1896 yılında İrlanda’nın Galway Körfezi’ne bakan Aran Adası’nda doğdu. Gençliğinde rahip olma yolunda eğitim gördü. Dublin’deki ünlü University College’de kısa bir süre okudu. Sonra Irish Guards isimli askeri birliğe girdi. Bu birlikle Fransa’da altı ay görev yaptı. Şarapnel yarası alarak İrlanda’ya döndü. Kendisini tamamen yazmaya verdi.
Çocukluğunun geçtiği, İrlanda’nın batı kıyısının çetin doğasından etkilendi. Öykülerinde doğayı, yaşam kavgası veren insanları ve hayvanları anlattı. Bunları gerçekçi, incelikli ve iyi bir gözlem gücünü yansıtan ayrıntılı bir biçemle canlandırdı.
Daha çok kısa öyküleriyle tanınmakla birlikte roman da yazdı. Dublin’in arka sokaklarında geçen kirli bir komünist entrikasını işleyen ‘The Informer’ (Muhbir) isimli romanı O’Flaherty’nin kuzeni olan ünlü film yönetmeni John Ford tarafından sinemaya aktarıldı. İrlanda’da yaşanan ve binlerce insanın göç etmesine neden olan acılarla dolu kıtlık ve buna bağlı açlık dönemini konu edinen ‘Famine’ (kıtlıkla birlikte yaşanan açlık anlamına gelir) isimli romanı da beğenilen yapıtları arasındadır. Adı geçen romanları sırayla 1925 ve 1937 yıllarında yayınlandı.
Bireyci, özgürlükçü, anında tepki vermekten çekinmeyen hareketli bir insandır. Bir yazısında şöyle demektedir: “Ben fırtınaların dövdüğü kayalarda doğdum. İnsanın içini titretmeyen güneşli kumsallardan nefret ederim. Hızlı düşünmek, aç yırtıcı kuşların uçuşları ve avlanan kuşların çığlıkları, benim için gerçek bunlardır.”
1984 yılında öldü.
Tıpkı savaşan askerlerin arasında olduğu gibi, uygarlık maskesi açlığın baskısı altında o anda insanların yüzünden düşüverir, maskenin altından hayatı ne pahasına olursa olsun korumak için mücadele eden kaba bir vahşet çıkar.
Şu ülkenin içinde bulunduğu duruma bir bak. Özgürlük uğrunda, seni doğuran toprağın özgürlüğü uğrunda savaşmaktan ve bu yolda ölmekten daha kutsal bir şey yoktur.
Yoksulluğun batağındaki insanlar uzak geleceği göremezler. Acil ihtiyaçlarını karşılamışlarsa, gölgesi ufukta henüz şekillenen uzak bir yıkımı fazla dert etmezler.
19.yüzyıl ortalarında İrlanda’nın küçük bir kasabasında yaşayan bir ailenin dağılma hikayesiyle birlikte İrlanda’nın tarihini anlatıyor Kıtlık. Birleşik Krallık’ın bataklık bölgelerinde yaşamaya mahkum edilmiş, üstelik buralarda da feodal düzen nedeniyle İngiliz toprak sahiplerine kira ödemek ve patates dışında yetiştirdikleri her tarım ürünü için
Liam O'Flaherty'den Kıtlık adlı eserinden bahsedeceğim kısaca. 1937'de ilk kez yayımlanan eserin çevirisi Celâl Üster'e ait. Ankara'da Mamak Askerî Cezaevi'nde bitirmiş çeviriyi Üster.
Büyük Kıtlık ya da diğer adıyla İrlanda Patates Kıtlığı; 1845'de başlayıp 1852'de son bulan ve göçü, açlığı, hastalıkları
İrlandalı toplumcu yazarlar Liam O’Flaherty’nin ünlü romanı “Kıtlık” 1840’lı yıllarda İrlanda’da yaşanan Büyük Kıtlık’ı yoksul bir aileden yola çıkarak gözler önüne seriyor.
Roman irlanda da yaşanan kıtlık, veba ve adaletsiz düzen üzerine etkileyici bir hikaye, aç kalan insanların psikolojisini ve yaşadıkları deformasyonu yazar çok iyi anlatmış. Yine bir hükümet, yine bir yoksulları ölüme terk ediş ve ardından gelen isyan!
Hükümetler yüzyıllardır vatandaşlarını korumak adına yaptığı her girişimde aslında hep güçlü olanlar ve olmayanlar olarak ikiye bölüyor halkını, e tabii ki güçsüz olan, yani yoksul kesim kolaylıkla harcanabiliyor. Ayrıca ölümleri aniden ve acısız olmuyor her nedense! Bizler hiçbir zaman ilkel benliğimizden yani vahşi yanlarımızdan kurtulamadık ve kurtulamayacağız.
Ben kitabı çok sevdim, okuyucuyu içine alan, her anı, her duyguyu birebir hissettiren türden, çok da şiirsel bir anlatımı var. Okumanızı kesinlikle öneririm.
KıtlıkLiam O. Flaherty · Yordam Kitap · 202298 okunma