Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
''Yeter, aklından çıkar artık onu''diyor kimileri. Siz de aklınızla değil de, yüreğinizle sevseydiniz anlardınız beni. -Cemal süreya
SARHOŞ GEMİ Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi
Reklam
İtfaiyenin görevi, kitap gizlediği ihbar edilen evleri yakmaktır. Montag işine bağlı biridir; ancak bir görevde bütün hayatı değişir. İhbar üzerine bir adının evini basarlar. Montag kütüphaneyi devirip yakmaya hazırlanırken bir kitap, kanat çırparak ellerine iner. Titreyen belli belirsiz ışıkta ak bir sayfa tüy gibi açılır. Montag o telaş içinde tek bir satır okuyabilir: “Öğle sonu güneşinde zaman uykuya dalmıştı”. Bu satır, kızgın çelikle dağlanmış gibi yanar beyninde… Kitabı korkuyla göğsüne saklar. Ev sahibi kadın, kitaplarıyla birlikte yanmayı tercih eder ve gazyağına kibriti kendi çalar. Evine dönen Montag olayı karısına şöyle anlatır: “Bu kadının evle birlikte yanmayı göze alması için bu kitaplarda bir şey olmalı; bizim hayal edemediğimiz bir şey…” Montag, bütün gece aklında o yangını söndürmeye çalışır. * * * Sonra montagın yangından kaçırdığı kitabı okuduğunu gören eşi ihbar eder “kitap okuyan” Montag’ı… O da kaçar ve bir direniş örgütüne katılır. Örgüt, ormandaki ırmağın kıyısında eski bir demiryolu istasyonunda gizlenmektedir. Yazarlar, bilginler, kitapların yok edilmesine karşı direnişe geçmişlerdir. Buldukları yöntem muhteşemdir. Her bir örgüt üyesi, insanlık tarihinin önemli bir eserini ezberler. Örgüt, hangi kitabın kimin hafızasında olduğunu bilir ve baskı dönemi bitinceye kadar unutulmaması için bu “kitap – adamları korur. Her adam bir kitaptır artık; her kitap bir adamdadır. Baskının en yoğunlaştığı dönemde bile insanoğlunun direniş gücü, yazının mirasını korumaya yeter.
384 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
klasik grangé tarzı sürükleyicilik ve kurgu enfes. alakasız yerlerden ipucu çıkaran, mucizevi tesadüfler sonucu bir yerlere varan iyi adamlar, balandıra ballandıra, sayfalarca anlatılan cinayet sahneleri yok. katilin bile psikopatlığında normel değerler gözlemledim. şimdiye kadar en keyif aldığım grangé kitabı diyebilirim. paris emniyetinde başkomiser olarak görevli olivier passan, japon kültürüne olan merakı, hayranlık ile saplantı arasında gidip gelen bir adamdır. hamile kadınları ve karnındaki bebekleri hedef alan bir katili yakalamaya uğraşırken, bir taraftan da japon eşi naoko ile süren boşanma davası ile uğraşmaktadır. katile yaklaştıkça eşi ile arasındaki problemler ve avine yapılan saldırılar artmaktadır. çeviri bir iki küçük şahsıma münhasır takıntılar haricinde enfes. ancak yine de sormak istiyorum ey çevirmenler; düzüşmek nedir? bugüne kadar bahsi geçen eylem için bu kelimeyi kullandınız mı, kullanan birini tanıdınız mı? hamile kadınların canlı canlı karnını yarılıp içindeki bebeği alkole bulanarak yakıldığı bir kitabı okuyan birinin sevişmek kelimesinin argo kullanımını okuduğunda utancından yanaklarının pembeleşeceğini mi düşünüyorsunuz? kaç kitapta denk geldim artık yeter. aranızda biz okurların bilmediği bir anlaşmamı var? yazarın, katili gizlemek için yaptığı yanlış ipuçları, kasıtlı yönlendirmeler nedeni ile tahminleriniz pinpon topu gibi iki üç kişi arasında gidip gelse de dikkatinizi kitaba vermeniz açısından iyi. ve evet katil hiç tahmin etmediğimiz biri çıkıyor. hani ahmet ümit'in hep yapmak istediği ama yapamadığı gibi.
