Orwell'ın sivri kalemi, totaliter rejimlerin korkunç yönlerini anlatırken ustaca kalem sallıyor. Güç, adaletsizlik ve manipülasyonun gölgesinde, devrimden sonraki çürümeyi ustaca ele alması Bir ayna gibi, günümüz siyasi manzarasına derin bir bakış attırıyor.
Beş başlık altında sizi gezintiye çıkarıyor.
1-)Otoriter Rejim Eleştirisi
2-) Güç Zehirlenmesi
3-)Propaganda ve Manipülasyon
4-)Sınıf Ayrımcılığı ve Adaletsizlik
5-)Devrim Sonrası Değişim
Son yılların özeti gibidir dikkat edin.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,6bin okunma
Romanın anlatıcılığını başkahramanımız olan dokuz yaşındaki küçük kız çocuğu Scout Finch yapmaktadır (1. tekil şahıs ağzından). Scout iki yaşındayken, abisi Jem ise henüz altı yaşındayken annelerini kaybetmişlerdir ve bir avukat olan babaları Atticus ile yaşamaktaktalardır. Scout' un gözünden 1930'lu yılların Güney Amerika'sının
Şirketleri Yönetmek Bir Mücadele
༄ ༄ ༄
Teknolojik gelişmelerin insan hayatındaki pratiklik ve kolaylık sağlaması onun kullanımını yaygın ve hızlı yapmaktadır. Gündelik hayattaki aktiviteleri kolaylaştıran teknolojik gelişmeler toplumun ilgisini çektiği kadar ekonomik gelişmeleri de etkilemekte. Bu olgusal süreçlerin dönüm ve
Günümüzde halen popülaritesini koruyan #kurugürültü #shakespeare 'nin, seyircisine tokat gibi çarpan nükteli bir dille aktardığı insanın gerçeklik oyunlarından biridir. Başrollerden olan Klaudio ve Hero ne kadar romantik bir çift ise, onların zıddı komik çift Benedik ile Beatris oyunda ön cephede olsalar da yan karakterlerin kuvvetli oluşu azımsanmayacak nitelikte. Dönemini aşıp günümüze ulaşan aşkın tanımı büyüleyici. Tabiiki sadece aşk değil, insanların hayatlarına yön verecek güce sahip olan ANA duygulardan hırs, öfke, kıskançlık, insan sonsuz sevgiyle dolu olsun, aşkının büyüklüğü göğe çıkmış olsun, bu duyguların etkisi altına girip sınır tanımaz bir insana dönüşebiliritesini sahnede gösterme teknikleri muazzam.
Romantizm akımını fitilleyen Shakespeare'in İngilizce diline
3000'i aşkın kelime kattığıda söylenmektedir.
Hayatın özeti ve insanın Öz'ü alt metinli #şiir 'nde Shakespeare; : "Kaybettiğin yerde bekleme, güçsüzler öyle yapar. sana kapanan kapıyı bir daha çalma, kapanan kapıyı acizler çalar. unutma ki bu aşağılık dünyadasın: kötülüğü baş tacı edip, iyiliği çılgınlık sayan dünyada." demiş.
İngiltere'de ilk 1576'dan başlayarak Elizabeth (Rönesans)
dönemi ve sonrasında da Stuart halefleri döneminde devamı gelen tiyatro sanatının yıldızı Shakespeare'in,
karmaşık kurgu, zengin karakterler, duygu yoğunluğu zirve olan ve şiirsel dil özellikleriyle yazdığı eserlerde işlediği konular ve karakterler yalnızca yaşadığı 1500 1600'lü yılların değil günümüz insanının da betimlemeleriyle portresini çizen ender dehalardan biri.
Kuru GürültüWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,592 okunma
Falaka, Ahmet Rasim'in çocukluğunda yaşadığı anılarını kaleme aldığı bir eser. Kitabın dili anlaşılır olmasına rağmen 1870'lı yılların eğitim döneminde yaşınılan hoca ve öğrenci ilişkisinden dolayı kitabı +12 yaşında okunması gerektiğini düşünüyorum. Falaka, hocanın yaramaz ve tembel olduğunu düşündüğünü öğrencilere karşı uyguladığı
Sonunda en çok okunan dünya klâsiği olan Suç ve Ceza'yı okumak nasip oldu. İncelemeye geçmeden evvel sizin için faydasını olacağını düşündüğüm karakter rehberini paylaşmak istiyorum.
