Yazarlar ne iş yapar? Okurken hep meraklanırız. Özellikle Kafka'nın babasına yazdığı mektubu okurken aklıma geldi. Kafka o kadar çok ikilemde kalmış ki meslek seçiminde. Listelist ve bir kaç siteden edindiğim bilgilerle hangi yazar ne iş yapmış toplamaya çalıştım. Siz de bildiklerinizi paylaşırsanız sevinirim.
(NOT: Önceden böyle bir şey
YASAKLI KİTAPLAR LİSTESİ
Farklı ülkelerde çeşitli zamanlarda iktidarda bulunanlar tarafından siyasi, toplumsal, dinî veya ahlaki motivasyonlarla süresiz olarak ya da belirli bir süre için satışına, dağıtımına veya erişimine engel olunmuş, basılıp dağıtılmış olanlarının da toplatılmış olduğu kitaplar dünya üzerinde hep olmuştur. Birçok durumda
"Ben okuma üşengeciyim, kitabı bana tek cümle ile anlat" diyen okurlar için hemen minik bir giriş yapıp, kendilerini çok yormak istemiyorum. "Özüm Çocuktur", Anadolu'nun bağrından kopmuş, lakin o bağırla bağlarını hiç koparmamış, onurlu, asil bir Türk aydınının hayat hikayesinin ilk dönemini, kendi ağzından bize aktarmış
"BÜTÜN ANNELER, ANNELERİN EN GÜZELİ..
SEN, EN GÜZELLERİN GÜZELİ.."
İşte böyle bir şiirle başlıyor kitap. Sanki ilk sayfadan "Bak canın yanacak, haberin olsun!" der gibi..
Kaybedilmiş, yitirilmiş, unutulmamış, özlenmiş her ne varsa, anne kelimesinin her renginde ama hep anne kokusuyla beraber..
"Anamın elinden çıkmış o
Yokuşun Başı ile devam etti. Nusret zorlu bir yoldan giderken, şimdi karşısında bir yokuş var ve o yokuşu çıkmak zorunda. Bakalım o zorlu yokuşu nasıl çıkacak?
On iki yaşında bir çocuk düşünün. Elinde hiçbir olanak yok, hiçbir gelir yok. Ama azim var. Ben yapacağım, ben başaracağım diyen bir azim.
Türk düşün ve yazın hayatının seçkin isimlerinden olan Kemal Tahir, 15 Nisan tarihinde İstanbul Vezneciler semtinde, İsmail Kemalettin adıyla dünyaya geldi. Kimliğinde 13 Mart olarak görünen doğum tarihi, 1917 yılında yapılan takvim değişikliğinden kaynaklanan bir yanlışlığın sonucudur. Babası 2. Abdülhamit'in hünkar yaverlerinden ve baş
Kimsin aslanım sen? Böyle bir siyaset-toplum eleştirisi yapacak kadar derdiniz nedir Aziz Bey? Bırak! Millet harıl hurul uyuyor. Davul zurna çal yine uyanmaz. Bazı gerçekler uykudaki insanlar için o kadar sıradanlaşmış ki, olması gereken bu gibi davranıyoruz. Arkadaşım ben sadece senin yaşayıp yaşamama durumunu eleştirmeyeceğim, aklıma ne gelirse.
Yaşar ilk olarak hükümet okuluna yazılmak istediğinde bir kimliğe sahip olamayacağını öğrenmiştir. Çünkü kayıtlara göre, 1915 yılında Çanakkale'de şehit düşmüştür. Bu sebepten ölü olarak gözüktüğü ve ona kimlik verilemeyeceği söylenir. Sonrasında ise devlet Yaşar'ın 1935'de Dersim'de tekrar şehit düşmesinde de bir yanlışlık bulmaz ama ölü gözüktüğü için kimlik vermemekte direnmektedir. Ama devletin işine geldiğinde Yaşar'ın kimliği varmış gibi davranmakta öğrenci olarak kabul etmemekte ama askere almakta da tereddüt etmemektedir. Nitekim Yaşar kimliği varmış ve asker kaçağı imiş gibi onu askere de almıştır. Askere kimliksiz almakta, vergi borcunu ödetmekte ama işine gelmediği zaman da sen ölüsün senin kimliğin yok demektedir.
2 Temmuz 1993'te Sivas'taki Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında Aziz Nesin ve pek çok aydın isim şehre gelmiş, ve Madımak Oteli'nin önünde biriken radikal dinci kalabalık saatlerce "Şeriat isteriz," "Sivas Müslümandır Müslüman kalacaktır," "Sivas, Aziz'e mezar olacaktır," şeklinde sloganlar atmışlar; ardından da
Ikinci 'Nesil"den bir "Nesin"anlatısı. .
Oğul Ali Nesin gözünde "babam"
"Babamın gözün-de de onun babası "
#spoiler
#Dostundan çok Düşmanı vardı ..
Aziz Nesin tanıma turlarım devam ederken anı_ anlatı okumak, bazı yazarları roman ,oyun,şiirlerinden öte "yaşam "ile tanımak daha doğru geliyor ...bu
Benimle aynı fikirde olmak zorunda değilsiniz diye belirterek, derdini, daha doğrusu dert edindiklerini olabilecek en açık ifadeyle serimlemiş bir yazarın kitabına yorum yapmak denli zor bir girişim olamaz sanırım. Sırf bu sebeptendir ki bu bir inceleme, eleştiri yazısı olmayacak.. Kitap Aziz Nesin’in kendisi tarafından seçilmiş, Aydınlık
》Ferenc Molnar edebiyat öğretmeninin ricası üzerine okul gazetesi için yazmaya başlar ve böylelikle Pal Sokağı Çocukları yavaş yavaş ortaya çıkar ve yazarın başyapıtı haline gelir.
》Çocukluğun bütün o samimiyetini anlatan bir kitap olması sebebiyle önce kendi çocukluğumuzu hatırlayalım biz de. Sokakta oynadığımız, üstümüzün toz toprak içinde
"Bu yeryüzü, yeryüzü olalı beri, yeryüzünde kendiliğinden her ne varsa, onları satan ülkem: tütün ve fındık ve palamut ve deri ve barsak ve pamuk ve salyangoz ve insan gücü ve delikanlılarının ve genç kızlarının alınterini ve göznurunu ve gözyaşını ve kanını ve iliğini... İsa'dan önceki yirminci yüzyılı satıp, İsa'dan sonraki yirminci yüzyılı
Yok yok... Ben gökbilimci değil, asker olacaktım, komutan, general olacaktım. Açıp tarihimize baksana, tarihimizde bütün büyük adamlar, hep askerlerden, komutanlardan çıkmış!