Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çanakkale savaşı sonrasında çok olaylar yaşandı. Mondros Mütarekesi imzalandı. Sevr antlaşması ortaya çıktı. Wilson ilkeleri yayınlandı. İstanbul işgal edildi. Göz göre göre ülke bölünüyordu. Mustafa Kemal bu sıralar 9. Ordu Müfettişiydi. Bu sıfatla samsuna gönderildi. 16 Mayıs 1919’da yola çıkan Bandırma Vapuru 19 Mayıs 1919 da Samsun’a ulaştı. Ve Milli Mücadele çalışmalarının alt yapısı oluşturulmaya başlandı. Havza Genelgesi, Amasya Genelgesi, ardından yapılan Erzurum kongresi, bu kongrede oluşturulan Temsil Heyeti, bu heyetin başına getirilen Mustafa Kemal Paşa ve ardından yapılan Sivas kongresi ile birlikte alınan kararla Ankara’da BMM’ nin kurulması olaylarıyla Milli Mücadele Ruhu çok güçlendi. Londra Konferansına İstanbul Hükümeti’nin katılması ancak yetkili Mercii’nin BMM olduğunu belirtmesi ile Ankara Hükümeti resmen tanındı ardından işgalci devlerden olan Fransa ile Ankara antlaşması imzalandı. Sovyet Rusya ile imzalanan Moskova Antlaşması, iç isyanların bastırılması, hıyanet-i vataniye kanunun çıkarılması, istiklal mahkemelerinin kurulmasıyla isyanların bastırılması, aynı zamanlarda savaşın yapılması. Hem iç sorunlar hem dış sorunlar ile aynı anda mücadele ederek kazandı atalarımız bu yurdu. Gerçek bir mücadele yaşadılar. Ardından Atatürk’ün amacı yurdu zenginleştirmek, muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için çabaladı. Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş oldu.
Amasya Genelgesi'nin yayınlanması ve Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar sonucunda kurtuluş hareketinin ana hatları belirlenmiştir.
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin İstiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı.
Sayfa 153Kitabı okudu
Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması ve bu süreçte Osmanlı azınlıklarının rolü konusunda çeşitli çalışmalar yapmış olan tarihçi Salahi Ramadan Sonyel, Pontus Milli Kongresi Başkanı Constantinides'in 1918 Kasım'ında hazırladığı bir memorandumda, Pontus bölgesinin Batum'dan Sinop'a kadar olan bir bölgeyi kapsadığını ve bu
Sayfa 48 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
608 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Kitabın adı: Kutsal İsyan 2 Yazarın adı: Hasan İzzettin Dinamo Sayfa sayısı:608 Kurtuluş savaşımızın gerçek hikayesinin anlatıldığı serinin 2. kitabı da bitti .15 Mayıs 1919 yani 105 yıl öncesinden başlıyoruz kitabımıza bu kitabımızda Mustafa Kemal Havza- Amasya güzergahını izleyerek Erzurum ve Sivas kongrelerini yapmak üzere yola çıkmıştır. Erzurum'a geldiğinde sadrazam ve nazırlar tarafından bayağı bir baskı yapılır hemen İstanbul'a dönmesi istenmektedir o ne yapar istifa eder hem de hiç gözünü kırpmadan oysa ki büyük bir aşkla bağlıdır mesleğine . Erzurum kongresi'ni yapar kararlar alınır artık Sivas'a gitmesi gerekmektedir arabalar hazırlanır ama paraları yoktur o da bulunur yola çıkılır zorlu bir yolculuktan sonra Sivas'a gelinir tarih 2 Eylül 1919'dur...
Kutsal İsyan - 2
Kutsal İsyan - 2Hasan İzzettin Dinamo · Tekin Yayınevi · 199093 okunma
208 syf.
3/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Fotokopicideki ders notlarının kapaklı hali
Halil İnalcık hocamızın kitaplarını okumak kütüphanenizde yer vermek istiyorsanız bu eserden önce yer vermeniz gereken daha bir çok kitabı var. Aynı şekilde milli mücadele dönemi hakkında okuma yapmak istiyorsanız okunması gereken daha bir çok kitap var. Bu kitap Halil İnalcık hocamızın ders notlarının derlemesi. 3 aşağı 5 yukarı bu ülkede yaşayan her bireyin hayatının bir kesiminde rastladığı bilgilerden oluşuyor. Erzurum Sivas Amasya kongresi Sakarya meydan muharebesi bahisleri geçiyor. Bu kitabı okuyup üniversitedeki zorunlu tarih dersinde başarı elde edebilirsiniz. Ancak onun dışında kimseye pek katkısı olacağını düşünmüyorum.
