Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Evin eti

Evin eti
@Evinnne
~Yaşamda sadelik, düşüncede ihtişam
Suskunluk, bütünüyle içten gelen tiz bir çığlıktı.
Reklam
Vicdan anımsadıkça hiçbir suç unutulmaz.
Korkudur insanı alçatan, insanlıktan çıkaran. Bunu bilirim bunu söylerim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Reklam
Cahilliğin verdiği arsızlıktan daha kötü bir şey yoktur.
“İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hala...”
Neden hep böyle oluyor anlamıyorum… Birşeyler sürekli yarım kalmak zorunda mı ? Hep mi “bu defa çok farklı” dediklerimiz aynı yalanın bir parçasına dönüşür? Hep mi en çok güvendiklerimiz en derinden yaralar, her seferinde belden aşağı vurur? İnsan içinden geldiği için sevmemeli mi yani; hissettirmek hata mı birine, onu nasıl sevdiğini? Oysa korkmadan sevmek gerek birini. Gideceğini düşünmeden, acı duymadan, içinden geldiği gibi sevmek gerekirken, Neden ilk fırsatta gider ki çok sevilen ?
Reklam
Bizden güçlü biri bize "böceksin!" diyorsa, böceğizdir. Çünkü yargının bir başkasının yargısı olduğunu bilmemize rağmen içimizdeki bir ses bize böcek olduğumuzu söylemeye devam eder...
Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. Gören körler mi ? Gördüğü halde görmeyen körler mi ?
Ama burada gereksiz bir soru soruyordum kendime; “Hangisi daha iyidir, kolay elde edilmiş bir mutluluk mu ? Yoksa insanı yücelten acılar mı ? Evet, hangisi daha iyidir?”
“Seni izliyorum! Kendi yalanlarında boğuluyorsun! “
Biz şimdiden yarı ölüyüz, dedi Hayır yarı canlıyız diye karşılık verdi karısı.
"Daha çok anlat" dedim. "Hoşuna gidiyor mu?" "Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum." "Bu kadar yola benzin nasıl yetiştiririz?" "Gider gibi yaparız."
Reklam
Yani, hepinize minnettarım ama kendi hayatımı yaşamam gerekiyor.
Her şeyin derinine inmek: Bu zahmetli bir kişisel özellik. İnsanın gözlerini hep yorar ve insan isteyebileceğinden daha fazlasını görür...
....Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bişey yoktur.!
Reklam
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için ?
“Canavarlarla uğraşan insan” diye yazıyor Nietzsche, “kendisi de canavar olmamaya dikkat etmelidir; ve cehenneme çok baktığımızda, cehennem de sizin ruhunuza bakmaya başlar.”
başroldeki adam; doksanıncı yaş gününde kendisine hediye olarak genelev patroniçesi rosa cabargas'dan bakire bir kız ister. melek otu içirilmiş ve sandal ağacı dallarıyla yıkanmış bakirenin odasına girdiğinde onu uyandırmadan sadece yanına kıvrılır adam ve sadece öper. bu iki gün üst üste kere böyle tekrar edince rosa cabargas beyimize biraz da sitemkar isyanını bildirir. -ona dokunmamışsın. eski şaşalı günlerinden eser kalmadı galiba. ve adam cevap verir. "seks; aşkı bulamayanların bir tesellisi olabilir ancak."
Her günümüz yeni bir tabuyu yıkmakla geçsin.Yıktıkça varalım çıkarsız aşkın tadına.Ne hesabını tutalım geçen günlerin, ne de hayalini kuralım geleceğin.
Ölümden sonra ruhunuza ne olacağını düşündüğünüzde, doğumdan önce ruhunuza ne olduğu üzerine de düşünün. Bir yere gitmeyi planlıyorsanız, zaten bir yerden gelmişsinizdir.