- Böyle bir şaheser hakkında ne inceleme ne de yorumda bulunmak haddime bile değil ama içimden geçenleri belirtmek istedim..
Nihat: "Ne istediğini bilsen canın sıkılmaz!" dedi.
Ömer, yalvarır gibi cevap verdi: "Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım..."
Nihat güldü:
Benim için şimdiye kadar yaptığım en özel inceleme olacak bu, umarım yazmak istediklerimin çeyreğini olsun ifade edebilirim.
Leyla ile Mecnun hayatımda en önemsediğim şeylerden biri. Bir diziye bu kadar anlam yüklemek ne kadar mantıklı tartışılabilir. Ama sitede son zamanlarda denk geliyorum benden yaşça büyük kişilerin yorumlarına;
İnsanların zamanla sevgi eşiği düşmüyor mu sizce de? Anlatmak istediğim aynı kişiyi sevmek bahsi değil efendim. Şöyle ki; birilerini yirmili yaşlarda sevmekle otuzlu yaşlarda sevmek nüansı. Yirmili yaşlarda daha az yaşanmışlık, daha az kirlenmiş kalp ve saf sevgi vardır. Otuzlu yaşlar ise acının çeşitli tatlarıyla zaman zaman yanmış, zaman zaman
Çarşamba aksamları sen anlat karadeniz yerine börüyü izleyen ve arkadan tekrar tekrarını izleyen bir insan ve bağğğyan olarak bu kitabın hedef kitlesi ben değilim. Zaten kendisini tost ekmeği almak için girdiğim marketten para üstüyle aldım. O yüzden de aldığıma değil okuduğuma pişmanım. Başima bir iş gelmeyecekse ben kitabi beğenmedim. Junior boy
Oğuz Atay'ın Tutunamayanlarini okuyan bir genç var. Çok seviyor ve etkileniyor. Kendinden bir parça buluyor sanki, ama bir yandan da sevmiyor.
Popüler kültürün acımasız ellerine teslim edilen bir insan ve kitap var. Kimse okumuyor ama herkes biliyor!
Bunlara rağmen yine de seviyor Oğuz Atay'ı.
Öyle ya kendisi de mühendis ve edebiyatı
YouTube kitap kanalımda bu yıl okuduğum kitaplardan biri olan Hayatın Kaynağı için yaptığım yorumu dinleyebilirsiniz: ytbe.one/Grnrj8QBHoU
"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti."
İşte o kitabın adı Hayatın Kaynağı. Hani şu hiçbir yerde bulunamayan, baskısı olmayan, bir türlü okuma şansına erişilemeyen o kitap...
Bu kitabı görüp yolu düşen insanlara söylemek istediğim ilk söz bu kitapla yüzleşmelisiniz.
Kitabın anlattığı konuyu konuşmayı tabu olarak görüp rahatsız oluyoruz fakat gözlerimizi kapattığımızda, dünyanın daha güzel bir yer olduğunu bize düşündürten deve kuşu sendromundan kurtulmamız gerekiyor. Kendi konfor alanlarımızda başkalarının hayatlarına
"Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Aşk hariç!"
Sevgili Galip,
Senin hikâyeni yazmak iğneyle kuyu kazmak kadar zordu, ancak seni anlamak ondan bile daha zordu. Kaleme alındığından beri hakkında bir sürü şey yazıldı çizildi, pek çok akademik çalışmaya ilham oldun, seni sevenlerimiz de oldu, senden nefret edenlerimiz de. Seni büyük
--- Bu inceleme ufak tefek (belki de büyük) 'spoiler'lar içerebilir arkadaşlar. Sonra demedi demeyin:)---
Türkiye'de henüz herhangi bir Hasan Ali Toptaş kitabı okumamış 8 kişiden biri olarak, gerçek bir baskı ve endişeyle açtım kitabın kapağını...
Artık bu buluşma gerçekleşmeli, ben de ortamlarda herkes gibi Hasan Ali Toptaş konusu açıldığında