Millî Mücadele Tarihi
Millî Mücadele TarihiHalil İnalcık · Kronik Kitap · 2022416 okunma
Reklam
Amasya Toplantısı
21/22 Haziran gecesi yaverine şu esasları not ettirmişti: 1- Vatan bütünlüğü, millet bağımsızlığı korunacaktır. 2- İstanbul Hükümeti bu görevini yapamadığı için milletimiz yokmuş yerine konulmaktadır. 3- Millet bağımsızlığını kendi kendine kurtaracaktır. 4- Milletin sesini dünyaya duyurmak için hiçbir baskı altında olmayan bir milli heyet kurulmalıdır. 5- Sivas'ta en çabuk zamanda bir milli kongre toplanmalıdır. 6- Her vilayetten üç delege seçilerek yola çıkarılmalıdır. 7- Delegelerin seçimi ve yolculukları gizli tutulmalıdır. 8- Şark Vilayetleri adına 10 Temmuz' da Erzurum' da bir kongre toplanacaktır. O tarihe kadar öteki vilayetler delegeleri de Sivas'a ulaşabilmişlerse, Erzurum Kongresi'nin azaları da Sivas Umumi toplantısına girmek üzere hareket edeceklerdir.
Pozitif Yayınları
Bundan başka, daha Amasya'da iken karar verilip de bütün millete her türlü vasıta ile tebliğ ettirdiğim Sivas Genel Kongresi'nin toplanmasını sağlamak, bütün milleti ve memleketi yalnız bir heyetle temsil etmek, ayrıca yalnız Doğu illerini değil, vatanın her köşesini aynı dikkat ve duyarlıkla savunma ve kurtarma çarelerini bulmaya çalışmak hususlarını herhangi bir heyetin gerçekleştirebileceğine inanmadığımı açıkça ifade etmek zorundayım. Çünkü, bende böyle bir kanaat var olsaydı, benim işbaşına geçtiğim güne kadar teşebbüs ve faaliyette bulunanların çalışmalarının sonuçlarını bekler ve istifa etmemek yolunu tutardım. Hükümete, padişah ve halifeye karşı isyan gereğini duymazdım. Aksine, ben de bazı iki yüzlü ve iki taraflı oynayanlar gibi görünüşte pek şatafatlı ve gösterişli olan, o günün Ordu Müfettişliği görevini ve Padişah Hazretleri'nin Yaveri sıfatını taşımakta devam ederdim. Gerçi, benim açıkça ortaya atılmamda ve bütün millî ve askerî hareketlerin başına geçmemde elbette sakınca vardı. Ancak, o sakınca, başarısızlık hâlinde herkesten önce ve herkesten çok benim, en büyük ceza ve azaba uğratılmamdan başka bir şey olabilecek miydi? Oysa, bütün vatanın ve koskoca bir milletin ölüm kalım davası söz konusu olurken vatanseverim diyenlerin kendi sonlarını düşüncelerinin yeri var mıydı?
Erzurum kongresi'ni daha önce açıkladığım esaslarını ve kararlarını, herhangi bir temsilciler heyetinin uygulama alanına sokturabileceğime güvenim olmadığını itiraf ederim. Nitekim zaman ve olaylar beni doğrulamıştır. Bundan başka, daha Amasya'dayken kararlaştırdığım ve bütün ulusa mümkün olan araçlarla bildirdiğim Sivas Genel Kongresi'nin toplanmasını sağlamak, bütün ulusu ve ülkeyi yalnız bir heyetle temsil etmek, ayrıca, yalnız Doğu illerini değil, vatanın bütün kısımlarını aynı dikkat ve duyarlılıkla savunma ve kurtarma çarelerini bulmaya çalışmak gibi konuları herhangi bir heyetin sağlayabileceğine inanmadığımı açıkça ifade etmek zorundayım. Çünkü, bende böyle bir inanç var olsaydı, işe başladığım güne kadar girişim ve faaliyette bulunanların çalışmalarının sonuçlarını bekleyerek, istifa etmemek yolunu bulurdum. Hükümet, padişah ve halifeye karşı isyana gerek görmezdim. Aksine, ben de bazı ikiyüzlü ve iki taraflılar gibi, görünüşte çok tantanalı ve gösterişli olan, o günün ordu müfettişliğini ve padişah yaveri sıfatını korumaya devam ederdim. Gerçi, benim açıkça ortaya atılmamda ve bütün ulusal ve askeri hareketlerin başına geçmemde kuşkusuz sakınca vardı. Fakat o sakınca, başarısızlık halinde herkesten önce ve herkesten çok, en büyük ceza ve eziyete uğratılmaktan başka bir şey olabilir miydi? Oysa, bütün vatanın ve koskoca bir ulusun, ölüm kalımı söz konusu diyenlerin kendi sonlarını düşünmesine yer var mıdır?
