Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yine de her oğul gibi, ne kadar direnirsem direneyim daha en başından babama karşı yeniktim. Zamanı tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için. Uyumayı başaramıyorum, gözkapaklarımın arasında uykumu kaçıran bir kadın var. Eğer yapabilseydim ona gitmesini söylerdim; ama boğazında konuşmamı engelleyen bir kadın var.. Bir insanı son kez gördüğünü
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Reklam
“Melody alfabeyi, tüm harflerin seslerini ve yüzlerce kelimeyi biliyor. Kafasında sayıları toplayıp çıkarabiliyor. Tüm bunları son veli toplantısında konuşmuştuk öyle değil mi?” Annemin kendine hakim olmaya çalıştığını söyleyebilirdim. Öğretmen, “Abarttığınızı düşünmüştüm,” dedi. “Aileler konu böyle çocuklara geldiğinde her zaman gerçekçi olamıyor.” Annem, “Eğer onlara bir kez daha ‘böyle çocuklar’ diye hitap ederseniz, ben de çığlık atabilirim,” diye bağırdı.
Sayfa 54
O günden altmış yıl sonra bu sefer annem beni değil, ben annemi kaybettim. Aniden öldü, acı çekmedi, 82 yaşındaydı, bu dünyada artık yetim kalmıştım. Onun ardından güzel bir mektup yazdım. Bu mektubu kilisede tabutunun başında okudum. "Zor bir hayatın sonuna gelip aramızdan ayrıldığın bugün, sana çok güzel geçirdiğimiz eski anneler günlerinde yaptığım gibi son bir kez hoş sözler söylemek istiyorum. Bizimle, ailenle gurur duyduğunu biliyorum; bugün ise çocukların ve torunların, senin gibi bir anneleri ve büyükanneleri olduğu için çok gurur duyduklarını herkesin duyabileceği kadar yüksek bir sesle söylüyorlar. Son çıkan kitaplar, gösterime yeni girmiş filmler üzerine seninle konuşmak o kadar zevkliydi ki... Zihnin ve ufkun o kadar genişti ki artık bir parçası olmadığın çağımızı anlamakta hiç zorlanmadın,damarların yaşlansa da fikirlerin hiç yaşlanmadı. Senin sayende belki bizlerin de birer aptal olarak ölmeyeceğini ümit ediyorum. Roland Barthes annesinin ölümünden sonra, 10 Mayıs 1978 tarihinde şöyle yazmıştı: "Anneciğimin ölümüyle içine düştüğüm yalnızlık, onun hiç katkısı olmadığı alanlarda, çalışma alanlarımda tek başıma bırakıyor beni. Bu alanlarla ilgili saldırıları (yaralayıcı sözleri), kendimi eskiye göre daha yalnız, daha terk edilmiş olarak çok kötü biçimde hissetmeden okuyamıyorum [...]
Sayfa 134Kitabı okudu
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
Ezana yarım saat falan var, son pideleri veriyoruz artık. Kan ter içinde kaldım acemilikten... Bir pide daha sardım, uzattım önümdeki müşteriye. Dalından kanatlanan kuş gibi bir ses, ‘Bir ekmek alabilir miyim?’ dedi. Nasıl güzel göz, nasıl güzel yüz, nasıl güzel ses... ‘Ekmek mi?’ dedim. Ekmek yok. Pide var, ekmek yok. ‘Ekmek yok mu?’ diye ustaya
Reklam
Jacques’ın yüzüme yaklaşan bıyığıyla aç dudaklarını gördüm aynada. Derinden sarsılarak yüzümü yüzüne yaklaştırdığım anda karşımda –evet, aynen olduğu gibi söylüyorum, kulak verin, gerçek bu çünkü–, karşımdaki balkonda, camın arkasında, serseme dönmüş beni seyreden annemi gördüm. Çığlık atıp atmadığını bilmiyorum, bir şey duymadım, ama geriye doğru düştü ve düşerken başı balkonun parmaklığına takıldı... Bunu son kez söylemiyorum, dedim ya, kendimi neredeyse ıskalıyordum, gerçi iyi nişan almıştım, ama kötü ateş ettim. Yine de mermiyi çıkaramadılar, kalpte komplikasyon başladı. Fakat daha bir hafta bu şekilde kalabilirmişim, bu bir hafta boyunca olayın başlangıcını didiklemekten ve sonunu görmekten başka bir şey yapamayacağım. Keşke annem işlediğim başka günahları görseydi, hatta bu günahı görseydi de aynadaki yüzümün mutlu ifadesini görmeseydi. Yok hayır, görmemiştir... Tesadüftü sadece... Beni görmeden birkaç saniye önce felç geçirmiştir... Görmedi... İmkânsız görmüş olması! Her şeyi bilen Tanrı bunu istemezdi....
Sayfa 164 - Marcel ProustKitabı okudu
Annem Öldü...
Evet, annem öldü. Beni bu hayatta koşulsuz seven tek insan da beni bırakıp gitti. Hayır, bir suçlama yok bu cümlede. Ben bu hayatta en çok anneme kızdım. Beni bu hayatta en çok annem affetti. Belki affetmesi bile gerekmedi. Ben hep onun küçük yaramaz oğluydum çünkü. Artık kimsenin küçük yaramaz oğlu olamayacağım. Artık kimseye sınırsızca kapris
Sayfa 240
“Lanet olsun, sıçtık.” Bu sözcükler, Kim’in kendini kaptırmış olduğu arzulu anlarda ağzından kaçmıştı. Birkaç saniye ne olup bittiğini anlayamadılar. Jake hâlâ kadının kalçalarına dayanmış haldeydi ama çok geçmeden kendini geri çekerek pantolonunu giydi ve kendini sırtüstü yatağa atarak bir eliyle yüzünü kapattı. Evin bir yerlerinden zil
Sayfa 157
191 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.