Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gezgin. - Aklın özgürlüğüne bir nebze ulaşmış kişi,yeryüzünde bir gezginden başka hiçbir şey olarak hissedemez kendini - nihai hedefe doğru giden bir yolcu olarak hissetmese de: çünkü yoktur bu nihai hedef.Ama elbette gözlerini dört açmak,dünyadaki her şeyin nasıl olup bittiğini görmek ister; bu yüzden yüreğini her türlü ayrıntıya bağlayamaz sıkı
Sayfa 332Kitabı okudu
Koroya Nemiran 2 • M. Zahir Kayan
Koroya nemiran dest bi kilameke dilşewat kiribû, di vê kilamê de cejn û geşiya serîhildanan bi awazekî tarîqelêş bela dibû. Her mirovên koroyê, di nav kincên xwe ên sor de bi dengekî hewargazinî diqîriya. Kewa di nav milê wan de spî / spî awir diafirandin, gul di nav nikulê xwe de dikirin zimanê felatiyê. Koroya nemiran wek jiyaneke xefî li ser
Reklam
İlk müşteriyi önemserim. İşimin rast gidip gitmeyeceğiyle ilgili önyargılar edindim. Bu yüzden paraları düzgün istiflerim. Atatürkler daima yukarı gelir. Düşünmeyi bırakıyorum çalışırken dedim ama, anlık şeyler de geçmiyor değil aklımdan. Misal köpeğe niye öyle dedim sabah, çünkü köpeklerin boyuttan haberleri yoktur. Küçücük bir fino, koca bir
Sayfa 10 - MenfezKitabı okudu
Google ve Gmail kullanan insanların sayısı yükselmeye devam ederken birlikte çalıştığı insanlara şu soruyu sormaya başlamış Tristan: "İki milyar insanı etik yoldan nasıl ikna ederiz?... İki milyar insanın dikkatini etik yoldan nasıl yapılandırırız?" Ama şirketteki çoğu insanın "Kullanıcıları nasıl daha fazla meşgul ederiz?" diye sormaya itildiğini görmüş. Bu da dikkatin daha fazla emilmesi, daha fazla kesinti anlamına geliyormuş; her hafta daha iyi tekniklerin keşfedilmesiyle birlikte işler böyle devam etmiş. Bir gün San Francisco'da yürürken bana şöyle dedi Tristan: "Dışarıdan bakınca durum epey kötü görünüyor, ama içerideyken daha bile kötü görünebiliyor." Tristan odaklanamamanın bizim suçumuz olmadığını, bunun tasarlanmış olduğunu, dikkat dağınıklığımızın onlar için yakıt olduğunu fark etmiş. Gmail ekibinde yoğun bir çalışma döneminin ardından, insanların dikkat becerisine ne yaptıklarını sorgulamak söz konusu olduğunda "böyle bir konuşmaya yer olmadığını" görmüş Tristan. Silikon Vadisi'nin dört bir yanında çalışmakta olan arkadaşlarına bakınca, dikkat konusundaki bu kapkaççı yaklaşımın hemen her şirkette iş başında olduğunu görmüş. "Yıllar içinde beni asıl endişelendirmeye başlayan nokta," diyor Tristan, "başlangıçta dünyayı daha iyiye götürebileceklerini düşündükleri için bu işe giren arkadaşlarımın insan doğasını manipüle etme yarışına kapılıp gitmeleri oldu.
Şunlar yapılabilir: Bir: Program ve disiplinle uzun bir süre okumak; iki: Birşeyler yazmaya kalkışmak; üç: Şirketteki payımı Osman'a satıp, evden ayrılıp, mühendislik yapmak; dört: Perihan ile bir Avrupa seyahatine çıkmak. Ama bu sonuncusunu yapamam, çünkü çocuk var. O zaman beşincisi şu oluyor: Tek başıma bir geziye çıkmak. Bunun için de bir bahane bulmak lâzım.
Sayfa 212 - İletişim Yayınları, pdfKitabı okuyor
Sanayi devrimini ilk yaşayan ülkelerden biri olan Almanya'da, firmalar genelde istikrarlı ve sürekli bir büyüme modeli sergilemişlerdir. Alman firmalar, yatırım yapmayı düşündükleri ülkede öncelik olarak devletin özel sektöre sunduğu yasaların güvenilirliğini ve karlılığını göz önünde bulundurur. Alman firmalarının benimsediği iş modeli,
Sayfa 146Kitabı okudu
Reklam
MAIN çok maço bir şirketti, 1971 yılında profesyonel konumda olan sadece dört kadın vardı bünyesinde.
