Kelimeleri boğazınıza dizen kitaplar vardır... Öyle bir kitap okudum. Elveda Gülsarı 'dan sonra bir hayvana insani duygular yükleyebildiğim ikinci kitap oldu. Hayvanlara insan demek de kötülük gibi geliyor şu zamanlarda. Kötülüğün kaynağını insan besliyorken. Ruslan bir köpek henüz yavruyken annesinden ayrılıp, bir muhafız köpeği olarak eğitilmiş. Türlü işkencelerle ne kadar eğitim olur orası tartışılır ama köpeğin insana Sadık lığı tartışılmaz.Kitabın arka kapağında amacının cehennemi, onu cennet sanan bir köpeğin gözünden anlatmak olduğunu söylüyor yazar. Acı bir gerçek ne yazık ki.Çok etkilendiğim bir kısımdan bahsetmek istiyorum spoiler olsa da. Kitabın bir kısmında İgnus adlı bir köpekten bahsediliyor, diğer köpeklerden farklı olarak yaşama sevinci olan bir köpek. Kamptan kaçıp çiçeklerin, böceklerin arasına sığınıyor, sonucunda da ölümle cezalandırılıyor ne yazık ki. Eğitmen ise yaşadığı travmadan sonra akıl sağlığını yitirip kendini öldürülen köpek sanıyor. Kitaptaki insanlardan farklı olarak içinde sevgi barındıran tek insan. Ruslan da sevgiye inanan ama sevgisizlikle sınanan bir hayvan. Sonrası mı?Gerçekler... Kitaptan bir alıntı ile sonlandırayım.
"İnsanlara olan yoksul, çarpık sevgisi tamamen ölmüştü, başka bir sevgi bilmiyordu, başka bir hayata da uygun değildi."
"Gerçek hayatta zulüm ve ihanet kokan iki ayaklıların dünyası hakkında yeterince bilgi sahibi olmuştu."