9 Mart 1919 tarihinde Kırım'ın Yalta şehrinin Gurzuf köyünde doğar. Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçer. İlkokulu köyünde, ortaokulu Akmescit'te bitirir. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıkar. 1941'de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşer. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığınır. 1946'da Londra'ya yerleşir. İngiltere'deki hayatı da hiç kolay olmaz; bir taraftan yazarken en vasıfsız ve ağır işlerde çalışmak zorunda kalır.
"Türkçe bana anamın konuştuğu dil" diyerek yazı dili olarak Türkçeyi kabul eder. Türkiye Türkçesindeki ilk kitabı 1956 yılında Varlık Yayınları tarafından yayınlanan Korkunç Yıllar'dır. Yaşar Nabi ile mektuplaşarak tanışan Dağcı, eserlerini de posta yolu ile gönderir. Soğuk savaş şartlarının siyasi etkilerinin hissedilmesi, Sovyetler Birliği'nin sol entelijansiya ile kurduğu ilişkiler ve fikir hayatımızdaki çatlamalar yazarı yalnızlaştırmak üzereyken, Ötüken Yayınevi ile tanışır. Ötüken Yayınevi vasıtasıyla yirmiden fazla kitabı Türk okuyucusuyla buluşturur.
Dağcı Türk edebiyatının büyük yazarları arasındadır. Romanlarında Kırım Türklerinin yaşadığı acıları hüzünlü ama berrak bir üslupla aksettirir. Kitapları yıllarca elden ele dolaşır. Kırımla olan ilgisini hiçbir zaman koparmaz ve Kırım Türklerinin vatanlarına dönüşlerini anlatmayı ihmal etmez. Hatıralarında "Ben yalnızca Kırım'ın yazarı değilim ama Kırım'ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliğiyle yalnız ben yazabilirdim" der. Hayatının son yıllarında içerisinde bulunduğu muhitteki karakterleri ele alan hikayeler de yazar.
En büyük destekçisi savaş sırasında Polonya'da tanıştığı ve 1998 yılında kaybettiği kıymetli eşi Regina Hanım olur. Aralarında Yazarlar Birliği'nin ve İlesam'ın yılın yazarı, Türk Ocakları'nın üstün hizmet ödülü de olmak üzere sayısız ödül alır. En son 21.03.2011 tarihinde Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen "Türk Dünyasında Zirve Şahsiyetler: Cengiz Dağcı" sempozyumuyla yazarlık macerası ele alındı.
Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 Perşembe günü saat 12.30 sularında Sauthfields'teki evinde vefat etti. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun girişimleri ile Türkiye'den katılan kalabalık bir topluluk tarafından, 2 Ekim 2011 Pazar günü 69 yıldır görmediği Yalta'ya bağlı Kızıltaş köyünde toprağa verildi. Yazar böylece ebedi uykusunu doğduğu topraklarda uyumak imkânına kavuştu.
CENGİZ DAĞCI OKUYORUZ!!!...
Aman nazar değmesin bize, farklı farklı yazarlar, çeşit çeşit kitaplar okuyoruz... Okumaya da devam ediyoruz.
Ne zamandır aklımda, bir kaç yazar için bir okuma etkinliği düzenlemek istiyorum. Bunlardan ilki ve benim için en önemlisi Cengiz Dağcı...
Bkz. : youtu.be/rDAso02i9EQ
Bkz.2
Geçen yılın bugünü bir ileti yayınlayarak bir okuma etkinliği düzenlemiştim. (#33042494)
Bir tane okur bile tanısa, sevse yeter dediğim Cengiz Dağcı etkinliğiydi düzenlediğim. Umduğumun çok çok fazlasını buldum bir çok okur tanıdı sevdi Cengiz Dağcı'yı. İlk kez duyanlar vardı, adını sürekli duymalarına rağmen hiç
Bence “Ruhunu Kaybeden Adam”...
Cengiz Dağcı ile tanışma kitabı oldu bu roman. Daha önce hiç okumadığım bir yazar. O yüzden yazarla ilgili şu an için söyleyebileceğim hiçbir şey yok. Romanda Gamalı Haç ile Kızılhaç arasında kalan Kırım-Tatar-Özbek-Kazak Türklerinin yaşadığı dram, Türk’ün Türk’e kırdırılması politikaları etkili bir şekilde ele
Cengiz Dağcı' nın Yansılar serisinin ilk kitabıdır.
Bazen okuduğumuz kitapların yazarıyla oturup konuşmak isteriz ya
Kalbinize dokunan bu eserleri yazan insanla yüzyüze konuşmak
Hatta hiç konuşmamak belki sadece dinlemek
Bu kitap bana aynı bu tadı verdi
Bana bir yazardan çok savaş yıllarında yaşamış bir yakınımı ziyaret etmişim onu dinliyormuşum gibi hissettirdi
Sanki yıllardır tanıdığım biri
Ve onu her ziyarete gidişimde kitaplarından, dostlarından bahsediyor
Bazen de anılarından, acılarından, özlemlerinden
Eşi Regina ile geçen bir çok diyaloglara da yer verilmesi kitaba sıcaklık katmış
Aralarında ki sevgiye saygıya hayran kaldım
Bir güvercine bir kargaya bile hitabı o kadar ince o kadar naif ki
Cengiz Dağcı ya hayran olmamak elde değil
Cengiz Dağcı yı tanımak istiyorsanız okumanızı tavsiye ederim.
Kendisi de Kırım Türkü olan yazarın kaleminden çıkan Onlar da İnsandı'da Stalin döneminde zulme, sürgüne, işkencelere maruz kalan Kırım Türklerinin hayatı anlatılıyor. İçten, yalın bir dili var kitabın. Sanki Karadeniz'in diğer tarafında değil de, bu tarafında yaşanmış bir olaymış gibi. Cengiz Dağcı da kitabı Türkçe kaleme almış.
Dikkatimi çeken bir şey oldu. Benzer acıları yaşamış, hayatı boyunca memleketinden uzakta yaşamak zorunda kalan yazarın, halkının hikayesini, acılarını anlattığı kitapta, "onlar da insandı" derken sadece kendilerini kastetmiyor. Kitabın ana karakterlerinden biri olan Bekir'e empati yaptırarak kendileri gibi olmayanlar için de söylüyor bunu.
Cengiz Aytmatov'a benzettim kalemini.
Güzel kitaptı. Tanıştığıma memnun oldum Cengiz Dağcı.
Onlar da İnsandıCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 20202,869 okunma