Kemal Tahir, “Benim de masalım var, halk hikâyelerim var…” demiş.
Ve almış kalemi eline.
Türk’ün bir uç beyliğinden kısa zamanda nasıl devlet haline geldiğini destansı bir dille yazmış.
Türk kadınının yiğitliği ve cesaretinin de altını çizip, romana Devlet Ana adını vermiş.
1290’lı yıllarda Bursa, Söğüt ve çevresinde Osmanlı Beyliği, Bizans
Beowulf gibi bu da edebiyat dersim için parça parça okuduğum, incelediğim ve açık konuşmak gerekirse, başımı ağrıtan bir kitaptı. Bütün olarak ilk okuyuşumdu, keyif alarak okudum ve incelememi paylaşma vakti geldi.
Chaucer İngiliz edebiyatında Rönesans'ın öncülerindendir. Önceki çağın edebiyatındaki karamsarlık Chaucer'da yoktur, olamaz da çünkü
Herkesin bildiği ekseriyetin okuduğu popüler kitaplardan olan Sabahattin Ali’nin 3. Romanı Kürk Mantolu Madonna popülerliğini bilinçsiz okuyucuların entelektüel görünme çabasından değil; üslubunun güzelliği, özellikle beni en çok etkileyen kişilik tahlilleri, hikâyesi ve sanatsal değerinden dolayı kazanmış, yayımlandığı günden bu yana toplumda
Thomas More, İngiliz devlet adamı, hukukçu, filozof ve hümanist yazar ünvanlarını almıştır. Yaşadığı dönemin önemli yargıçlarından olan babası Sir John More'un ısrarlarıyla Londra'da hukuk öğrenimi gördü ve 21 yaşında avukat olarak Londra Barosu'nda yer aldı. Hukuk öğrenimi görürken bir yandan da rahip olma hayallari kuran Thomas More aynı zamanda
Don Quijote, modern romana kapı aralayan, öncü bir kitaptır. Bu kitabın yazılma amacı esasında “şövalye romans”larını eleştirmek ve sonunu getirmekti. Cervantes bunun için, şövalye romanslarının adeta bir parodisinin yapma yolunu seçti. Bu şövalye romanslarında, bir adet şövalye, şövalyenin -boş vakitlerinde düşünüp aşkından kahrolmak için-
“Düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde onur da yoktur.” -Katharine Burdekin.
1896 yılında İngiltere’de doğan
Katharine Burdekin, 10’dan fazla roman kaleme almasına rağmen birçok yapıtında Murray Constantine takma adını kullanmayı tercih etmiştir. Gerçek kimliğinin ortaya çıkışı ise 1980’li yılların ortalarını bulmuştur. Ütopik ve distopik kurmaca üzerine
Haydi Zavallı Şövalye göster kendini..
Rus edebiyatının Dünya çapındaki temsilcisi Fyodor Dostoyevski, içinde yaşadığı Rus toplumundan hareketle insanı ve insanlığın yazgısını anlamlandırmaya çalışmış ve fikirleriyle varoluşçu düşüncenin öncülerinden kabul edilmiştir. İnsan benliğinin derinliklerindeki gizleri çözümlemeye çalışan ve felsefi
Fransız şövalyelerinin reisi «Korkusuz Jan!» Padişahın huzuruna getirildiği vakit, serbest bırakılacağını öğrenince sevincinden âdeta padişahın ayaklarına kapanarak hayatının sonuna kadar artık bir daha, savaş yapmak üzere padişahın karşısına çıkmayacağına yemin etti. Türk Milleti'ni dünya yüzünden kaldırmak hayaliyle gelip, şimdi yerlerde sürünerek acizlik içinde zavallı bir durumda bu yemini yapan adama karşı Sultan Yıldırım Bayezid, asırlarca unutulmayacak olan şu şahane cevabı verdi:
Şövalye, dedi. Bir daha benim aleyhimde silah kullanmamak üzere ettiğin yemini sana iade ediyorum. Eğer şerefini koruyabilen bir adam isen bilakis seni, silahını süratle eline almaya ve Hristiyanlığın bütün kuvvetlerini aleyhime toplamaya davet ederim. Şan ve zafer kazanmak için bana yeni fırsatlar vermekle beni hakikaten bahtiyar etmiş olursun! Bu şanlı zafer, 25 Eylül 1396 senesinde kazanılmıştır. (Niğbolu Zaferi)
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
Bu zavallı şövalye;
Kaldırmıyordu kimsenin karşısında,
Yüzündeki çelikten kafesi...
Nasıl bir yüz çıkabilirdi, kafesin altından?
Yoksa yalnızca bir kafes mi çizmek gerekiyordu?....
Kitap, çok uzun bir önsöz ile başlıyor. Victor Hugo bu önsözde idam cezası ile ilgili düşüncelerinden bahsediyor. Hatta bir yerde halkın, yoksulluk içinde yaşayan, bahtsız insanlar idam edileceği zaman buna ses çıkarmayıp da 4 bakan idam edileceği zaman buna tepki göstermelerini eleştiriyor. Buyurun, işte o kısım:
“Arzulanan bu ilgayı
Hiçbir şey ummuyorum; hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm.
Bir spoiler uyarısı vererek incelememi başlatmak istiyorum: Bu kitap hayata bakışınızı değiştirebilir…