Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Katolik ligi" de nereden çıkmıştır? Varlığım sonuç: Bu ligin, dünya Roma egemenliğinin yeni baştan canlandırılması görünüşü altında, sağlam, şu an Avrupa'nın her yerinde varlığını sürdüren örgütlü bir Katolik komplosu olduğu, bu komplonun Avrupa'da şimdi cereyan eden olayları derinden etkileyeceği, bugün oynanan oyunların kaynağının ne orada, ne burada, ne de sadece İngiltere'de, hiç kuşkuya yer olmayacak biçimde dünya Katolik komplosunda olduğudur!
Sayfa 938 - Yapı Kredi Yayınları
Martin Luther
Luther çağında Almanya ne rahat ne de güvenli bir yerdi. Veba ve kötü geçen yıllarda kıtlık tehditleri dışında, siyasi olarak da zayıftı. Almanya "dindar ve sözde klasik mit" Kutsal Roma İmparatorluğu'nun hak iddia ettiği bir bölge olarak var oluyordu. Savaş ve veba Almanya'nın nüfusunu azaltmıştı. Terk edilen "hayalet
Sayfa 287 - Yakamoz KitapKitabı okudu
Reklam
Arçelik 1955'te kuruldu. Türkiye'deki beyaz eşya sektörünün her alanda öncülerinden olan şirket, ilk çamaşır makinesini 1959'da ve ilk buzdolabını da 1960'da üretti. Arçelik, markaları yüzde 50'den fazla payıyla yıllardan beri pazarın lideri durumunda olan Arçelik, bugün 12 satış ve pazarlama şirketiyle dünya genelindeki
Sayfa 64 - Business DergisiKitabı okudu
Akdeniz havzasındaki İslam toplumu kısmi bir bütünlük halinde olan Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması sonucu ulus devletler, daha doğrusu İngilizler tarafından Araplar bağlamında kabile/aşiret devletler olarak kuruldu. Arapların 'bütünlük' sağlama çabaları başarılı olamadığı gibi, 'birlik' sağlama (Arap ligi) girişimleri de başarılı olamadı. Suudi önderliğindeki Körfez Krallıkları ile Kuzey Afrika arasındaki genetik-kültürel, siyasal psikoloji, buna fırsat vermedi. Daha sonra denenen 'İslam Birliği' (İslam Konferansı), sembolik olmanın ötesine geçerek gerçek bir 'birlik' oluşturamadı. Avrupa Birliği ve NATO, gerçek birliklerdir; ulus devlet olarak bağımsızlık, ferdiyet ve özgürlük kazanmış devletlerin aralarındaki müşterek kültürel ve ekonomik çıkarlarını düşünerek oluşturdukları iradi yapılardır. İslam toplumları, henüz bu olgunluğu gösterebilecek seviyede değil.
'' Üç İmparator Ligi''nin 22 Ekim 1873'te imzalanan ahdi temeli böyle atıldı. Doğu Avrupa'nın bu üç büyük devletini uzun vadede bir arada tutmak mümkün olamamıştır.
Sayfa 394 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
AVRUPA BİRLİĞİ 2020 YILI ÜLKE RAPORUNDAKİ TESPİTLER
1. Türkiye'nin Suriye, Libya, Doğu Akdeniz'deki faaliyetleri AB- Türkiye ilişkilerini giderek bozmaktadır. SRF 2. Türkiye'de demokrasi ve temel haklar olağanüstü hål sonra sında geçen sürede iyiye gitmediği gibi daha da kötüye git miştir. 3. Güçler ayrılığı ortadan kalkmıştır. 4. Yargı bağımsızlığına olan inanç ve güven ciddi
Reklam
Hindistan gezim de mutlak bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı biliyorsunuz çünkü biliyorsunuz, nahif bünyeliyim. Latin Amerika da çok moda oldu, bunu da itici buluyorum, bütün Avrupa oraya gidip sosyal ve sosyalist yardımseverlik kisvesine bürünüyorlar, aslında bu bir tür tiksindirici Hıristiyan-sosyal Avrupalı işgüzarlığı sadece. Avrupahlar ölesiye sıkılıyorlar ve bu öldürücü Avrupa sıkıntısından kurtulmak için her yerde Üçüncü Dünya denilen şeye sardırıyorlar. Misyoner ruhu dünyaya bugüne kadar hep mutsuzluk getiren, tüm dünyayı krizlere sürükleyen bir Alman fazilet-szz-liği.
