Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
Yalnızsan… ve savaş da varsa…
Nasıl da kayıp gitmişti ellerinin arasından annesinin hayatı? Kör ji­letle tıraş olmak için banyoya giderken annesi hayattaydı, ama çenesi yara içinde, telaşla banyodan fırladığında gitmişti bile. Gördüğü anda anlamıştı. Odada onun yokluğu yankılanıyor­du. Annesinin gözlerini kapamış, çarşafı başına çekmiş, kapıyı kapatmış ve provaya gitmişti. Dün bütün gün hiçbir şey söyle­memişti, hiçbir şeyden söz etmemiş, sadece çalışmıştı. Akşam eve dönüşü, zor geçen, yalnız hayatında o güne kadar yaptığı en zor, en yalnız iş olmuştu.
Reklam
Bu yaralar üstünde çalışırken, kişiliğimiz yavaş yavaş değişir. Ne de olsa öykümüz de değişmiştir. Hayatımız değişmiştir. Artık içsel anlatımımızın da değişmesinin vakti gelmiştir. Birisinin bana dediği gibi: "İçimde hâlâ bir yara var ama artık hayatımı mahvetmiyor. Kim olduğumu artık bu yara tanımlamıyor."
İçimde hâlâ bir yara var ama artık hayatımı mahvetmiyor. Kim olduğumu artık bu yara tanımlıyor.
Varlığı bir dert yokluğu yara… PARA
Büyüdükçe ölüm kadar çirkin başka şeyler de görmeye başladım çevremde. Önce parayı tanıdım . Parasız aç bile kalınabileceğini öğrendim. Parayı kazanmak için sarf edilen emeğe nice şerefsizliklerin karıştığını gördüm. Kirli eller, daha kirli bir elin kölesi oluyor, onun bayağılıklarını alkışlıyordu . Hırsızlıklar para içindi. Yalanlar, ikiyüzlülükler para içindi..
"Derken onu gördü, evin eskiden olduğu yerdeki boşluğu, her şeyin merkezindeki yokluğu. Arazide bir yara, bir iz gibi duran yokluk. Elini kalbine götürdü. Ev gitmiş, toza dönmüştü. Toprak ölümcül bir yara almıştı. Hepsi hüzünle başını eğmiş tarlalarla hayvanların, ağılların, yaslı toprağın, duvarların ve ağaçların, etrafa saçılmış çalılıklardaki kuşların sıkıntısını, uzun süren huzursuzluğunu, sessiz cefasını hissetti. . O gece rüya gördü. Toprağın ağladığını işitti. Şafak vakti şehrin kuvvetli çağrısını duydu. Sokaklar onun adımlarını bekliyordu. Açılacak kapılar, okunacak kitaplar ve bir hayatı vardı. Daha atlatılacak günler, sonsuz günler, geceler sessiz odalar vardı. Cennet diye bir yer yoktu. Cennet diye bir yer olmayacaktı. Ne bir ışık seli olacaktı ne de bir dönüşüm. Yalnızca zaman vardı ve sevginin hatırasıyla hafifleyecek görevler. Bir de diğer bütün günler gibi bir ayağını öbürünün önüne atıp yürüyeceği, kaderine boyun eğeceği günler..."
Sayfa 200
Reklam
"Kapıyı açışını, gülümserken dudaklarının hafifçe yukarı kıvrılışını, yanağında belli belirsiz çukurlaşan gamzeyi, sol kaşının bittiği yerdeki küçük yara izini, açık kahverengi gözlerini, gözbebeğinin derinliklerinde birden karşıma çıkıveren yeşil benekleri, yer yer altın sarısı tellerin parladığı uzun kumral saçlarını, başını yana yatırıp uysalca beni dinleyişini, bana bakarken yüzünü kaplayan sevinç dalgasını, sesindeki yumuşaklığı, avuçlarımın arasında kaybolan beyaz ellerini, küçük ve diri memelerini, biraz kalın ama düzgün bacaklarını, bacaklarının arasındaki nemli, cesur sıcaklığını; onu, her şeyiyle onu, Mine'yi özlüyorum. Yokluğu renksiz, tatsız bir boşluk gibi damarlarımda akarak yaşamımda önemli önemsiz ne varsa hepsini anlamsızlaştırıyor."
Yalnız bir opera
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın, ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş
İçsel derrinlik/yüzleşme
İçimde hâlâ bir yara var ama artık hayatımı mahvetmiyor. Kim olduğumu artık bu yara tanimlamiyor.
Sayfa 356
Reklam
Yani aslında aşk da para gibi. Varlığı dert, yokluğu yara...
varlığı bir dert, yokluğu yara ;)
Ah! Bu para, para, para kelimesi her işimize burnunu sokuyor. Ah!
Sayfa 34 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
_Nevroz, farklı nevrotik eğilimlerin catışması sonucunda ortaya cıkar. Nevrotik eğilimler birbirlerini pekiştirip guclendirmekle kalmayıp, yeni catışmalar da yaratırlar. Nevroz, küçük evrenlerden oluşan bir büyük evren’dir. _Her nevrotik belirti, altta yatan bir catışmayı gösterir. Çatışma belirtileri: Tutarsızlık, yorgunluk ve hırsızlıktır.
208 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.