Yıllarca, senin bir ülkü, bir uzak olanak, bir özlem olarak koruduğunu; o, gerçekleştire gerçekleştire yürüdü, sana doğru — sen, o ülküyü güdükleştiren, o olanağı daha da uzaklaştıran, o özleme hüsran getiren yerlere girip çıkarken; o, onu saf, arı, dokunulmamış haliyle yaşadı — ve yürüdü…
Şimdi, sana ulaşmışken — sana ‘’en çok senin olan’’ı getirmişken — gelmişken—, sende bulduğu
—Ne?…
Sayfa 42 - Metis Yay. 9. Baskı: Eylül 2012