Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"-Çok mert ve içtensiniz. Kibarlık göstermek için klasik sözlere gerek duymuyorsunuz. Bu benim için yapmacık kibarlıktan bin kat daha değerli. Sevginizi kazanmamın daha çok zaman istediğini ben de biliyorum. Nataşa utangaç bir tavırla, -Yoo, bu kadar övmeyin beni, diye mırıldandı. Bunları söylerken son derece güzelleşmişti."
Sayfa 123
"Yoo, hayır, ikinci sınıf bir kaledir," diye yanıtladı Ortiz.
Sayfa 17 - İletişim Yayınları, 13. baskıKitabı okudu
Reklam
yaşasın! ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize bazen çok korkuyorum. ama bu; aslanlarımı açıklamama engel olmuyor çünkü fena halde yaraşıyor birbirine gece ve balta ve anneciğim derdi vardı neyin altına giysen olur bir siyah pantolonum şimdi gibi ay! tekhnem dolu müfsidle! bu da caddelerden derviş dervişegelmeme mâni
... - Peki, saçma olmıyan ne? + Kişiliğm; bizzat ben. Herşey benim için, evren bile benim için yaratılmıştır. Beni dinleyin dostum; ben bu dünyada keyfince yaşamanın mümkün olduğuna hala inanıyorum. Buna inanmak iyi şeydir. Aksi halde değil iyi, kötü bir hayat bile süremezsiniz; zehir içmekten başka çareniz kalmaz. İşittiğime göre, ahmağın biri
Sayfa 242 - Varlık Yayınları - Nihal Yalaza Taluy Çevirisi(Sayfa 242-243)
Aziz Nesin'in Markopaşa'da Yayınlanmış İki Öyküsü 1949 Yılında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk üçü birden Ankara'daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı gerekçesiyle, Aziz Nesin'e karşı dava açtılar. Dava sonucu Aziz Nesin 6 ay
http://oykuleroykuculer.blogcu.com/aziz-nesin-in-markopasa-da-yayinlanmis-iki-oykusu/194944
"Yoo, benim de günahlarım var," dedi Casy alçak bir sesle. "Herkesin günahı vardır. Günah tam olarak bilemediğin bir şeydir. Yaptıklarından emin olan insanlar günahsızdır..."
Reklam
Sonra bir de aşk konusu vardı. Okuyucum da kuşku duymayacaktır eminim, bu kadar sınırsız dünyaya sahip bir genç olarak, çok büyük bir aşka yetenekli olduğuma kesinlikle inanıyordum... baş döndürücü, sersemletici bir aşka. Yirmi beş yaşındaydım. Sağlıkla coşuyordum. Durmadan roman okuyordum. Hayal gücüm genişti. Aşka hazır oluşumda da, bu nedenlerle, şaşılacak hiçbir şey yoktu. Aşka hazır! Utangaç ve duygulu bir gencin, içinin ihtirasla dolu olduğunu söyleme biçimi değil mi bu? Aşk acaba bu duyarlı tiplerin, içlerindeki şehveti yönetmek için kullandıkları bir hayal değil mi? Yoo, pek değil! O sıralarda yirmi beş yaşında olan o gencin yüzeysel, duygusuz, kendine aşırı güvenli ve bencil biri olduğunun farkına varıyor ve acı duyuyorum. Bir tek, içinin ihtirasla dolu olduğu doğru. Ama zavallının hakkını teslim etmek gerekirse, aşka hazırdı gerçekten.
Sayfa 12 - e yayınları 1998 basımKitabı okudu
- Ne sandın ya? İşim-gücüm yok da o boş şeylerle mi uğraşacağım! Hem de niçin? Ne yararı olacak? Bir ailem, çocuklarım var benim. İyi de bir işim var. Durup dururken ne diye rüzgâra karşı işeyeyim? Bir telefondan sonra kıçıma bir tekme atsınlar diye mi? Yoo, ben yoğum bu işte. Beni bağışla. Teşekkürler.
Sayfa 412
...Mark Twain'in gözleri bir beklentiyle parıldıyordu. "Haydi artık gösteri başlasın Tesla. Her zaman ne derim bilirsin." "Yoo, bilmiyorum. Ne dersin?" diye sordu mucit gülümseyerek. "Hep şöyle söylemişimdir ve şunu bil ki bundan uzun yıllar sonra hep benim bu sözümü anacaklar: Gök gürültüsü iyidir, etkileyicidir ama asıl iş gören şimşektir." "O zaman bu gece fırtınalar kopacak dostum, haydi benimle gel."
Bir Kedi, İki Serçe Bir kediyle bir serçe Bir arada büyümüşler kardeşçe. Sepet, kafes bir arada, İçtikleri su ayrı gitmezmiş. Gerçi kedi ara sıra, Serçeye sinirlenirmiş,
Sayfa 477
Reklam
"Asıl dostlar! Bugün ben çok, çok mutluyum. Bir söz söylemek istiyorum size. Bugün benim günüm, biliyorsunuz. Bu sözümü söylemek istiyorum Ben hiçbir zaman Tanrı' ya inanmadım. Bir komsomolda büyüdüm ben. Bükülmeyen katı bir bolşevikim yani. Ve böyle olmaktan gurur duyuyorum. Benim için 'Tanrı' kelimesi boş bir sözcüktür, anlamsızdır yani. Herkes biliyor, Sovyet okullarındaki bütün öğrenciler biliyor ki Allah yoktur. Ama ben başka bir şey söyleyeceğim. Yeryüzünde bir Tanrı' nın olduğunu söyleyeceğim. Yoo, hayır, gülmeyin! Bir dakika dostlarım, bir dakika! Nasıl bakıyorsunuz öyle.. Beni böyle mi anlıyorsunuz yani! Tanrıya inanmıyorum ben. Ama ben, devrimden önce çalışan kitlelerin icat ettiği Tanrı'dan söz etmeyeceğim ki! Hayır, o değil! Bizim Tanrımız iktidarı elinde tutandır. Gazetelerin de yazdığı gibi, bugünün dünyasına hükmeden, bizi zaferden zafere ulaştıran, bütün dünyada komünizmi yücelten Tanrı' dan dan söz ediyorum yani! Bu Tanrı bizim dahi önderimizdir. Kervanın başını çeken kılavuz nasıl baştaki devenin yularını tutuyorsa, bizim josif Visarinoviç (Stalin) de, çağımızın yularını öyle elinde tutuyor. Ve biz de onun peşinden gidiyoruz. Kervanı o götürüyor ve biz onun izinden yürüyoruz yani!
Sayfa 15 - ÖtükenKitabı okudu
cléante Şimdi bakın; benim pek hoşlandığım bir kız değil, orası doğru, ama sizin gönlünüzü hoş etmek için, babacığım, evlenirim onunla, isterseniz. harpagon Yoo! Ben senin sandığın kadar fena adam değilim; sevmediğin biriyle evlenmene gönlüm razı olmaz. cléante Ne olur canım; sizin hatırınız için sevmeye de çalışırım, severim de. harpagon Hayır, hayır; evlenmede aşk olmadı mı saadet de olmaz.
Sayfa 74 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.