Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Komünler oluşturun. Komünler ancak insanlar birbiriyle buluşup kaynaştıkla­rında ve kendilerine ortak bir yön tayin ettiklerinde hayata geçer. Yol ayrımına gelindiğinde, büyük olasılıkla komünler kendiliğinden oluşacaktır. Kendisini bekleyen sondan kurtularak buluşmanın keyfi. Komün normalde yollarımızı ayıra­cağımız zaman kararlaştırılan bir
Reklam
“Fildişi Kuyu'da, söz'ün erkek, anlam'ın kadın olduğunu anlatmaya çalışmıştım; çocuk, erkek ve kadının, yatay ve dikeyin birleşmesinden ortaya çıkan şeydir; ke­limenin, anlamla birleşmesinden ortaya çıkan anlamdır, yeni anlamlar potansiyelidir, anlamın çoğalması, derinleşmesidir. Çocuğu kurban etmek, özü şekle kurban etmektir. Çocuk yeniden doğma, doğurma ve doğurulma kapasitesidir. Bizse çocuğu önce doğurup sonra kurban ediyoruz; yenilenmeden kalınca varlığımızı hala devam ettirebildiğimizi sanıyoruz. Halbuki çocuğumuzun ve içimizdeki çocuğun gerçekten ya­şamadığı bir varoluş, sahte bir varoluştur. İtaatin olduğu ama saygının olmadığı, uyumun olduğu ama gerçek bir bağ kurma hissinin olmadığı, bağlılığın olduğu ama yaşıyor olma hissinin olmadığı, devamın olduğu ama yenilenmenin olmadığı, her şeyi kısırlaştırmış, köreltmiş, stabilize etmiş, statikleştirmiş, kendi kendisinin bir tekrarı haline getirmiş, dolayısıyla kendi­si kendisini içeriden öldürmüş, boşaltmış, ölü bir varoluştur.”
Buradan alınması gereken ders çok basit: İlişki en önemli şeydir. İster aile üyesi, ister arkadaş, isterse terapist olun, bütün yüreğinizle hemen konuya dâhil olun. Uygun görünen her şekilde yakınlaşın. Yürekten konuşun. Kendi korkularınızı açıklayın. Doğaçlama yapın. Acı çeken kişiyi rahatlatacak şekilde tutun.
Sayfa 118Kitabı okudu
“Çocukluk, hayatı besleyen şeydir. Peki çocukluğu besleyen nedir? Bir yanda aile ve çevre. Diğer yanda ise mekanlar ve mekanın büyüsü. Ve geride kalan kısmı da Tanrı, ki bu kısım neredeyse her şeydir.’’
Reklam
Aile her şeydir.
"Dünyaya bir nebze bile saygı duymadı çünkü dünyanın başlangıç olarak karşısına çıkardığı insanlar, asla örnek alınmayacak insanlardı."
Sayfa 19 - Kültür YayınlarıKitabı okudu
Tohum doğumla ilgili olduğu gibi yeniden doğumla da ilişkilidir. Kemik hem bedenin en dayanıklı unsurudur hem de içindeki ilik, sert kabuğun gizlediği badem içi gibidir; yeniden doğum için gerekli olan tözü simgeler. Kemikler, canlının bizzat kendisi olduğu kadar, onu geçmişe ve geleceğe bağlayan , atalarından miras kalmış ve kendinden sonraki kuşaklara aktaracağı her şeydir. Nitekim Moğolca "kemik" anlamına gelen yasun kelimesi, "ceset", "soy" ve "aile" anlamlarına da gelir.
Sayfa 32
Arkadaşlık
"Arkadaşlık her şeydir. Arkadaşlık yetenekten ötedir. Hükümetten ötedir. Arkadaşlık neredeyse aile ile eştir. Bunu asla unutma. Eğer etrafına arkadaşlarından oluşan bir duvar örmüş olabilseydin, benim yardımıma ihtiyacın olmazdı."
