Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Benim için en büyük korunma noktası ve şefaat kaynağı milletimin sinesidir... İnsaf ve merhametle, yalvarmakla millet işleri devlet işleri görülemez. Millet ve devlet şeref ve istiklâli temin edilemez. İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk milleti, Türkiye'nin müstakbel çocukları bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar... Millet işlerinden her ferdin zihni başlıbaşına faaliyette bulunmak lâzımdır... Felâket başa gelmeden evvel, önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lâzımdır. Geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur. ATATÜRK.
Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak, intibah almak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir...
Reklam
Çanakkale savaşı sonrasında çok olaylar yaşandı. Mondros Mütarekesi imzalandı. Sevr antlaşması ortaya çıktı. Wilson ilkeleri yayınlandı. İstanbul işgal edildi. Göz göre göre ülke bölünüyordu. Mustafa Kemal bu sıralar 9. Ordu Müfettişiydi. Bu sıfatla samsuna gönderildi. 16 Mayıs 1919’da yola çıkan Bandırma Vapuru 19 Mayıs 1919 da Samsun’a ulaştı. Ve Milli Mücadele çalışmalarının alt yapısı oluşturulmaya başlandı. Havza Genelgesi, Amasya Genelgesi, ardından yapılan Erzurum kongresi, bu kongrede oluşturulan Temsil Heyeti, bu heyetin başına getirilen Mustafa Kemal Paşa ve ardından yapılan Sivas kongresi ile birlikte alınan kararla Ankara’da BMM’ nin kurulması olaylarıyla Milli Mücadele Ruhu çok güçlendi. Londra Konferansına İstanbul Hükümeti’nin katılması ancak yetkili Mercii’nin BMM olduğunu belirtmesi ile Ankara Hükümeti resmen tanındı ardından işgalci devlerden olan Fransa ile Ankara antlaşması imzalandı. Sovyet Rusya ile imzalanan Moskova Antlaşması, iç isyanların bastırılması, hıyanet-i vataniye kanunun çıkarılması, istiklal mahkemelerinin kurulmasıyla isyanların bastırılması, aynı zamanlarda savaşın yapılması. Hem iç sorunlar hem dış sorunlar ile aynı anda mücadele ederek kazandı atalarımız bu yurdu. Gerçek bir mücadele yaşadılar. Ardından Atatürk’ün amacı yurdu zenginleştirmek, muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için çabaladı. Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş oldu.
Ya Atatürk'ün diğer ilkeleri, ya halkçılık? Öyle bir halkçılık ki o, Atatürk'te oy kalabalığı demek değildir. İmtiyazsız, sınıfsız, çalışan bir toplumculuktur.
Bu kongrelerin (Erzurum, Sivas) ilkelerine bağlı olduklarını açıkladıkları için ulus tarafından milletvekili seçilen kişiler; her şeyden önce, bu ilkelere bağlı kişilerden ve bu ilkeleri duyuran cemiyetle ilişkisini gösterir adla bir grup kuracaklardı: "Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu"... İşte bu grup, ulusal örgüte ve dolayısıyla ulusa dayanarak her nerede olursa olsun, ulusun kutsal isteklerini cesaretle söyleyecek ve savunacaktı. Efendiler, her görüştüğümüz kişi veya kişiler, bizimle düşünce ve görüş birliği içinde ayrılmışlardı. Fakat İstanbul Meclisi'nde "Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu" diye bir grup kurulduğunu duymadık. Niçin?! Evet, niçin? Buna bugün yanıt isterim! Çünkü efendiler, bu grubu kurmayı vicdan borcu, ulus borcu bilmek durumunda ve yeteneğinde bulunan efendiler, inançsızdılar... korkaktılar... cahildiler. İnançsızdılar; çünkü ulusal davanın önem ve kesinliğine, bu isteklerin dayanağı olan ulusal örgütün sağlamlığına inanmıyorlardı. Korkaktılar; çünkü, ulusal örgütün içinde yer almayı tehlikeli görüyorlardı. Cahildiler; çünkü tek kurtuluş dayanağının ulus olduğunu ve olacağını anlayamıyorlardı. Padişaha dalkavukluk ederek, yabancılara hoş görünerek, ılımlı ve kibar davranarak, büyük amaçların edilebileceği aymazlığını gösteriyorlardı.
Ulus, oluşan birliği korur ve bağımsızlığı için özveriden çekinmezse başarı kesindir. Erzurum ve Sivas kongreleri ilkeleri, ulusun gerçekleştireceği amaçların kurallarıdır.
Reklam
'Diktatör' Mustafa Kemal.
Devrimci şiddet, tarihsel meşruluk kavramının içindedir. Ondan ayrılamaz ki! Devrim, devirdiği iktidarın güçlerine yasallık tanımayacağı gibi, onu devirmek isteyenlere de hoşgörüyle bakamaz. Hiçbir devrim de bakamamıştır. Fransız Devrimi'nin ilkeleri neydi? 'Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik' öyle mi? İyi ama, şu yukarıda andığımız Marat'ın 'devriminin selâmeti için' yüz bin kafa kesilmesi gerektiğini, gazetesinde çatır çatır savunduğunu bilir miydiniz?
