Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Belki tanrı yeryüzüne bakar, kadının sakince yürüdüğünü görür ve şöyle derdi: Ah, onun canını fena yaktım ama hâlâ her şeyi düzeltecek vaktim var.
Sayfa 73 - Altın kitaplar yayınevi
"O güne dek yazdığım tüm şiirleri yaktım." Ah! Kalbime bir hançer saplanmıştı sanki. Saklamaya çalıştım ama gözünden kaçmadı. "Bunu duyunca irkildin." "Yazdığın tüm şiirleri yakmak! Ne acı, ne korkunç bir düşünce! Kendine böyle bir eziyeti reva görmen!"
Sayfa 135
Reklam
Ne sıkıntılı bir sabahtı!
Bugün çok erken bir saatte sıçrayarak uyandım ve kederler içinde, boğazımda anlaşılmaz bir tiksintiyle hemen yataktan fırladım. Bir düş değildi buna sebep; herhangi bir gerçeklik de yol açmış olamazdı. Belli bir şeyden kaynaklandığı açık olan, kusursuz, mutlak bir tiksintiydi bu. Ruhumun en derinindeki karanlıklarda, gözle görülmez, bilinmez
Ah, gene kendimi büyütmek alışkanlığını kullanıyorum galiba şu anda. Bilinen bilinecek. Bu bilinmesi gereken ben dahi olsam bundan bana çıkacak ne pay vardır? Evet, doğdum, büyüdüm, haykırdım; sesimin uzaklara ulaştığını gördüm; sesim sert kayaları bile etkiledi; öylesine etkiledi ki, onlar o sesleri geri çevirmeyi uygun buldular. Ağladım, güldüm, gözyaşlarımla çok tren camı ıslattım; çok mektup yazdım ve yaktım; çok kez dolaştım yapay bir kentin caddelerinde birini arayarak. Yıllarca arayarak. Ve kimsenin inanamayacağı kadar arayarak.
Hicran rüzgârıyım; alevden tahtım Benliğim hasretle büyüyen bebek Kerem'i Aslı'nın "ah" ına yaktım Kanatlarım ateş saçan kelebek
Hicran rüzgârıyım; alevden tahtım Benliğim hasretle büyüyen bebek Kerem'i Aslı'nın "ah" ına yaktım Kanatlarım ateş saçan kelebek
Reklam
Yavaşça defterin yapraklarını karıştırdım. İçimde mukavemet edilmez bir merakın gitgide büyüdüğünü hissediyordum. Tek çizgili sahifelerde, iri ve intizamsız harfler, gayet acele yazıldığı belli satırlar vardı. İlk sahifeye bir göz attım, serlevha filan yoktu. Sağ tarafta 20 Haziran 1933 tarihi ve hemen bunun altında şu satırlar vardı: -Dün
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Nice demdir elimi ısırıp ah etmekten parça parça olmuş tenimi, gül gibi ateşlere yaktım, yandırdım.
Treplev - Oyunumun öyle aptalca başarısızlığa uğradığı akşam başladı bu. Kadınlar başarısızlığı bağışlamaz. Hepsini yaktım, hepsini, tek bir parça kalmamacasına. Ne kadar mutsuz olduğumu bilseniz! Bana karşı bu soğukluğunuz öyle korkunç, öyle akıl almaz bir şey ki! Bir gün kalkıp da bu gölün kuruduğunu ya da toprağın içine süzülüp gittığini görüyormuşum gibi. Az önce beni anlayabilmek için fazla basit olduğunuzu söylediniz. Ah, bunda anlamayacak ne var? Oyunum beğenilmedi, sanatımdan nefret ediliyor, beni sürüsüne bereket, sıradan, değersiz biri olarak görüyorsunuz...
Ah kalbi güzel adam ; Ben kimleri yaktım ateşimde, Kimlere mezar oldu bu beden. Sen de git benden. Git ki kaçtığım o lanet geçmiş gelip de bulmasın seni. Git ki geçip gittiğim tüm güzellikleri kaybetmenin bedeli sadece bir hiç uğruna olmasın.
Sayfa 263Kitabı okudu
Reklam
" O güne dek yazdığım tüm şiirleri yaktım." Ah! Kalbime bir hançer saplanmıştı sanki.
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Cesaret değil, cüret bile değil, bu kadar çok zarar verdiğin sevdiklerinin gözünün içine bakabilmek Hayasızlıktır bu, insanlığın en kötü hastali. Ama yine de iyi oldu geldiğin. Sana hem içimi dökeceğim hem de beni dinlerken senin ruhun kararacak Baştan başlayarak sayıyorum! Seninle Argo gemisine binen Yunanların bildiği gibi, toprağa ölümün
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.