Bizler, yüce Allah'ın evrendeki kanunlarını, tarihi ve günümüz olaylarını okuyarak dünyanın geliştiğine, çevremizdeki varlıkların hiç ummadığımız biçimde hızla değiştiğine tanık olmaktayız. Biz bu kanunu, hem Sovyetler Birliği'nin yıkılmasında hem Avrupa Bir­ liği'nin oluşmasında hem de dünyada yeni ekonomik güçlerin or­ taya çıkmasında müşahede ettik. Eskiden beri insanların söyleye geldikleri bir söz var: "Bir durumun, aynı hal üzere kalması muhal­dir' diye. Kur'an-ı Kerim de evrenin değişmez kanunu olarak bu hususu şöyle ifade etmektedir: "O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz." Yüce Allah, bu ayet-i kerimeyi, Peygamber (s.a.v) döneminde mutlak bir galibiyet elde ettikleri ve "Hak ile batılın ayrıldığı yani iki ordunun birbiriyle buluştuğu gün" diye söz ettiği Bedir Savaşı'ndan sonra yenilgiye uğrayıp en değerli yetmiş şehidini verdikleri Uhud Savaşı sonrası indirmiştir.
Sayfa 27
_Metafizik, var olanı olduğu gibi zihne tekrar kazandırmak için var olanın ötesini araştırmak demektir. _Metafizik, insanın tabiatına aittir. O, mevcudiyetin içinde esaslı bir andır: Bizzat mevcudiyettir. İnsan varlığı, hiçliğin içine dalmış bulunduğu takdirde ancak var olanla temasa geçebilir. Var olanı aşan hamle mevcudiyetin özünde meydana
RAMA'NIN MİSYONU
GÜNÜMÜZDEN dört ila beş bin yıl önce, Atlantik okya­ nusu ile kutup denizleri arasında yer almakta olan kadim İskit ülkesi sık ormanlarla kaplıydı. Bu ülkenin ada ha­ linde zuhur edişini görmüş olan Siyahiler bu kıtayı "de­ nizden çıkmış toprak" diye adlandırmışlardır. Sahilleri yemyeşil, koylan nemli ve derin, ırmakları düş kurduru­ cu, gölleri kopkoyu ve dağlan bulutlarla kaplı böyle bir Avrupa ile güneş altında kavrulan beyazlaşmış kendi top­ raklan arasında öyle bir tezat mevcuttu ki! Tannı yapıl­ mayan, fakat göz alabildiğine uzanan o otlarla kaplı ova­ lar da hayvanların çığlıklarından, mandaların böğür­ melerinden ve yeleleri rüzgarda uçuşan vahşi at sürüle­ rinin koşu şmalarından başka bir şey işitilmiyordu . Bu ormanlarda oturan beyaz derili insan artık mağara in­ sanı değildi. Toprağın sahibi olmayı çoktan başarmıştı. Çakmaktaşından bıçak ve balta ile yayı ve oku ve de sa­ panı ve kementl icat etmişti. En sonunda da kendisine iki sadık dost, iki savaş arkadaşı bulmuştu: Köpek ve at. Ev­ cilleştirdiği köpek, yuvasının fedakar muhafızı olmuştu. At sayesinde de toprağı fethedip diğer hayvanları egemen­ liği altına almıştı; böylece yaşadığı mekanın kralı haline gelmişti. Vahşi atlara bindiklerinde, bu insanlar, ortalığı yıldırımlar gibi kasıp kavurmaktaydılar.Ayılan ve kurtlan vurmakta, o zamanlar ormanlarımızda yaşamakta . olan panterleri ve aslanları dehşete düşürmekteydiler. Uygarlık başlamıştı bir kere: Taslak halinde aile ile klan ve ilkel toplum şekillenmişti. H iperborealılar'ın oğullan olan İskitler her yere taştan anıtlar {menhir) di­ ker olmuşlardı.
