Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
15. Hikaye Tamamlama etkinliği ikinci kısım (Bölüm 4-6)
#29166379 iletisinde yazılan hikayenin ikinici kısmıdır. Bu kısmı
Osman Y.
Osman Y.
,
Kevser S.
Kevser S.
ve
Necip G.
Necip G.
yazmıştır. 4. Bu yolculuk gelecek bin yılın belki de binlerce yılın nasıl şekilleneceği konusunda hayati önemdeydi. İşlerin çığrından çıktığı 2066 yılından
Gövdesinin çapıyla karşılaştırıldığında acınası incelikteki çok sayıda bacak, gözlerinin önünde çaresizlik içersinde, parıltılar saçarak sallanıp durmaktaydı. ‘Ne olmuş bana böyle?’ diye düşündü. Gördüğü düş değildi. Biraz küçük, ama normal, yani içinde insanlar yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duvarın arasında eskiden
Reklam
Citiali, siyah, papilio thoas, king page swallowtail, sarı, sarı, sarı, kanat, kelebek, toz, maua, papakura, mayan satar, king, siyah, citiali… Rıhtımda ayaklarını süre süre yürümeye başladı. Kırık tahtalar ayaklarına takılıp sendeleyerek arşınlıyordu rıhtımı. İçi sızlar hali vardı ve hüzün dökülüyordu yüzünden. Adımlarını daha da yavaşlattı.
Başkente yazılan mektuplardan satırı satırına haberdar olan o enseleri kütük kalınlığındaki yetkililer de, artık oyalamaya bile gerek duymadan, onu yılışık bir sokak köpeği gibi azarlayıp hemencecik kapı dışarı ederlermiş tabii. Dahası, kimi zaman yerlerinden fırlayıp içleri dosyalanmış kâğıt hışırtılarıyla dolu kocaman birer ağız halinde hiç üşenmeden kapı eşiklerine kadar çıkarlarmış da, dakikalarca süren haykırışlarıyla koridorları çın çın çınlatırlarmış. Onlar böyle davrandıkça, belki inanmayacaksın ama, adam da adam olmaktan çıkıp yavaş yavaş oralarda gezinen paspal bir köpeğe benzermiş sanki. El kol hareketleri acayip bir havaya bürünüp günden güne tüylenirmiş sözgelimi, göz kapakları şişer, yüzündeki çizgiler gevşeyip konuşmalarının içine doğru sarkar, hatta giderek derinleşen bakışlarının kıyısında köşesinde de, insana koşuşan köpeklerin hızlarını hatırlatan ufacık ufacık rüzgâr kırıntıları uçuşurmuş. Bakanların saçlarını dalgalandıran, kırmızı dilli rüzgâr kırıntıları... İçlerinde de, kirli sokaklar olurmuş sanki bu kırıntıların, uzak uzak yankılanan bulanık havlamalar, telaşlı ayak sesleri, devrilmiş çöp bidonları ve arada bir kımıldanıp duran yırtık pırtık giysilerle çatıları muşamba kaplı alacakaranlık barakalar olurmuş. Esrarengiz kuşlar olurmuş sonra uzaklardan gelen ürkek ve karmaşık cıvıltılarıyla, yal çanaklarına akmış hırıltılar, güneşli çitler, duvar dipleri, kapı aralıkları ve ellerindeki sopalarla bu kapı aralıklarından fırlayıveren, her biri birbirinden korkunç iriyarı karaltılar olurmuş.
Ne olur bu kadar el, ayak, baş bir araya gelse de sadece bir tanecik Selim çıkarsalar aralarından; ne olur bir tane Selim olsa. Elimi sallar çağırırım: koca budala, derim, nereye gidiyorsun gene dalgın dalgın? Olmaz, olamaz! Yok olamaz insan. Hareketleri, gülüşü, birlikte yaptıklarımız: nereye gitti hepsi?
Ayakların hafif bir şekilde oynatılması gerginliğin bir işareti olabilirken, tekme atar gibi sert ayak hareketleri karşı olunan şeyle bilinçaltında süren mücadelenin bir göstergesidir.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Sirk hayvanları ile modern üretim ilişkilerinin yarattığı insan arasındaki tek fark, doğadan koparılan hayvancağızların bir avuç insanı mutlu etmek için yapacağı hareketleri öğrenirken acı çekmesi; insanınsa bu eğitimlere gönüllü olması, bunlardan zevk alması olabilir mi? İki ayak üzerinde dans edebilmesi için kızdırılmış sacın üzerinde eğitilen bir ayıyla, insanların onlarsız da hayatlarını sürdürebildiği ürün veya hizmetleri onları ihtiyaçmış gibi göstermenin ve satmanın yollarını öğrenmek için iki ayda bir lüks otellerde tam pansiyon ağırlanan karısını ve arkadaşlarını karşılaştırmak acımasız bir yaklaşım mı?
Sayfa 115 - AlakargaKitabı okudu
OLİGARŞİK KOLEKTİVİZMİN TEORİ VE PRATİĞİ, Emmanuel Goldstein Birinci Bölüm Cehalet Güçtür. Bilinen tarih boyunca, olasılıkla Neolitik Çağ'ın sona ermesinden bu yana, dünyada üç tür insan olagelmiştir: Yüksek, Orta ve Aşağı. Bunlar kendi içlerinde de pek çok alt bölüme ayrılmışlar, sayısız ad taşımışlar, sayıları ve birbirlerine karşı
Can
ayak hareketleri
Eğer bacaklarını üst üste atmışsa, ayaklarını havada salladığını görebilirsiniz. Bu stresin veya sabırsızlığın çok açık bir işaretidir,
Sayfa 132Kitabı okudu
ayak hareketleri
Bazı insanların sabırlarını yitirdiklerinde veya öfkelendiklerinde, ayaklarını hafifçe hatta bazen sert bir biçimde yere vurduklarını duyabilirsiniz!
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
Sayfa 334 - Ötüken
397 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.