Reklam
BAŞKALARIYLA YEMEK YEMENİN EDEBLERİ Buraya kadar yazdıklarımız yalnız başına veya aile efrâdıyla yemek yemenin edepleridir. Eğer başkalarıyla yerse bunlarla birlikte altı edebi daha gözetmelidir: 1 - Kendisinden yaşta, ilimde veya takvada (zühtte) ileri olandan önce yemeğe başlamamalıdır. Eğer kendisi ileri ise, başkalarını bekletmemelidir. 2 -
En basit biçimiyle söylersek sorun şudur: Anlamı yalnızca benim bel ölçümden ve gömlek numaramdan oluşan bu ölümlü dünyada yaşamanın anlamı nedir ki? Bu zor bir sorudur, özellikle bilimin bile bizim umutlanmjzı boşa çıkardığını düşünürsek. Aslında, evet, büim birçok hastalığı alt etti, insanı Ay'a bile gönderdi; ama bugün hâlâ seksen yaşında
Gölge
Bahçenin yabani otlarından bir diğeri "gölge"dir. Çocukluğumuzdan itibaren şekillenmeye başlayan personada aile ya da toplum tarafından onaylanmayan, kabul görmeyen şeyleri bastırma, benimsenenleriyse parlatma ihtiyacında oluruz. Bastırılanlar kişisel bilinçdışına itildiğinde ortaya gölgemiz çıkar. Tıpkı bedenimize vuran gün ışığının yerde gölge yaratmasına benzer şekilde egomuz da bilincimizin ışı- ğında bir gölge oluşturur. Gölge, içimizde engellenenleri yapmak isteyen, ola- madığımız her şeydir. Bazen ne yaptığımızı bilmeye- cek kadar kontrolden çıktığımız anlar vardır. "Bu ben değilim" deriz böyle anlarda. İşte bu anlar gölgemizin kapının altından süzüldüğü ya da camımıza taş attığı zamanlardır. Gölge, bir yanıyla kişisel bilinçdışında yer alır. Dizginlemek zorunda bu olduğumuz vahşi istekleri- mizdir. Ne topluma ne de ürettiğimiz personaya uyma- yan istek ve duygularımızdır.
"Bana başka hiçbir kadının dokunmadığını biliyor muydun? Hiç sevilmemek, hiç dokunulmamak nasıldır, biliyor musun? Hiç kimsenin seyretmediği bir hayatı yaşamak nasıl bir şeydir, bilir misin? Pansiyon sahibine 'Guten Morgen', 'Guten Abend' demek dışında kimseyle tek kelime etmeden geçirdiğim günler olur. Evet, Josef 'yer yok' ifadesini doğru yorumladın. Ben hiçbir yere ait değilim. Evim, her gün konuştuğum arkadaşlarım, kendi eşyalarımla dolu bir dolabım, bir aile ocağım yok. Bir ülkem bile yok çünkü Alman vatandaşlığından çıktım ve İsviçre pasaportu alabilmek için hiçbir yerde yeterince kalmadım."
Sayfa 400 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Yerinde yeller esen arkadaşlar
Arkadaş edinmek başka arkadaş kalabilmek başka şeydir. Arkadaşlıklar sürdürülmediklerinde yok olup gitmeye eğilimlidir. Bir arkadaşı bir yıl boyunca görmemek. arkadaşlığın niteliğini üçte bir oranında azaltarak yakınlık hiyerarşisinde düşmeye yol açar. Buna karşılık akrabalık ilişkileri daha dayanıklıdır. Buna bağlı olarak. sosyal çevremizin aile kısmı yaşamımız boyunca hemen hemen sabit kalırken. arkadaşlık bileşeni büyük bir dalgalanma göstererek birkaç yılda bir yaklaşık yüzde 20 oranında fire verir.
Sayfa 111 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Birinci Basım 30 Mayıs 2019 - Çeviren Yonca Aşcı DalarKitabı okudu
383 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.