Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Manevi yol, önümüzde yanan ateşin imgesidir. Onu yakmayı arzu eden insan, soluğumuzu tıkayan, gözlerimizden yaş getiren dumanın sıkıntılarına razı olmak, onunla yetinmek zorundadır. İnanca yeniden kavuşmanın yolu budur. Ama, ateş bir kez çıtırdayıp duman yok olunca, yalımlar çevremizi aydınlatırlar, bize sıcaklık ve huzur getirirler."
aslında başka insanlarız.
•İnsanların çoğu hiç üzerinde düşünmeksizin kimseye ait olmayan, sahte hayatlar yaşıyor. Oscar Wilde, "İnsanların çoğu aslında başka insanlardır," demiş ve haklıymış. Kimi hayatını arzu bile etmediği bir şeylerin peşinde harcar; kimi ömür boyu istediği, ama hiçbir işine yaramayacak bir şeyleri arar durur; kimileri de kendini kaybeder..."
Reklam
"Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum!" dedi. "Bu eksik sana değil, bana ait... Bende inanmak noksanmış... Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana âşık olmadığımı zannediyormuşum... Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar... Ama şimdi inanıyorum... Sen beni inandırdın... Seni seviyorum... Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum... Seni istiyorum... İçimde müthiş bir arzu var... Bir iyi olsam!... Ne zaman iyi olacağım acaba?..."
Sayfa 135Kitabı okudu
Gönül kusursuz şekilde anlatmayı arzu ederdi ama Cenneti andıran böyle bir şevk, nasıl kısaca anlatılsın.
Sayfa 7 - Türkiye iş bankası kültür yayınları
ÖZGÜRLÜĞÜN SIRRI
Özgürlüğün asıl güvencesi, son tahlilde, özgürlüğe karşı girişilen her saldırıyı göğsünü siper ederek püskürtmeye kararlı insanların varlığıdır. Demek istediğim devleti, her zaman anarşist bir grubun halesi saracaktır, bunu kabul ettim; ama bu tamamen arzu edilebilir bir durumdur, çünkü sonuçta özgürlüğün sırrı, direnme cesaretidir.
Başkalarının ne düşündüğüne fazla kafa yoruyorsun. Ama bilsen ki başkalarından kabul ve hürmet görmeyi ne kadar çok arzu edersen, onların tenkit ve dedikodularına da o kadar takılırsın.
Sayfa 120
Reklam
Clay onu izlerken, çıkardığı her kıyafet parça- sıyla daha da sertleşiyordu. Gömleğinin düğmeleri- ni açtığında dantelli sütyeni ortaya çıktı. Rahat deri koltuğunda arkasına yaslanarak önündeki şovu izle- meye daldı, onun striptizinin her dakikasının tadını çıkarıyordu. Julia onun önünde, sadece kadınlığını kapatan küçücük, beyaz bir kumaştan
Sayfa 38
Uyarılmasının kokusunu, kadınlığının o nefis kokusu- nu bu yakınlıktan alabiliyordu. Kendisini daha fazla kontrol edemeyen Clay, elini kaldırdı, parmağını külo- tun beline koydu ve pamuklu kumaşı kendisine doğru çekti. "Ah," dedi Julia şakacı bir tavırla, eline bakarak. "Yolunun ortasında seni engelleyen bir şeyler mi
Sayfa 177
"Bilmiyorum. Bunu nasıl tanımlarsın? Evet, fiziksel bir şey var. Bir tür istek, ki o aşk değil, değil mi. Hayır, o şey, arzu. Ama sonra, galiba evet bir tür yakınlaşma var. O da var. Ki bu da senle olmak istediğim anlamına gelir. Şimdi, burada sen benimleyken, kendimi insan gibi hissediyorum ve sen yokken, bunu daha az hissediyorum."
"İnsanların çoğu hiç üzerinde düşünmeksizin kimseye ait olmayan, sahte hayatlar yaşıyor. Oscar Wilde, "İnsanların çoğu aslında başka insanlardır," demiş ve haklıymış. Kimi hayatını arzu bile etmediği bir şeylerin peşinde harcar; kimi ömür boyu istediği, ama hiçbir işine yaramayacak bir şeyleri arar durur; kimileri de kendini kaybeder..."
Reklam
Evet, bilgilendikçe, dillendikçe ona yakınlaşıyor, onun dilinden konuşuyor, onunla ortak fikirler ve beğeniler keşfediyordu; ama içindeki âşığın ıstırabını kesmiyordu bunlar. Aşkının hayal gücüyle onu fazlasıyla kutsallaştırmış, bedensel bir yakınlık kuramayacak ölçüde mukaddes ve ruhani kılmıştı. Onu uzaklaştıran ve kendine imkânsız görünmesini sağlayan, aslında Martin’in kendi aşkıydı. Arzu duyduğu tek şeyden, kendini aşkıyla mahrum etmişti.
Ama arzu bir kez uyanınca kolay kolay geri çekilmez. .
Sayfa 124 - MetisKitabı okudu
“Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyyetini almışlar… Ama şimdi inanıyorum… Sen beni inandırdın… Seni seviyorum… Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum… Seni istiyorum… İçimde müthiş bir arzu var… Bir iyi olsam!.. Ne zaman iyi olacağım acaba?..”
Sayfa 132Kitabı okudu
Eğer bir insana denilse ki: "Sana bir milyon sene ömür verilecek ve dünyanın kralı olarak yaşayacaksın fakat sonunda yok olacaksın. Bunu mu istersin yoksa bu dünyada kısa ve meşakkatli ama ölümden sonra da ebedi ve saadetli bir hayatı mı arzularsın?" Eğer nefsani duygularından kurtulup vehimlerine yenilmese, "Hayır, krallık da olsa, bin yıl da olsa, sonunda yokluğa giden bir yaşayışı istemem. Adi ve meşakkatli, ama sonu saadetli hayata razıyım," diyecektir. Çünkü insanın manevi duyguları ölümsüzlüğü istiyor. Sınırsız arzu ve düşünceleri, ne kadar uzun olursa olsun, bu fani dünyaya sığmıyor. Hatta doğru düşünceli bir insan, yok olmaktansa, Cehennemde yaşamaya bile razı olur. Zira, yaşamak var olmaktır. Var olmanın en kötüsü bile yok olmaktan, varlığını yitirmekten daha iyidir. Bu bakımdan, Cehennem'in yaratılmış olması bile Rabbimizin rahmetindendir. Çünkü bütün suçlular, idam cezası yerine ömür boyu hapsi tercih ederler
"Bu gibi durumlarda sanırım aynı ölçüde karşılık verilemeyecek bile olsalar, itiraf edilen duygular karşısında bir yükümlülük duygusu ifade etmek usuldendir. Yükümlülük duyulması doğaldır; ben de eğer minnettarlık duyabilseydim şimdi size teşekkür ederdim. Ama duyamıyorum... güzel duygularınızı hiçbir zaman arzu etmedim, zaten siz de gayet isteksizce ifade ettiniz. Kimseye acı çektirmek istemezdim. Düşüncesizce yapılmış bir şey ve umarım kısa zamanda geçer. Duygularınızı kabul etmenizi uzun süre engellediğini söylediğiniz düşünceler bu açıklamadan sonra duygularınızın üstesinden gelmekte fazla zorluk çekmeyecektir."
Sayfa 196
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.