Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Jazzgirr

Kheiron bir defasında, ölümlülerin icatları arasında en ahmakça olanının milletler olduğunu söylemişti. "Hangi milletten olursa olsun, hiçbir insan diğerinden değerli değildir."
Sayfa 292Kitabı okudu
Reklam
Engelli bir çocuğun ölümünün insanı daha az üzdüğünü düşünmemek gerek. Böyle bir çocuğun ölümü, normal bir çocuğun ölümü kadar üzücüdür. Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir. Bir gülümseyişinin anısını saklamak bile çok zor.
Türkçede sadaka diye bir kelime var. Ve bu kelime, yine Türkçedeki başka bir kelimeyle aynı kökene sahip. O kelime de sadakat. Düşünebiliyor musun? Sadakayla sadakatin kökeni aynı. Niye sence? Çünkü birilerinin sana sadık kalmasını istiyorsan onlara sadaka vereceksin! Ama tabii bunun için de ilk yapman gereken şey, insanları sadakaya muhtaç hale getirmek!
Sayfa 275Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan, yarası yarasına denk geleni severmiş..
"Çirkin bir kalbin içine uyanık bir ruh koymak niçin? Beğenilmediğini, her yerde, her şeyde ihmal edildiğini daha çabuk fark etsin diye mi? Çirkinin ağzındaki güzel söz, acizin ağzındaki haklı söz kadar faydasız bir şeydi. "
Reklam
"Sana anlatmam için bana bir şans verecek misin? Sana laf yetiştirmek istemiyorum, anlatmak istiyorum"
"Insanoglu gercekten de cocuklugunda istedigi seyi bir gun basarabilir, ama o bir gun hicbir zaman gelmiyor. Duslenilen seyin imkansiz oldugundan ya da olasiliklarin yanlis hesaplandigindan degil; o seyin istendigi gun ile gerceklesecegi gun arasinda cok farkli gunler olacagindan. Hem hayati hem de isteyen varligi degistiren gunler.. O genclikteki heves, ileride sadece gecmise bakip gulumsemeye yariyor; ya da kendine acimaya, eskileri hatirlamaya... Ya da unutulmus oluyor."
“Derda, kısa araba geçmişinde en sevdiği yer olduğuna karar verdiği cam kenarında oturuyordu. Manzaradan değildi cam kenarını sevmesi. Yanında bir insan az olması demekti. Öğreniyordu Derda. Ne kadar az, o kadar iyi!”
“Odama gelip bana iyi geceler dileyen bir babam olsun isterdim. Elini başıma koyan bir baba. Odama giren, üstüm açılmışsa uyandırmamaya bakarak üstümü örten. Bana iyi geceler dileyerek yanağımdan öpen.”
Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden, dedi tilki.
Reklam
“Tanrı’nın güneşi bu denli güzelse, sen bir de ötekini düşün.” Nutkum tutulmuştu: “Hangi öteki güneşi, Adam? Çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek.” “Daha da büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yüreğimizde doğan güneşten. Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimizi de uyandırmak için göğsümüzde uyandırdığımız güneşten.”
Her şeyi düşünebilir, her şeyi hayal edebilir, ancak sadece seçtiklerini gerçekleştirebilirsin. Düşünce şeytandan, davranış Tanrı'dandır. Hangi düşüncenin davranışa dönüşeceğine karar verense insandır.
Bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. Bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. Birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz.
Hava kararmıştı. Göz göre göre ama kimseye görünmeden. Hem aniden, hem de yıllar içinde yaşlanan bir insan gibi..
"Nazım ayağa kalktı. Belli ki uzun konuşacaktı. "Bir dretnot düşün. Sancak tarafından torpil almış, yana doğru yatmakta. Batmamasının tek yolu var, iskele tarafındaki bölmeye de su dolmasını sağlamak. Mürettebat yapılması gerekenin farkında. Ama bu bölmenin kapısı bozuk. Dışarıdan kapanmıyor. Tek çıkar yol, içeriye girip kapıyı arkadan sürgülemek. Bir genç Türk zabiti bunu yaptı biliyor musun? İleriye atıldı, su doldurulması gereken bölmeye girdi ve kapıyı "Vatan Sağolsun !" diyerek sürgüledi." Genç Nazım kendini dehşet içinde dinleyen annesine uzun uzun baktı, sonra "Vatanseverlik işte bu demek!" Ah bir fırsatını bulabilsem!" dedi.
"Dua et de taksi bulalım dadı," diyorum, "yoksa eve kadar yürümemiz gerekecek." "Bugün çok dua ettim," diyor yaşlı kadın, "şimdi bir de taksiyi sokuşturma araya. Yukarıdakinin aklı karışmasın."
Reklam
Taçlı aşkın bir kıskançlıktan ibaret olduğunu söyledi;üç görünümü olan bir kıskançlık. Bunlardan birincisinin halka dönük, ikincisinin aşıka dönük, üçüncüsünün de maşuka dönük olarak ortaya çıktığını anlattı. Halk, aşıkı aşk yüzünden kınayıp dışladığı vakit aslında onu kıskandığı için bunu yapıyormuş.Aşık, sevgiliyi herkesten ve özellikle de
Ali yumurtalara tuz karabiber ekti. "İnsan kalmak hep zordu," dedi. "İnsan, kendine insan dediğinden beri zordur insan kalmak, yeni bir şey değil bu."
Sayfa 456Kitabı okudu