KARAKTER REHBERİ:
• Rodion Romanoviç Raskolnikov (Rodya): Başkarakter
• Alyona İvanovna: Tefeci kadın
• Lizaveta: Tefecinin kız kardeşi
• Bay Marmeladov:
İki hikayeden oluşuyor, part 1 yani japon balığı kargaşası hakkında konuşacağım. Güzellik ve obsesif takıntının konu alındığı bir kitaptı. Mataiçi ve Masako aynı kasabada yaşayan ve farklı sınıflardan (kitapta sınıf ayrımı da işlenen konulardan biri) iki yaşıttı. Ortaokul yıllarından itibaren bu ikisinin nasıl bir hayat sürdüğünü ve neler yaşadığını gördük. Masako zengin bir adamın kızı ve bir uçurumun tepesinde oturuyorlar, Mataiçi ise orta gelirli kesimden ve uçurumun aşağısında, ailesine japon balığı yetiştiriciliğinde yardımcı olarak geçirdiği bir çocukluk yaşıyor. (spoiler) kitap özeti yazmak pek tarzım değil. Bu kitapta beni etkileyen, yılların sonunda Mataiçi nin masako kadar güzel bir japon balığı yapmak için uğraşlarının hiçbir işe yaramaması ama şans eseri, tamamen hayatın rastgeleliğinde yanlışlıkla bunu yine de başarmış olmasıydı. Masako o sırada evlenmiş ve çocuk yapmıştı, seneler onun için sıradandı. Mataiçi bu seneler boyunca masakoyu her gün daha fazla takıntı haline getirmişti ve bence o gece uçuruma tırmanıp o gölü bulmasa kendini öldürecek veya aklını kaçıracaktı. Kitap mataiçinin masako kadar güzel o japon balığını görmesiyle sona eriyor. Part iki hakkında bir yorumum olmayacak.
Stefan Zweig (1881-1942), Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu orijinal adıyla Brief einer Unbekannten adlı öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme almıştır.
Bilinmeyen bir kadından bilinmeyen bir adama yazılmış olan mektup. Ömrünü bir mektuba sığdırmış kadının hayatı. Yaşı oldukça küçük aşkı da bir o kadar büyük olan bir kadının hikayesini okuyoruz.
Bir kadın düşünün; bilinmeyen, tanınmayan ve hiçbir şartta hatırlanamayan..
"Sana, beni asla tanımamış olan sana"
Alıntısı kitabın özeti aslında.
Bu kitabı ilk lise yıllarımda okul sıralarında okumuştum. Okurken Bilinmeyen kadına çok üzülmüştüm ama şimdi sadece kızıyorum.
Keşke..
Keşke'nin dini, mezhebi, siyasi görüşü olmaz.
Keşke, özlem ya da pişmanlık ifadesidir, acı çekenlerin, hatalarını görenlerin ortak kelimesidir.
Keşke, yanlış kararlarımızın çektirdiği sancıdır.
Keşke, elden gidenlere, yitirdiklerimize yaktigimiz ağıttır..
Bir Köy Enstitüsü Romanı, Keşke..
İki eğitim öğretim aşkı ile yanan Fikret ve
Siyasi partilerin ve eğer varsa parti programlarının hiç bir önemi kalmıyacağı ve seçim sonuçları üzerinde hesaplara girişmenin de faydasız olacağı a çıktır.
Oylar o bölgede sözü geçen ağanın göstereceği adaya verilir. çoğu zaman eşraftan olan aday, ağanın hoşuna giden partinin etiketini benimser: C.H.P., D.P., Y.T.P., C.K.M.P ..A.P., yanyana gelmiş harfler ki cahil köylü için hiç bir anlamı yoktur. Seçilen büyük çiftçi veya orta halli bir köylü olsun, hangi partiye girerse girsin daima aynı çıkarları, sadece aganın çıkarlarını savunacak ve bu demokrasi rejimi devam ettikçe hiç bir sosyal devrim gerçekleşmiyecektir. «Sosyal demokrasi gerçekleşmedikçe, siyasi demokrasi var o lamıyacağına» göre, Türkiye'nin içinde bulunduğu çıkmaz budur.
Yalnızca sığ insanlar bir duygudan kurtulabilmek için yılların geçmesine ihtiyaç duyar. Hayatının kontrolünü elinde bulunduran biri, kendine kolaylıkla bir mutluluk icat edebileceği gibi acılardan da kolaylıkla kurtulmayı bilir .
Yaklaşık 500 sayfalık bir roman. Betimlemelere, duygu anlatımlarına ve ayrıntılara fazla değinildiği için -ki bu batı klasiklerinin bir çoğunda var- ara ara kopulsa da ortalarından sonra okuyucuyu oldukça içine alıp çekiyor . Finale yaklaştıkça heyecan daha da artıyor . Fransız ihtilali dönemini ve yapılan zulmleri anlatan bir eser. Zalimlere
Nedeni açık!.. Ortalık hastalığı... Sekiz on senedir aldı yürüdü memlekete... Önce sinir sisteminde başlıyor, kalbe oturup kalıyor. Bir sinirlilik.... Bir öfke...