Sayfa 46 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Kâzım Karabekir Paşa, Erzurum Kongresi'nden itibaren kendisine aktif bir destek vermiş ve doğudaki toprakları Ermenistan'a karşı başarıyla korumuştur. Daha şedit çatışmalara sahne olacak Batı Cephesi'ne yakın kuvvetler ise Ali Fuat'ın emrindedir. Bu iki kolordu komutanının yanı sıra, Mustafa Kemal ile beraber bölgeye gelen Refet ve kendilerine daha sonradan eklenen Rauf Bey'in de katılımıyla Amasya Tamimi'ni imzalayan bu beş komutana “İlk Beşler" adı verilecektir.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
M. Kemal'in Milli Mücadele'nin lideri olması üzerine-III
Amasya'da iken karar verilip de bütün millete her türlü vasıta ile tebliğ ettirdiğim Sivas Genel Kongresi'nin toplanmasını sağlamak, bütün milleti ve memleketi yalnız bir heyetle temsil etmek, ayrıca yalnız Doğu illerini değil, vatanın her köşesini aynı dikkat ve duyarlıkla savunma ve kurtarma çarelerini bulmaya çalışmak hususlarını herhangi bir heyetin gerçekleştirebileceğine inanmadığımı açıkça ifade etmek zorundayım. Çünkü, bende böyle bir kanaat var olsaydı, benim işbaşına geçtiğim güne kadar teşebbüs ve faaliyette bulunanların çalışmalarının sonuçlarını bekler ve istifa etmemek yolunu tutardım. Hükümet'e, Padişah ve Halife'ye karşı isyan gereğini duymazdım. Aksine, ben de bazı iki yüzlü ve iki taraflı oynayanlar gibi görünüşte pek şatafatlı ve gösterişli olan, o günün Ordu Müfettişliği görevini ve Padişah Hazretleri'nin Yaveri sıfatını taşımakta devam ederdim.
Daha Amasya'dayken karar verilip de Sivas Kongresi'nin toplanmasını sağlamak, bütün milleti ve memleketi yalnız bir heyetle temsil etmek, ayrıca yalnız doğu illerini değil vatanın her köşesini aynı dikkat ve duyarlılıkla savunma ve kurtarma çarelerini bulmaya çalışmak hususlarını herhangi bir heyetin gerçekleştirebileceğine inanmadığımı açıkça ifade etmek zorundayım.
Sayfa 69
İlk kongre 28 Haziran 1919'da Balıkesir'de toplandı ve ardından yine Balıkesir ve Batı Anadolu'nun çeşitli kentlerinde başka kongreler düzenlendi. Amaçları silahlı direniş için sivil bir temel oluşturmaktı, ama bu yöre meclisleri İstanbul Hükümetine doğrudan doğruya meydan okumadılar. 53 Ne var ki, bildiriyi hazırlayanların da fark ettiği gibi, Amasya' da çağrısı yapılan toplantı [ Sivas Kongresi ] böyle bir meydan okuma oluşturuyordu. Rauf'un ( Orbay) anlattığına göre, metni okuyan Refet ( Bele), "Anladığıma göre gerektiğinde bir milli hükümet de kurulacaktır. Ne dersiniz, öyle değil mi?" dedikten sonra imzalamakta tereddüt etmedi.
İşgalcilere karşı ilk kurşunun sıkılması, ilk direnişlerin başla­ması, hatta direniş amacıyla yurdun değişik yerlerinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin kurulması başka şeydir; bu pasif direnişin örgütlenerek, sistematikleştirilerek ve merkezileştirilerek Kurtu­luş Savaşı haline getirilmesi başka şeydir. Ve bu işi, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkan Atatürk yapmıştır. Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi, TBMM’nin açılması, düzen­li ordunun kurulması ve bu sırada “akıllara durgunluk veren” bir telgraf trafiği ve yazışma ağıyla bütün asker-sivil yetkililerin organize edilmesi, görevlendirilmesi ve yönetilmesi işini üzeri­ne alan Atatürk, “dağınık halk direnişinden” sistemli bir yapı meydana getirerek, emperyalizme karşı dünyadaki ilk Kurtuluş Savaşı’nı vermiştir.
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.