Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yabu
"Kaç yıldır görmüyorsun buraları?" diye sordu Enver. Gözlerimi kerpiç damlarda, demiryolu boyunca uzanan tel örgüde, tel örgünün arkasındaki Suriye toprağında ve daha ötede, akşam karanlığına gömülen Resulayn kasabasında gezdirdim bir süre. "On iki yıl," diye mırıldandım. Sonra, on iki yıl adını verdiğim zaman dilimi,
Sayfa 83 - Everest
Paldır Küldür
Bu bilinen dünya üzerinde yaşayanların bilmedikleri bir başka dünya daha varmış. O bilinmeyen başka dünyanın altı kıtası ile, o altı kıtada yaşayanların bilmedikleri bir de yedinci kıtada yaşayanların, o kıta içinde bilmedikleri bir memleket varmış. İşte bu bilinmeyen dünyanın, bilinmeyen kıtasındaki bilinmeyen memleketin bilinmeyen
Reklam
Galileo
ROMA’DAKİ FLORANSA BÜYÜKELÇİLİĞİ SARAYI (Galileo’nun öğrencileri haber beklemekte, bir köşede Virginia diz çökmüş dua etmektedir.) K.KEŞİŞ : Papa görüşme isteğini kabul etmemiş. Artık bilimsel tartışmalar bitti demek. FEDERZONİ : Son umudu Papa’daydı. Yıllar önce Roma’da kardinalken, “Bize gereklisin sen” demişti Barberini.
1915’in bahar ayları olacak. Yukardan, Osmanlı ordusunu bozmuş, Rus ordusu Süphan dağının oralardan top sesleriyle birlikte köye akıyor. Top gülleleri köyün içine düşüyor. Güllenin biri de tam köyün ortasında büyük bir çukur açıyor. Çukurdan sıcak sular fışkırıyor. Top gülleleri gittikçe sıklaşıyor. Gölün içine de düşüyor. Gölden minare
Svetlana Aleksiyeviç (2015 Nobel Konusmasi)
Nigâr Hacızade Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor. Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
Mehmet Ali Çelikel
Yıllar önce Van'dayken, bir pazar öğleden sonra, fena canımız sıkıldı. Oğullarım oynayacak oyun bulamadılar. Elektrikler kesikti. Çok sık kesilirdi. Lojmanımız göl kıyısındaydı. Gelin karpuz kabuğundan gemi yapalım dedim Ahmet Uluçay'ın filmine nazire. Şaşırdılar. Bir karpuz aldık. Ortadan ikiye ayırdık, dörde bölmeden. Bir yarısının içini yedik. Geriye kalan kabuğu folyayla kapladık. Uzun çöp şişlerden direk yapıp, küçük bezlerden yelken yaptık. Kabuğu bir tarafından delip, uzunca bir ip geçirdik. Sonra sahile inip, gölün sularına bıraktık yelkenlimizi. İpin ucundan tutarak rüzgarın alıp götürmesine engel oldu oğullarım. Bir saat yüzdürdüler. Hayallerinde bir okyanus vardı. O okyanusu aşan bir transatlantik vardı. Sonra fazla dayanamadı karpuz kabuğu dalgalara ve alabora oldu. Üzüldüler tabii. Acıktılar da bir taraftan. Derken biraz ileriden köfte kokusu aldık. O yöne doğru yürümeye başladık. Bir tanıdığımız mangalda köfte kızartıyordu sahilde. Yarımşar ekmek arası köfte verdi bizim çocuklara. Alabora olan geminin hüznü geçmiş, karınları doymuştu. Kıssadan hisse çıkarmak bana düştü: "Gördünüz mü," dedim, "karpuz kabuğundan gemi yapmak bir hayaldi, ama o hayalin peşinden gitmek güzeldi. Kim demiş hayaller karın doyurmaz diye". Mehmet Ali Çelikel
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
·
120 günde okudu
Okuma süreme baktığımda sonunda bitirebilmişim diye şaşırmaktan kendimi alamadım. O kadar uzun süredir kitabı okuyor vaziyette oluşuma şaşırdım. E-kitap olarak okumamdan mütevellit biraz yavaş gittiğimi düşünüyorum, bu tarz kitapları basılı şekilde okumak bana daha pratik geliyor. Elimde kalem altını çizmeli ve notlar almalıyım, e-kitap o keyfi
Osmanlı Sarayında Hayat
Osmanlı Sarayında Hayatİlber Ortaylı · Yitik Hazine Yayınları · 2008270 okunma