Kaiken
KaikenJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20135,3bin okunma
MUTLU AŞK YOKTUR İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an Mutlu aşk yoktur Hayatı Bu silahsız askerlere benzer Bir başka kader için giyinip
Çalınmasına-anladık-çalınıyor Çoğunluk alıştık buna artık, kanıksadık çalınıyor. Çalmayın ayıptır, bırakın yahu yeter diyoruz. Şaşılacak şey, buna ilkin çalanlar alınıyor.
Reklam
“Yeter artık Alyoşa, istediğin zaman gidebilirsin ona… Kime istersen ona git, mutlu ol. Kalbinden bana vereceğinden daha çok sevgi isteyemem senden.”
Biraz Huzur Verın Yeter Hayalini kurduğum hayattan çok uzaktayım. Artık bıraz huzur verin bana, yokmuşum gibi davranın, beni görmezdenden gelin. Çünkü varlığımı hissettiğinizde, canı yanan sadece ben oluyorum. Ne zaman kendi hayatımı yaşamak istesem, ne zaman tatlı bir delilik yapmaya kalkışsam ya da ne zaman toparlanıp kendi mutluluğum için savaşmak istesem, başarmama engel olmak uğruna adeta etten duvarlar örüyorsunuz karşımda. Sevmekten de yorulabilirmiş kalp anladım. Ve bunu öğreten yine siz sevdiklerimdiniz. Beklediğimde gelmeyenlerin, vazgeçtiğimde bir heykel misali karşımda durmaları son treni kaçırmak gibi, artık adınızı hatırlamayacak kadar uzak olun, beni işlenmemesi gereken en büyük günahlardan bilin. Hayalini kurduğum hayata koşmak istiyorum ve biliyorum sizlerin gidip gelmeleri olmasa ben mutluluğa yetişeceğim.
Derdim! Yeter, sakin ol, dinlen biraz artık; Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam; Siyah örtülere sardı şehri karanlık; Kimine huzur iner gökten, kimine gam. Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin, Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte, Toplasın acı meyvesini nedametin Sen gel derdim! Ver elini bana, gel şöyle.
Sayfa 115
2/10 puan verdi
Yazarin okumaya calistigim ilk kitabiydi.Okumaya calistim diyorum cunku 360 sayfalik kitabin 180 sayfasini okudum ama ortada bir dava filan bulamadim tamamen hayali sembolik bir dava kurmus kafasinda yargilamalar yapiyor dunya ve kisiligine karsi .Aşiri sembolik bir eser bana gore degil bu kadar sembolik bir anlatim demekki.Yabanci yazarlardan artik iyice sogudum ,belki okusam devamini diyecegim ama ilerlemiyor cok sıkıldim yeter artık bırakiyorum.Sana donuyorum Orhan Kemal,Kemal Tahir ve digerleri sizde buluyorum hayatin gercekligini.
Dava
DavaFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202153,1bin okunma
Reklam
"Benim de bir insan tarafım vardı Bakma böyle kötü olduğuma Benim de dileklerim vardı Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde Büyük dertler için benim ellerim Anlamıyor musun Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar Ben sevilmediğimden böyle çirkinim" Ümit Yaşar Oğuzcan
Çocuk değilim artık, büyüdüm. Biraz yorgun, biraz kırgınım yine de. Yeter artık! Giden yolunu, kalan yerini bilsin sadece.
''Mandolin sesi hiç bu kadar canımı yakmamıştı.'' ''Ne dinliyoruz?'' ''Vivaldi'nin G Minör'den Mandolin Konçertosu'nu. Organlarımın kazındığını hissediyorum. Ruhi, sen ne dersin bu konuda? Senden çalınanlar üzerine hissettirecek bir iki baş ağrısını daha bana lütfeder misin?'' ''Yaşın kaç ki daha senin?'' ''Ana rahmine düştüğümüz 9 ayı da sayıyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.