Bizde Koro ve Repertuarı
Koro, yani grup halinde şarla söylemek san'atı, tarih kadar eskidir denebilir. Kurunu‐vustaî kilise koroları memleketimizde bugüne kadar eksik olmadı. Elyevm Orta Asya Türklerinin bir ağızdan şarkı söylemeği bilmediklerine bakılırsa bu san'atın Asyaî menşeine inanmak biraz güç olursa da, Burhanı Katı lûgatına güre hiristiyan korolarının
"Hakiki bir dost" diyorsan; Dön yönünü, Hüdâ'ya bak! Sultan olmak istiyorsan, Eşikteki gedâya bak! "Evvel hamdım, oldum" deme! "Cümle ilmi buldum" deme! Gemideyken "Bildim" deme! Dal derine, deryaya bak! Bini varsa, bin alıcı; Sanır ki bâki kalıcı! Kes sesine vur kılıcı, Nefsindeki hevaya bak! Hak sırrına ermez kafa, Nice münkir sürer sefa! Sevdiğine verir cefa, Dert içinde devaya bak! Bir toprakta bin bir yemiş, "Yiyip, içip, düşün!" demiş Hangi ressam resmeylemiş? Aylı, günlü semaya bak!
Sayfa 69 - E-KitapKitabı okudu
Bir gün Ebu Zer (ra) ile Bilal-i Habeşi (ra) arasında bir tartışma yaşanır. Bu tartışma biraz uzayınca Ebû Zer sinirlenir ve Bilal'e: "Sus, ey siyah kadının oğlu!" der. Hz. Bilal bu söze çok kırılmıştır. Ebû Zer'e hiçbir şey demez, hemen Allah Resûlü'ne (sas) gider: "Ya Resûlallah (sas)! Ebû Zer ile aramızda bir tartışma çıktı ve Ebû Zer bana: 'Sus, ey siyah kadının oğlu!' dedi." der. Allah Resûlu (sas) sinirlenir ve: "Bana çabuk Ebû Zer'i çağırın!" der. Ebû Zer huzura gelince Efendimiz (sas) kızgın bir ses tonu ile şöyle der: "Ey Ebû Zer! Senden halen Cahiliye kokusu geliyor!" Bunun üzerine Ebû Zer (ra), Hz. Bilal'in evine gider. Başını Bilal'in (ra) evinin eşiğine koyar ve: "Ey Bilal, vallahi eşikteki bu yüze o ayaklarınla basmadığın sürece bu eşikten başımı kaldırmayacağım!" der. Hz. Bilal, Ebû Zer'in (ra) kararlılığını görünce yavaşça ayağını Ebû Zer'in (ra) ağzının üzerine koyar. Ardından da iki dost birbirlerine sarılıp helalleşirler. [Buhari, "Iman", 22; Müslim, "Eyman", 10]
Sayfa 23 - Siyer YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Salah ve takvada neymiş bu ilgi, rindan ile? Rebap duyuş nerede, bir va'zi dinleyiş nerede? Ne anlamış yine düşman, bakarsa dost yüzüne, Sönen o mum nere, parlayan güneş nerede, Senin eşikteki toprak, görüşlerin ilacı; Ve nereye gitmeliyim, böyle bir seziş nerede?
Asıl Büyük Tehlike Bugünkü Ehliyetsiz İktidarın Devamıdır
Altı sene süren bir dünya savaşının dışında kaldığımız halde, harbeden milletlerden daha perişan olduk. Bir başvekil tarafından Adan Z'ye kadar bozuk olduğu söylenen ehliyetsiz bir idare makinesi, bir sürü fırsat düşkününün elinde oyuncak haline geldi. Yıllardan beri milletin soyulmasına, hastalık, sefalet, gerilik içine yuvarlanmasına
Şirketteki yöneticiler, işçilerden daha fazla ayrıcalığa sahip değildi. Hatta onların ayrıcalığı daha azdı. Örneğin yöneticiler dışındaki tüm işçiler, liseyi bitirmiş çocuklarının eğitimlerine devam etmeleri için harcanmak üzere çocuk başına dört yıl boyunca yılda 2.000 Dolar'a kadar yardım alabilirlerdi.54 Bir keresinde bir adam gelip Marvin Pohlman'a, "Benim 9 çocuğum var. Şimdi siz bana çocuklarım liseyi bitirip de üniversiteye giderse dört yıl boyunca para mı ödeyeceksiniz?" diye sordu. Pohlman, ödeyeceğini söyledi. Sonrasını Pohlman'dan dinleyelim: "Adam o anda yere çöktü ve ağlamaya başladı. Bunu asla unutmayacağım." Nucor, kârlı bir yıl geçirdiyse, şirketteki herkes kârlı bir yıl geçirirdi. Öyle yıllarda Nucor çalışanları öyle iyi para alırdı ki bir keresinde bir kadın kocasına, "Nucor'dan atılırsan seni boşarım" demişti.56 Ama Nucor kötü bir yıl geçirirse çalışanları da en tepeden en alta kadar kötü bir yıl geçirirdi. Ancak tepedekiler bundan diğerlerinden daha çok etkilenirdi. Örneğin 1982 resesyonu sırasında işçilerin maaşı yüzde 25, büro çalışanların maaşı yüzde 60 düşerken tepe yönetimin maaşları yüzde 75 oranında düşmüştü.
Sayfa 166Kitabı okudu
Yatışmayan duygulardır bizi yollara düşüren. Gitmeyi seçerken de o eşikteki sözü kaldırır dağıtırız zamana. Yeni söz arayışındadır çünkü bakışlarımız.
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.