İnsan arar.. Bazen bulur, bazen buldum zanneder, Bazen buldum zannetmişken bir imtihanla kaybediverir.. Aradığını bazen bir çift gözün derûnunda bulur, Bazen kaybeder kendisini insan, Bir çift gözbebeğinin ta içinde.. Genç adam da ararmış, Aşkı ararmış.. O kitaplarda okuduğu, filimler de seyrettiği, Hayalini kurduğu, rüyalarda gördüğü aşkı aramış
270 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
"Gemileri yakmak."Biz bu deyimi, geri dönüşü olmayan bir karar alıp, uygulamak  olarak kullanırız genelde. Ama bu deyimin bir de hikayesi vardır. Ünlu Emevi komutanı Tarık bin Ziyad, kumandaksındaki binlerece kişilik orduyla birlikte Cebeli Tarık boğazından gemilerle İspanya'ya geçmiş. O sırada İspaya kralının yüz bin kişilik devasa
Endülüs'e Veda
Endülüs'e VedaYavuz Bahadıroğlu · Nesil Yayınları · 2016881 okunma
İnsan arar.. Bazen bulur, bazen buldum zanneder, Bazen buldum zannetmişken bir imtihanla kaybediverir.. Aradığını bazen bir çift gözün derûnunda bulur, Bazen kaybeder kendisini insan, Bir çift gözbebeğinin ta içinde.. Genç adam da ararmış, Aşkı ararmış.. O kitaplarda okuduğu, filimler de seyrettiği, Hayalini kurduğu, rüyalarda gördüğü aşkı aramış
Reklam
190 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Dehşetengiz bir kitap. Bu "dehşetengiz" kelimesini yıllar önce okuduğum 11 Eylül 2001, Amerika'daki terör saldırıları hakkında yazılmış bir kitapta
11 Eylül 2001 Dehşetengiz Hile
11 Eylül 2001 Dehşetengiz Hile
duymuştum. Bu saldırıların arkasında kimlerin olduğunu ve bu saldırı şeklini inceleyip, kuşkulu durumlar olduğunu ortaya
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
ÜLKE, ŞEHİR, MİLLETE İHANET ve BETON EKONOMİSİYLE İLGİLİ BİR İNCELEME
Yıl 1987 ve betonlaşmanın yapacağı yıkımı ta o zaman fark eder Turgut Cansever ve: "Evet, şehirleşmede, mimaride çok kötü olduğumuz doğru ama her şeye rağmen gittiğimiz bu kötü yoldan geri dönebilir dikey yapılaşma yerine, yaşanabilir, az katlı binalara dönebilirsek 300 milyar dolar karımız olur. Aksi halde sürekli daha yüksek ve daha sıkışık binalara yönelir, şehirlerde yaşama alanlarını betona boğarsak, bu şehirler yaşanmaz olacağından ya bütün şehirleri yıkıp yeniden yapmak, ya da şehri başka bir yere taşımak zorunda kalırız, bunun da maliyetini kaldıramayız” diyor. Yani, Turgut Cansever ve onun gibi mesleği ve kendine saygısını yitirmemiş, parayı her şeyin önünde tutmayan, işini bilen mimarların sözüne kulak verseydik, otuz yıldır İsatanbul'un, yirmi yıldır da ülkenin kaderine hükmedenler, 'yavuz hırsız ev sahibini bastırır' misali “Biz bu İstanbul’a ihanet ettik” itirafında bulunmak zorunda kalmayacaklardı. Şehirlerde sizi boğan, hoşunuza gitmeyen, yanlış olan ne varsa Sayın Cansever bunu yıllar önce görmüş ve kitabında adeta kollarını açıp yalvarmış “durun, gitmeyin, bu yol çıkmaz sokak” demiş ama kıblesi para olanlar ne yazık ki onu dinlememiş. Betona boğulduğumuz, hırsız müteahhit, kirli siyaset ve dini kazanç kapısı eden sahtekarların evimizi başımıza yıktığı bu gönlerde, her satırı bir atasözü niteliğindeki bu kitabın mutlaka alınması, okunması, okutulması, dersler çıkarılması gereken eşşiz bir çalışma. Özet olarak Cansever: "Doğayla kavga etmek, ona hükmetmek yerine onunla uyum içinde yaşa" diyor bize... Okuyarak kalın.
Kubbeyi Yere Koymamak
Kubbeyi Yere KoymamakTurgut Cansever · Timaş Yayınları · 2007122 okunma
244 syf.
9/10 puan verdi
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Zorunlu Eğitime Hayır
Zorunlu Eğitime HayırCatherine Baker · Ayrıntı Yayınları · 2000161 okunma
Bükçe (Kadın Dili)
Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz kenarındaki bu şirin lokantada şimdi onu
304 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.