duyguların yansıyan ışığıydı parlayan gözlerinde
Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara her zaman hep sana yöneldi duygularım aklımın dur dediği yerlerde duramadım yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara
Çıkmazlar sokağında hep seni sabahladım Olmazı olur sandım yoruldu umutlarım
Tutku, duygularımın yansıyan ışığıdır Parlayan gözlerimde"
Aklımın dur dediği yerlerde duramadım
Söylenmemiş sevgilerde
Açılmamış şarapların tadı var
Geceler senden önceydi
Şafağı gördüm sende
Tutkulu duyguların yansıyan ışığıydı
Parlayan gözlerinde
Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara
Her zaman hep sana yöneldi duygularım
Aklımın dur dediği yerlerde duramadım
Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara
Çıkmazlar sokağında hep seni sabahladım
Olmazı olur sandım
Yoruldu umutlarım
Tutku, duygularımın yansıyan ışığıdır
Parlayan gözlerimde…
Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği ve yakınlığı olana (özellikle akrabaya muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder; ahlâksızlığı/hayasızlığı, fenâlığı, zulmü/azgınlığı yasaklar. İyice anlayıp tutasınız diye size (böylece) öğüt verir.
Annesi durmadan yakınan, ağlayan, hiçbir şey yapmayan, yalnızca yasaklar koyan ve çocuklarına para vermeyen bir kadın. Genelevdekiler de konuşmayan, yakınmayan, ağlamayan, kıpırdamayan, ona zevk vermek zorunda olan kadınlar. Aydın başka bir kadın türü olabileceğini uzun yıllar hiç bilmiyor. Başka kadınlarla karşılaştığı zamanlarda da onlara ya genelev kadınlarına ya da annesine davrandığı gibi davranıyor. Onun için kadınlarla ya yatılır ya da onlardan korkulur. Erkeklerle gezilir, tozulur, konuşulur, dertleşilir ama kadınlarla yalnızca yatılır. Bu da en kısa yoldan gerçekleşmelidir, çabuk, daha çabuk, en çabuk.