Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şu büyükler olmasaydı. Hayat sadece çocukların hayallerine göre şekil alsaydı. Hepimiz masum kalabilseydik. Ağaçlar, kuşlar gibi. O berrak ırmaklar. Dağlar. Ve insanlar. Hepimiz. Hep masum kalabilseydik. Bir hayal. Ah!.. O hayali hiç bozmasaydık. Ey çocuk! Çocukluğum benim. Bak sana söylüyorum yalnızca. Biz gerçekte hiç büyümedik. Hep masum kaldık. Çocuktuk.
Sayfa 24 - Hayykitap
Ah şu büyükler yok mu ? Her zaman açıklama yapmak gerekir onlara.
Reklam
Ah şu büyükler yok mu ? Her zaman açıklama yapmak gerekir onlara.
_Kadın üzerine yazı yazarken kalemi gökkuşağına batırıp, mürekkebi kelebek kanatlarının tozu ile kurulayacaksınız. _Herkesin vardır bir köpeği. Bakan, kralın köpeği; memur, bakanın köpeği; kadın, kocasının köpeği, ya da adam karısının köpeği. _Hakikati dinleyecek kadar güçlü olmadığınız için sıradan birisiniz. _Yetenek ve erdemin insanlara bir
_Amacımız kendi hayatlarımızın efendisi olmak. _Bizler, ruhani deneyim yaşayan insanlar değiliz. Bizler, insani deneyim yaşayan ruhani varlıklarız. _Konuşmadaki biIgeIik ve dinIemedeki kibarIık ile ruhun hazineIeri ve kişideki ahIaki oIgunIuk açığa çıkar. _Cahiller yola gelmez. Cahilleri yola getirmektense parçalamak daha kolaydır. _Her şey
Enfes pasaj.
O zamana değin, çocukken insana sonsuz gibi görünen bir yolda yılların yavaş yavaş ve hafifçe geçtiği, böylece hiç kimsenin akıp gittiklerinin ayırdına varmadığı bir yolda, hep ilk gençliğinin kaygısızlığıyla ilerlemişti. Insan bu yolda, sakin sakin, çevresine merakla bakarak ilerlerdi, aceleye gerçekten hiç gerek yoktu, ne arkanızda sizi
Sayfa 48 - İletişim
Reklam
Belli ki yetişkinler zaman zaman durup yaşamlarının nasıl bir facia olduğunu düşünüyorlar. Ama o zaman da bir şey anlamadan sızlanıp duruyorlar ve hep aynı cama çarpan sinekler gibi, çırpınıyor, istırap çekiyor, yıkılıyor çöküyorlar ve kendilerini gitmek istemedikleri yere sürükleyen olaylar zinciri üzerine düşünüyorlar. Hatta içlerinden en zekilerinin bu sorgulamayı bir din haline getirdiği bile olur: Ah şu burjuva yaşamının lanet olası değersizliği! Bu türdekiler arasında, babalanının sofrasında yemek yerken, "Gençlik ha yallerimize ne oldu?" diye kül yutmaz ve hoşnut bir havada soran kinikler vardır. "Hayaller uçup gitti, hayat dediğin serttir." Olgunluğun bu türden sahte farkındalık ifadelerinden nefret ediyorum. Aslında onlar da diğerleri gibi. Başlanına neyin geldiğini fark edemeyen ve ağlamak isterken sert görün. mek isteyen yumurcaklar onlar... Anlamak kolay aslında. Yolunda gitmeyen şey, çocukların yetişkinlerin nutuklarına inanmaları ve yetişkin olduklarında da kendi çocuklarını aldatarak intikam almalandır. "Hayatın bir anlamı vardır ve bunu da büyükler bilir lafı herkesin inanmak zorunda kaldığı evrensel bir yalandır. Yetişkin olup da bunun yanlış olduğu anlaşıldığında ise artık iş işten geçmiştir. Sır olduğu gibi kalırken, kullanılabilecek bütün enerji de uzun süredir salakça faaliyetlere saçılıp savrulmuştur zaten. Hayatına hiçbir anlam bulamadığını maskelemeye çalışan insanın kendini elden geldiğince uyuşturması kalır geriye. Üstelik kendini daha iyi ikna edebilmek için de kendi çocuklarını aldatır.
Tüm Cuma namazı pozu verenlere gelsin!
Büyükler (Allah dostları), namaz kılacaklar, tekbir almadan evvel "Estağfirullah" çekerler. Bu şu demektir: "Ya Rabbi, az sonra huzuruna çıkacağım ama huzuruna çıkmaya layık bir insan değilim. Emrettin diye yapacağım ama emrettiğin gibi yapamayacağım. Bunun için beni affet!" Günahkârın günahından sonra tövbe ettiğinden daha şiddetli bir ah ile evliya-i kiram hazerati ibadetten evvel "estağfirullah" der. İbadet bitince de gene "Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah..." der. Başı sonu iki "estağfirullah" ile, "Aman ya Rabbi!" ile, layık olamayış mahcubiyetiyle, "Sübhan olan sensin, bizim noksanlıktan gayrı neyimiz var!" niyazıyla örülmüş bir ibadet. İbadet budur!
Ah şu sorumsuz büyükler! Kaç kişinin hayatını mahvettinizin farkında mısınız?
O zamana değin, çocukken insana sonsuz gibi görünen bir yolda, yılların yavaş yavaş ve hafifçe geçtiği, böylece kimsenin akıp gittiklerinin ayırtına varmadığı bir yolda, hep ilk gençliğinin kaygısızlığıyla ilerlemişti. İnsan, bu yolda sakin sakin, çevresinde merakla bakarak ilerlerdi, aceleye gerçekten hiç gerek yoktu , ne arkanızdaki sizi
Reklam
Ah şu büyükler! Önce karar verirler, sonra da soğanların yardımına sığınırlardı.
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.