Uygulamada epeydir gördüğüm bir durum var: "Burası kitap uygulaması böyle şeyler paylaşamazsınız." şeklindeki parmak sallamalar. Neden herkes her konuda çok bilgili, yetkili, erdemli, söz söyleme sahibi hissediyor kendini? Sürekli insanlara ne yapıp ne yapmamalarını söyleyecek, onlara sınır çizecek gücü size veren ne ki?
Fotoğraf
Gabriel García Márquez bu romanında, çocukluğunu geçirdiği kasabada gerçekleşmiş bir namus cinayetini kaleme almış. Orijinal adı (İspanyolca) Cronica de Una Muerte Anunciada (İlan edilmiş ölümünün kronolojiği), Türkçe’ye Kırmızı Pazartesi olarak çevrilmiş.
Bence, her kitaba konsantre olmalı ve öyle okumalı, ama “Kırmızı Pazartesi” biraz daha
Eser için söylenecek o kadar çok söz var ki incelememi yazarken yazılarımı toparlamak için günlerimi vermem gerekti.
Bu eseri uzun bir tren yolcuğu gibi düşünün, koltuğunuza oturmuş pencerenize yansıyan manzarayı izliyorsunuz. Yolculuğunuz içerisinde birçok durak olacak, her durağınızda ayrı bir yer görecek ayrı bir duygu yaşayacak ayrı birşeyler
Her tavrın bir zerafeti vardır ;oturmanın, kalkmanın, eşyaya bakmanın.
Gönüldeki zerafet dışa yansıdıkça
hayat güzelleşir.
" Bir zarif gönül anlatır;
"Çocukluğumu hatırlarım, biraz hızlı yürüsem, ayağımı yere vurarak bassam ;kızarak patlayarak değil, inanadırarak anlatarak bas derlerdi.
"Her şeyin bir canı var yavrum, tahta
• Çocuğunuz;
– Varsın, bir çivi bile çakamasın… ama, dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın… ama, matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin… ama, notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın… ama, fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir
"Rüyamda gördüm dün gece babaannemi "Çocuk yaşında yüzümü güldürdüğün güllerin kokusunu hatırla yavrum. Boşver dikenleri" dedi bana☺️
"Kalbin Amberi"💙
Çocukluğumdan beri hayatın sert rüzgarlarıyla incinen kederli kalbimi son derece yürekten sevgisiyle ısıtır, bazen harika anne yemekleri yapardı bana. Bende mutlu etmek için
Sevgili yavrum, ömürlerinde tek bir kez sevenlerdir asıl sığ olanlar. Onların vefa, sadakat diye adlandırdıkları şeyi ben, ya alışkanlığın verdiği rahatlığa ya da hayal gücünün yokluğuna bağlarım.
Sana yalvarıyorum yavrum… Ve açıkça, terbiyesizce söylüyorum… Ben senden vücutlarımızın değil kafalarımızın birleşmesini istiyorum… Ötekini arzu etmek münasebetsizdir. Çünkü ne sen bana sadık kalırsın, ne ben sana…
Şu beş konuda hanımına kolaylık sağlamaz isen evinde mutlu olamazsın yavrum;
🌹1- Kadınlar şımartılmayı ve sevginin açığa vurulmasını severler. Bu konularda hanımına cimri davranma.Eğer bunlarda cimrilik eder isen hanımınla aranda anlaşmazlık ve sevgisizlik duvarı örmüş olursun.
🌹2- Kadınlar tavizsiz ve kararlı adamlardan nefret ederler. Zayıf ve yumuşak huylu erkekleri ise kullanırlar. Bu sıfatlardan her birini sadece uygun yerlerde kullan.
Sevginin en adaletlisi budur ve huzur en iyi bunun ile sağlanır.
🌹3- Kadınlar kocaları kendilerinde neyden hoşlanıyorsa kocalarında da o özelliklerin bulunmasından hoşlanırlar. Bu özellikler; güzel söz, hoş görünme, kıyafetin temizliği ve güzel kokudur.
Her halinde bunlara dikkat etmeye özen göster.
🌹4- Ev, kadınların memleketidir (krallığıdır.) Orada kendisini tahtına oturmuş kraliçe gibi hisseder. Onun için, bu krallığı yıkmamaya dikkat edesin.Onu bu tahtından uzaklaştırmayasın.
Eğer böyle bir şey yaparsan, onun mülkünde onunla mücadele etmiş olursun.
🌹5-Kadın eşini kazanmayı ama kendi ailesini de kaybetmemeyi ister. Dikkat et de onu ailesi ile senin aranda bir seçim yapmak zorunda bırakma.Aksi takdirde ailesi yerine seni seçse bile üzüntü içinde kalacaktır.