Reklam
Latin Amerika da çok moda oldu, bunu da itici buluyorum, bütün Avrupa oraya gidip sosyal ve sosyalist yardımseverlik kisvesine bürünüyorlar, aslında bu bir tür tiksindirici Hıristiyan-sosyal Avrupalı işgüzarlığı sadece. Avrupalılar ölesiye sıkılıyorlar ve bu öldürücü Avrupa sıkıntısından kurtulmak için her yerde Üçüncü Dünya denilen şeye sardırıyorlar. Misyoner ruhu dünyaya bugüne kadar hep mutsuzluk getiren, tüm dünyayı krizlere sürükleyen bir Alman fazilet-siz-liği. Kilise insanı bıktıran Tanrı Babamız ile Afrika'yı zehirledi, şimdi sıra Latin Amerika'yı zehirlemeye geldi. Katolik kilisesi dünyayı zehirliyor, dünyayı yıkıyor, dünyayı yok ediyor, gerçek bu. Ve bizzat Alman da durmadan kendi sınırları dışındaki bütün dünyayı zehirliyor ve bütün bu dünya ölümüne zehirlenmeden rahat vermeyecek.
Tito asıl şöhretini II. Dünya Savaşı yıllarında Alman işgaline karşı örgütlediği partizanlar vesilesiyle kazandı. Ekim 1944'te Sovyet birliklerinin yardımıyla Sırbistan'ı kurtardı. Kasım 1945'te Sırbistan, Hirvatistan, Slovenya, Makedonya, Bosna-Hersek ve Karadağ'ın katılımıyla Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'ni kurdu. Ülkenin önce başbakanlığını sonra da cumhurbaşkanlığını yürüttü. Stalin'le arası açılan Tito Batı'ya yanaştı. Bu arada Hindistan ve Mısır'la birlikte Bağlantısızlar Ligi'ni tesis etti. 1971'de Hırvatistan'daki, 1972'de Sırbistan'daki ayrılıkçı önderleri saf dışı bıraktı. Kurduğu düzen 1980'deki ölümünden sonra, 1991'de çöktü.
"Vatandaşlık bir armağan değildir"
"Avrupa Komisyonu'nun kendisiyle ilgilenmediğine ve gereğinden çok fazla yükümlülük altına girdiğine inanan İtalya'nın Avrupa Birliği ile arasındaki gerginliğin artmasına yol açıyordu. Fransa hesaba katılırsa İtalya bu eleştirisinde haklıydı, zira Avusturya gibi Fransa da göçmenlerin İtalya'dan kendi ülkesine girişini engellemek için büyük çaba sarf etmekteydi. Halkın öfkesi giderek artmaktaydı. 2017'de hükümet, ebeveynlerinden biri en az beş yıldır İtalya'da yaşamış ise göçmenlerin İtalya'da doğan çocuklarına vatandaşlık vermeye kalkışınca büyük direnişle karşılaştı. Bu öneri çerçevesinde en az 800.000 reşit olmayan çocuk vatandaş olmak için başvurabilecekti. İktidardaki Demokrat Parti mecliste yeterince destek bulamayacağından korkarak öneriyi geri çekti. Kuzey Ligi bu öneriye şiddetle karşı çıkmış, başkanları Matteo Salvini 'vatandaşlık bir armağan değildir' demişti."
Sayfa 252 - SayKitabı okudu
CEMİL MERİÇ'İ TANIMA
Cemil Meriç, diyalektiği bir metot olarak uygulayan 'serazat' bir düşünür; sonunda titreyip kendine/yuvaya dönmüş, hidayete ermiş, hak yolunu bulmuş eski bir Marksist; Batı'yı tanıdığı ölçüde, ışığın ancak Doğu'dan gelebileceğinin farkına varmış eski bir batıcı; Doğu ile Batı ve/veya 'muhteşem bir mazi' ile
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.