Atatürk'ün ilkeleri, sensin aziz vatandaşım. Onun eseri olan Cumhuriyete, milli hakimiyete ve milli ira­deye sahip sensin!" - 1966'da Uşak'taki mitingde söylemişti bunu. 27 Mayıs sonrasında, seçimlerde çoğunluğu elde etmenin yegane meşruiyet kaynağı olamayacağını, "Atatürk ilke ve inkılaplarına" riaye­tin de zorunlu bir koşul olduğunu koyan vesayetçi tavır güçlüydü.
Milli güvenlik kararlarıyla, Erbakan başbakanlığındaki hükümete Atatürk ilkelerinin ve bunlardan biri olarak, kılık kıyafet yasasının uygulanması gerektiğinin askeri bir terbiye içinde belirtilmesinden sonra, Tahran'laşmış İstanbul'un Fatih ilçesinde altı sarıklı karakola davet edildi. Fatih'te herkes sarıklıyken neden içlerinden
Sayfa 229 - Ortaoyuncular YayınlarıKitabı okudu
Cumhuriyet'i kuran parti, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında işgal altındaydı, Atatürk ve Atatürk ilkeleri, şahsi çıkar uğruna hiçe sayılmıştı.
Sayfa 585Kitabı okudu
Reklam
Efendiler, biz, kongrede özetlediğim bu kararları ve bu ilkeleri belirlemeye çalışırken, Sadrazam Ferit Paşa da ajanslarla birtakım demeçler yayımlıyordu. Bu demeçlere, sadrazamın ulusu jurnal etmesi dense yeridir. 23 Temmuz 1919 tarihli ajansla, dünyaya şunu ilan ediyordu: "Anadolu'da karışıklık çıktı. Ka nun- Esasi'ye [Anayasa] aykırı olarak Mebuslar Meclisi adı altında toplantılar yapılıyor. Bu hareketin, sivil ve askeri memurlar tarafından önlenmesi gerekir." Ağustos'un yedinci günü kongre toplantısına son verirken, kongre üyelerine: "Esaslı kararlar alındığını ve dünyaya ulusumuzun varlık ve birliğinin gösterildiğini söyledim ve "tarih, bu kongremizi, ender ve büyük bir eser olarak yazacaktır" dedim.
Türk devrimi veya İnkılabı daha detaylı analizi gerektiriyor. Örneğin "Kemalizm", "Leninizm" gibi bir siyasi teori olarak neden ortaya konamamıştır? Mesela Kemalizm, tam bağımsızlıkçı, ve kendine yetebilen bir milli ekonomi temelini içeren bir siyaset teoridir gibi. Atatürk ortaya bir ideolojik olarak dinamizmi yok etmek istemedi. Haliyle kemalizme bir ideoloji diyemeyiz. Kemalizm bir hayat görüşüdür ve doğası gereği çağdaş kalmak zorundadır. Yani temelleri vardır fakat tabuları, dogmaları, kalıpları yoktur. Hedefi vardır. Bu hedef de ciddi bir vizyon gerektiriyor. Muhasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkmak gibi. Atatürk'ün görüşüne göre medeniyet de öyle duran bir kavram değil. İlerliyor, geriliyor, dağılıyor, değişiyor. Haliyle Atatürk'e göre o seviyeye yetişmek ve sonra da onu geç gerekiyor. Bu olunca millet ileri olacak, mutlu olacak, ferah olacak. Yani bu dinamizmin ana amacı, millete bir konsol alanı sağlamak. Bu nedenle be gerekiyorsa onu yapmak istiyor. Atatürk'ün ilkeleri arasında "inkılapçılık" vardır. Bu ilke nedense pek önemsenmez ama bana göre Atatürk'ü anlamak için bu ilkeyi anlamak gerekiyor. Bu ilke, Kemalizmin güncel kalmasının aparatıdır. Yani medeniyet dediğin değişir, gelişir. Haliyle inkılap yapmak gerekiyor. Kemalizmde bunun peşinde. Güncel deyimle bir tür "updater" diyebiliriz. Dolayısıyla Kemalizime bir ideoloji dedikten sonra, o ideoloji sürekli değiştirmek mümkün olamaz.
Sayfa 28 - Okulların Atatürk İçin Merak Ettikleri-I/Con SınovKitabı okudu
Milli Hükümetin Bütçe Siyaseti İlkeleri
Bu yeni mali zihniyet arayışı veya mali devrimler, dönemin ekonomi kurumlarınca ilgili belgelerde açıkça dile getirilir. Milli hükümet işe başlayınca ilk olarak milli bütçe siyasetini ortaya koydu. Bu siyasetin esasları şunlardı: -Mütevazin (denk) bütçe, -İstikrazlar yapmamak, -Bütçedeki tevazünü (dengeyi) harici ticarette de temin ederek paranın
Sayfa 155 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
İnsanlığa Örnek
Türk Devrimi’nin kutsal bir kitabı yoktur. Ancak vazgeçilmez ilkeleri vardır. Kurtuluş süreci “özgürlük ve tam bağımsızlık” karakterlidir. Kuruluş süreci ise “laik ve demokrat” içeriklidir.
Sayfa 68 - Tekin YayıneviKitabı okudu
650 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.