Yorumuma senin gibi ana olmaz olsun Jean Stone diye başlamak istiyorum. Ve Hazel. Sen nasıl güzel bir insansın diye devam ediyorum. Kitaba başlarken seveceğimden son derece emindim. Ve tam olarak,beklediğim kalp kırıklığını verdi bana kitap.
.
Hazel,18 yaşında bağımlı bir anne ve olmaz olasıca üvey babası ile beraber yaşıyor. Buna yaşamak denirse tabii. Üvey babası,Eres kasabasına yasaklı madde temin eden bir bela çünkü. Annesinin hamile kalması ile bir şeyler yapması gerektiğinin farkında varan Hazel,kısa zamanda çok para kazanmak için Eres çiftliğinde işe başlıyor. Tamamen güç isteyen işlerde canla başla çalışırken,üvey babası tarafından evden kovuluyor ve kendisini yıldızının bir türlü barışmadığı Ian Parker ile ev arkadaşı olarak buluyor. İkisi de çocuklukları yaralı iki karakter olan Hazel ve Ian,müzik ile ortak bir nokta yakalıyorlar. Bilmedikleri ise,onları ihmal eden ailelerinin ortak geçmişi oluyor.
.
Offff sen nasıl güzel bir kitaptın. Ian,sen nasıl güzel bir adamdın. Hazel zaten bambaşka,onu anlatacak kadar kelimem yok. Baştan sona şahaneydi kitap. Birbirlerinden vazgeçmemeleri,her zor anlarında,tüm olumsuzluklara rağmen birbirlerinin yanında olmaları. Aşk böyle bir şey olmalı. Onunla ayağa kalkıp,onunla yaşadığınızı hissettirmeli size. Sizi daha güçlü biri yapmalı. Yaralarınızı beraber sarmalı. Ian ve arkadaşlarının dostluğu,Koca Pençe ve Holly’nin kendileri gibi büyük kalpleri. Kitabı çok sevdim. Yazarın yine kalbime dokunan bir hikayesiydi. Kalbim kırıla kırıla okudum. Şiddetle tavsiyemdir. Okuyun,okutun ballarım