Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birbirimizi sevmenin bir ölüyü sevmek demek olduğunu nasıl açıklayabilirim? Bana ortada bir ceset olmadığını söylerler ama ben onlara sevmeyi sürdürürsek ortada bir ceset olacağını söyleyemem.
Sayfa 394 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
Yaşananları nasıl değiştirebilirim? Bütün sevgimle deniyorum, ama olmuyor.
Sayfa 57 - Donkişot YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kendi kendime, babamın benden yapmamı istediği şeylerin, onun yapamadığı şeyler olduğunu düşündüm, ama bunu nasıl kabul edebilirdim ki.
... moda da insanlar gibidir. Gelirler ama ne zaman, niçin, nasıl geldikleri bilinmez; sonra gider ama yine, ne zaman, niçin, nasıl gittikleri bilinmez. Bana kalırsa, bu açıdan bakıldığında her şey hayat gibi.
Sayfa 158 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
-Haa... Pencereden birini görmüş, onu sevmiş, kocasını istemiyor! Laf mı bu? Ama sen de çocukların aklına uyarsın. Bir adamı öyle bir kere pencereden görmekle nasıl o kadar sevmiş ki böyle bir saadeti onun muhabbetine feda ediyor? O daha çocuk, daha dünyadan haberi yok. Şimdi böyle şeylerde ona sormak, onun dediğini yapmak hatanın ta kendisidir. Sen şimdi üzerine varma, başka şeylerden konuş. Yarın inşallah Şerife Kadın gelir, oradan kesin bir cevap getirir. Nikahı da kıyınca o sevdiğini söylediğin adamı bir saat içinde unutur.
Sayfa 71 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri : Ömer Aslan, VI. Basım: Şubat 2020Kitabı okuyor
Reklam
Ah o hâl, sefil günahkârlar için ne büyük bir ıstıraplı hâldir, arkadaşın arkadaştan, çocukların anne babadan, kocaların karılarından kaçtığı! Zavallı günahkâr bu dünya hayatında sevdiklerinden, belki de dindarlıklarıyla alay ettikleri kişilerden, ona öğüt veren ve onu doğru yola götürmeye çalışanlardan, iyi bir ağabeyden, candan bir kız kardeşten, onu çok seven ana babasından medet umar. Ama iş işten geçmiştir artık. İyiler, artık herkesin gözünde iğrenç ve kötü varlıklarıyla duran bu sefil, lanetli ruhlardan yüz çevirirler. Ev münafıklar, ey kabirlerinin dışı ak, içi kara olanlar, ey ruhu bataklığa batmışken dünyaya riyakârlıkla gülümseyenler, o korkunç günde hesabı nasıl vereceksiniz?
Ama buradaydı işte, onunla planlar yapıyor, ona sözler veriyor ve duygularından bahsediyordu. Nasıl bir şeyin içine giriyordu böyle? Kendini fren- lemeli ve önce şu borç meselesini halletmeliydi. Tam o anda Clay'in dudakları onunkilere yapışmış, tutkulu bir şekilde onu öpmeye başlamıştı. Kemiklerini titreşti- ren, kanına şarkılar söyleten bu öpücükle, bütün o frenler, borçlar, belalar yok oluvermiş, Clay'e karşı duyduğu arzu vücudunu işgal altına almıştı. Clay onu kucakladı ve yukarıya, yatak odasına gö- türerek yatağının üzerine bıraktı. Bu sefer kravatlar, bağlar, sert hareketler yoktu. Gerçi onlar da Julia'nın hoşuna gitmişti. Şimdi ise Clay, onu yatağına yatırmış, baştan aşağı öpmeye başlamıştı. Dudaklarının her dokunuşuyla Julia eridikçe eriyordu. Hem dokunuşlarından hem de kalbinin, Clay ile birlikte bir gelecekleri olabileceğine dair umutla çarpmasından titriyordu. Birbirlerine o kadar iyi gelebilirlerdi ki aslında. Julia bacaklarını onun etrafına dolarken Clay de acele etmeden yavaşça girdi bu sefer içine, her anın tadını sonuna kadar çıka- rarak, sakin ve huzurla sevişiyorlardı.
Sayfa 202
"Birçok karanlık ve bulutlu köşesi vardı, ama Martin ayrıntıları değil bütünü görmüştü; bir de o dünyaya nasıl hâkim olacağını."
Biz birbirimize tutunmuştuk ve 17 yaşımda bize tutunmak isteyen yavrumla huzur dolu evimiz cennet bahçesine dön­dü adeta. Tek sıkıntımız maddiyattı. Her ne kadar dert etme­sem de eşim zorlanıyordu. Bir şeyler yapmalıydım, ama na­sıl? Kızım daha 1 yaşındaydı, ben ise henüz 18. Sonunda kızımla çalışabileceğim bir iş buldum: Kreşte aşçılık. Hem yemek
Sayfa 20
Reklam
Bana göre evlilik, bahar demektir. Nasıl ki baharın gelmesiy­le doğa gözlerini açar ve içinde sakladığı çiçek, böcek, güneş vs. bize sunarsa, işte evlilik de böyle hayatımıza gözlerini aç­tığı anda mutluluk, huzur, güven, saygı, aşk, evlat gibi tüm hayati değerleri bize sunar. Herkesin bir umudu vardır... bir kaybedişi... bir de hikâyesi. Benim hikâyem de 16 yaşında evlenmemle başladı. Henüz lise ikinci sınıfa geçmiştim. Artık tamamen cehennem azabına dönen evimizdeki huzursuzluklardan kurtulmam gerekiyordu. Ama nasıl? O yaştaki bir çocuk için ancak biri­ ne tutunmaktı çözüm. Ben de öyle yaptım ve aile dostumu­zun oğlu ile nişanlandım; ardından okulu bırakıp evlendim. Bu kısmı tasvip etmiyorum fakat o andaki şartlar altın­ da bunu yapmasam daha kötü sonuçlar alacaktım. Evet ev­lendim; çocuk gelin oldum o yaşta! Yığınlarca sorumluluk... Maddi sıkıntılar... Ama bunların hepsini bana unutturan eşi­min sevgisi ve bana verdiği huzurdu. Ben de bunlara karşılık elimden gelen tüm fedakârlığı yapıyordum. Verdiğim bu örnekte küçük kızın evlendiği erkek iyi bir in­san çıkıyor, ama çoğu kez şans herkese bu denli gülmüyor. Genç kız da kendi yaşından umulmadık bir olgunlukla ko­casının sevgisi ve verdiği huzuru görebilmiş ve değerini bil­miş.
Sayfa 19
Hâlâ nasıl iyi olunur bilmiyorum ama tüm "İyiyim"leri yamadım dilime.
Bakmalar görüyorum bütün gün türlü bakmalar Pencere bakması, sabahlar bakması, yeşil otlar bakması Hepsi de beni buluyorlar, hepsi de bir yağmur uysallığında Gördüm suyun ki yumuşak, gördüm ağacın ki katı Gördüm ama şey! gördüm ama nasıl! gördüm ama bu kadar göz!. Aynı bir gözler denizi, aynı bir o kadar canlı..
"Onu seviyorum çünkü o benim, benden öte bir parçam. İkimizin nasıl bir ruhu var bilmiyorum ama, onunkiyle benimki birbirinin aynı."
“Bazen kederli yaşlar arasında bir kuşku düşer içime: Nasıl yaşayabilir ruhundan uzakta bu beden? Ama aşk karşılık verir bana: "Hatırlamıyor musun, ayrıcalığıdır bu aşıkların, Her insanca nitelikten kurtulan.”:::!!!
Sayfa 70
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.