Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bilim en büyük keşifleri her zaman bizi evren ve onun içindeki yerimiz hakkındaki inançlarımızı yeniden düşünmeye zorlayandır. Robert L. Park
Reklam
·
Puan vermedi
Merhaba. İlk incelemem. Çok gerginim. Sebebi bunu ilk defa yapmam değil elbette. İnceleme yapmak için teorik arka plana ihtiyacın olmaması. IG'de ve 1000kitapta insanların romanlar hakkında yazılar yazıp bunları yorumladıklarını ve mantıklı bir sebebe oturtma gereği duymadan beğenip beğenmediklerini söylediklerini anladığımda/gördüğümde
Wanderlust Çernobil Kontrol Projesi
Wanderlust Çernobil Kontrol ProjesiNarin Aymandir · Orionebula Yayınevi · 019 okunma
Yalan ve sessizlik, günümüz toplumunun içine işlemiş iki büyük günah desem yeridir. Gerçekten de bizler hem yalan söylüyor, hem de sık sık susuyoruz. Ne var ki, bütün gün konuşup dursaydık ve sadece gerçekleri söyleseydik, o zaman da gerçek denen şey değerini kaybederdi belki de.
"Kaymakama şikât ettiniz de, Kaymakam size arka çıktı da, iyi mi ettiniz? Tehhooo! Bugün var, yarın yok Kaymakam! Bir daha kimbilir ne zaman gelir? Çoğu zaman eteri gider, beteri gelir. On yıl bekçilik yaptım, yirmi Kaymakam gördüm, bu sizinki gibi yoksula arka çıkanı görmedim!..”
İnsan kendi cehaletini göremez. insan kendine karşı bakar kör bir varlıktır. Kendimizle ilgili kusurları idrak edemiyoruz. Hatta bununla ilgili meşhur bir ifade var: Dunning-Kruger Sendromu. Buna boş başak sendromu da deniyor. İnsanlar, bilmediklerini bildiklerinde daha mütevazi oluyorlar. Fakat bilmediklerini bilmedikleri zaman dik oluyorlar. Boş başak aslında dik durur; çünkü içinde tane yoktur, eğilmek durumunda değildir. Dolu olan başak ise eğilir; çünkü içinde çok şey vardır. İlim, ancak tevazuyla mümkün.
Reklam
Her zaman yaşamımızdaki çağrıyı, bizi tutku ve heyecanla dol­duran şeyi aramalıyız. Kişinin hem hoşlandığı, hem de yararlandığı bir şeyden aldığı motivasyonla hiçbir şey yarışamaz. Ve en iyi za­manlarımız amaçlarımızla motivasyonumuzun sorunsuzca elele verdiği, zahmetsizce ileriye doğru itildiğimiz ve hiçbir yanlış yapa­mayacağımız zamanlardır.
Sayfa 116 - PdfKitabı okudu
Her zaman murad-ı ilahîyi gözetmek lazım. Bu ilimde de böyle... İlim dediğimiz hadise, bilmek eylemi, aklın bir melekesidir; ama aynı zamanda kalbin de bilgiyi sevmesi lazım. Kalp bilgiyi sevmezse öğrenemezsiniz.
Zekât ne zaman farz kılınmıştır?
İslâm'ın beş temel direğinden biri olan zekât, hicretin ikinci yılında oruçtan önce farz kılınmıştır.
Sayfa 14 - Zekât ve Öşür RisalesiKitabı okuyor
Kalbi, güçlü vuruşlarla, uzaklardan duyulan bir davul tokmağı gibi vuruyordu, fakat onun sürekli, bitmeden, durmadan nasıl vurabildiğine hayret ediyor, günün birinde bu vuruşlar duracak olsa ya da en azından şöyle bir durmayı denese bu duruşu nasıl önleyebileceğini bilemiyor, o zaman nasıl da aciz, umarsız bir yaratık olduğunu derinden kavrıyor, başı dönüyordu.
Reklam
Kim yaşadığını ne kadar biliyor?
Kimsesizliğine terzi olmuyor kimse Neye soyunursan soyun Memleket kadar giyiniyorsun Bir bedenin sonunu gören Çabuk giysiler gibi Tükene tükene kendini geçiyorsun O zaman da biliyordun Şimdi de biliyorsun Aynı ölmüyor herkes Teyel yerlerinden kumaş kendini ödüyor aslına bakacak olursan. Kim yaşadığını ne kadar biliyor?
Her şeyi kapkara görüyordu. Hiçbir zaman mutlu etmeyi başaramadım onu ...
Sayfa 27 - Sel YayıncılıkKitabı okuyor
Allah bazı insanlara kabiliyet vermiş. Sizin üç günde öğrendiğinizi üç saatte öğreniyor ve unutmuyor. Bu kabiliyeti de kendinden biliyor ve Allah da ona mehil veriyor, önünü açıyor böylece o kişi daha çok öğreniyor, daha çok öğrendikçe de kibir kulesi büyüyor. Her otoritenin etrafında ona itibar eden, onu öve öve bitiremeyen birtakım insanlar olur. Bu böyledir. Her türlü otoritenin etrafinda vardır bu insanlar. Böyle bir halka oluşuyor ve buna "ekol" diyorlar. Bir başka ekol ona tenkit getirince ciddi izahlar yapılıyor, tartışmalar çıkıyor. Halbuki tevazu kanatlarını biraz indirseler tez-antitez meselesinden yeni bir sentez çıkabilecek. Ama çoğu zaman bu olmuyor.
Aklımızda tutmamız gereken, beklemenin bir zaman kaybı olmadığı.
Zamanından önce saçların dökülmesi eskisinden çok daha fazla artmıştır. Yeni nesilde dişlerin çok erken çürümesi de hayret verici bir şekilde çoğaldı. Genel güç bakımından da eski ile yeni arasındaki zıtlık aynı şekilde dikkat çekicidir. Eski nesil, yemeli -içmeli, gürültülü- şamatalı bir hayat geçirdikleri halde, bugün sakin bir şekilde yaşan yeni neslin tahammül edemeyeceği şeylere karşı koyabiliyordu. Pek çok alkollü içki içmelerine, zamanlarını bölmeye özen göstermeye, temiz havaya önem vermeyip genel temizlik konusunda da biraz dikkatsiz davranmalarına karşın son atalarımız çok ihtiyar oldukları zaman bile sakınmaksızın uzun çalışma sürelerine tahammül edebiliyorlardı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.