Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
-Aşk acısı acıların içinde en fasulyeden olanı... -Nasıl yani? -Sen anneni kaybettin mi? -Aman Allah korusun. -Değil mi? Allah korusun. Peki sana şöyle sorsaydım: Irmak seni hiç terk etti mi? Aman Allah korusun demezdin. -Hiç bir şey anlamıyorum. Fazla kaçırdın rakıyı... -Rakıyla alakası yok insanların hayatındaki insanları hep yanlış
Eylülde çıkacak olan kitaptan alıntıdır.
Döndüğümde bir kahraman gibi karşılandım. Davetler, saygı ile karşılanmalar, güzel yemekler. Bu birkaç ay sürdü. Savaştan bir yıl sonra bir hiçtim, hem de kocaman bir hiç! Hayatım boyunca bu kadar aşağılandığımı hatırlamıyorum, resmen aptal yerine konmuştum. Beni savaşa gönderen devletim, bana sahip çıkmadığı gibi bütün kapılarını kapattı.
Bir Hayata Dokunursan, Roman, Son Kitap, Nisan 2015, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Yatağımda son kez uyudum. Annem sabah 5:45’ de beni uyandırdı. Pek çok elbiseyi üst üste giymek zorundaydık. Hiçbir Yahudi evini elinde bir bavulla terketmeye cesaret edemezdi.Yedi kırkta evi terk ettik
Kaybolan Anne
1900’lerin başında, İngiltere’de yaşayan dul bir kadın ve yetişkin kızı uzun ve yorucu bir Güneydoğu Asya tatilinden dönüş yolunda son durakları olan Manş Denizi kenarındaki küçük Fransız kenti Trouville’e sabahın erken saatlerinde ulaşmışlardı. Buradaki bir otelde gün boyunca dinlenip ertesi gün kendilerini İngiltere’ye götürecek olan
Yabancı Yayınları
Kayıp babasıyla doğacak çocuğu arasında kalmış bir kadın… Hayatın anlamını arayan bir insan: Karen Kimya… Kapıları sırlara açılan bir kent… Sırların mucizelere dönüştüğü geceler. Mucizelerin hakikat sayıldığı zamanlar… Yedi yüz yıl öncesinden gelen bir fısıltı… Aşkı sadece aşkla tartanların ıtırlı soluğu… Ölümün yok edemediği bir sevda… Yıllara
Yolculuk
I O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş. Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları Yağmur ikinci adıydı akşamların Günün yorgunluğu üzerine dökülen Bir düş inceliğinde
Sayfa 115 - 1985/86Kitabı okudu
Reklam
Nurhan Işkın
Ah canım annem, ne olurdu sana son bir kez sarılabilseydim. Beni son kez öpüp koklasaydın. Artık uykum geldi. Eğer tekrar uyanabilirsem sana yine yazacağım. Eğer mektubum eline geçerse sakın üzülme olur mu annem. Ben gördüklerimden sonra Yaratıcıya her an dua ediyorum ölmek için eğer yaşarsam bu kadar şeytanlığı ve vahşeti unutamam annem. Keşke seni son kez görebilseydim. Üşüyorum annem hem de çok üşüyorum. Bacaklarımı hissetmiyorum ve sanıyorum ki seninle kavuşma zamanım geldi annem. Bugüne kadar inanmasam da senin öldüğünü ilk kez gönlüm kabul etti annem. Ve ben tüm dünyanın ikiyüzlülüğünden, riyasından, merhametsizliğinden senin kollarına geliyorum güzel annem. Kalemi tutan elim artık yazamıyor... Sanıyorum ölüyorum ben ölüyorum benim güzel annem...
Sisyphos YayınlarıKitabı okudu
İlkokullarda yılda en az bir kez Okul Aile Birliği toplantısı yapılır. Velilerin ancak yüzde beşi gelir bu toplantılara. Bu işbirliği yüzündendir ki maşallah yıllar yılı çocuklarımız çok psikolojik ve de pedagojik olaraktan yetiştirilirler. Bir de Sınıf Aile Birliği toplantıları yapardık. Bu, yılda iki kez yapılır, birincisi ilk dönemde,
Juan Martin Guevara
Vadinin tepesinde, bir rehber bana yaklaşıyor. Kim olduğumu bilmiyor, bilmesini de istemiyorum. Abimin ölümünün bir ticarete dönüştüğünün ilk işareti olarak benden Che’nin yakalandığı yeri göstermek için para istiyor. Öfkeleniyorum. Che, ahlaksız kazanç kavramının tam tersini temsil ediyor. Yanımda bulunan arkadaşım kim olduğumu söylemekten kendini alamıyor. Bu rehber kim oluyor da o son yenilginin yaşandığı yeri ilk kez ziyaret eden Che’nin kardeşinden para koparmaya cüret ediyor? Rehber saygıyla geri çekiliyor ve hayalet görüyormuş gibi, beni merakla izliyor. Duymak bile istemediğim özürler diliyor. Alışığım. Che’nin kardeşi olmak her zaman dikkat çeken bir durum. Duyduklarında, insanlar susuyor. İsa’nın kardeşi olamaz. Che de biraz İsa gibi. La Higuera’da ve 9 Ekim’de bedeninin götürülüp yok edilmeden halka teşhir edildiği Vallegrande’de, Aziz Ernesto de La Higuera olmuş. İnsanlar suretinin önünde dua ediyor. Genelde dinî inançlara saygı duysam da, bundan son derece rahatsız oluyorum. Ailede, baba tarafımdan büyükannem olan Ana Lynch-Ortiz’den beri Tanrı’ya inanan yok. Annem bizi hiçbir zaman ayine götürmedi. Ernesto bir insandı. Onu, üzerinde durduğu kaideden indirmeli, bu bronzdan heykeli tekrar canlandırıp verdiği mesajı yaşatmalıyız. Che, bir idole dönüştürülmüş olmaktan nefret ederdi.
Sayfa 13 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
186 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.