Eserin en ilginç yönü, anlattığı aşk değil, hayal dünyasında yaşayan, yalnız ve kendini sosyal hayattan soyutlamış gencin, bu aşk ile kaçırdıklarını fark etmesi, gerçek hayat-hayal dünyası karşılaştırması yaparak, bilinçli olarak tercih ettiği hayal dünyasının tahlilini yapmış olmasıdır. Bu tahlilde kahramanımız şunları der:
“…şimdiye kadar
Kayboluşumun beşiğini sallıyorum bu akşam
Büyüyor yavaş yavaş
Sırtında parmak izleriyle zamanın
Bir tekir kedi ile beraber
Seyrediyorum hayatı:
O meleklerin cebinden düşen anahtardı,
Son zikrin halkası
Allah’ın son hatırası
O bizim kaçırdığımız fırsattı
Uğurböcekleriyle parmak uçlarında
Küçümserdi hep ona olan aşkımı
Gözünün
Dünyanın bakınca yüzünün kızardığı bir ayna olmalıydı. Dünya yalnızca yüzü kızarmakla kalmayıp, tıpkı masaldaki gibi, gerçek çehresini görmeli ve bir daha unutamamalıydı.
GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER
M. NİHAT MALKOÇ
“Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi?
Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi?
Ne kaldı elimizde baharından, yazından?...
Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?”
(“Değer mi?”- Servet YÜKSEL)
Gönül telimizi
Barış TUT
''Futbol size yaşamınızla ilgili ne öğretti?''
Aykut KOCAMAN
''Sadece futbol için değil her iş için söylenebilir. Biz futbolun içinde futbolun çevresiyle beraber yaşadığımız için, yaşamın tam bir aynası futbol. Her şeyi öğretiyor size insanları tanıtıyor. Belki de hayatta en zor şey insanları tanımaktır, bundan daha zor bişeyin olduğunu sanmıyorum. Her zaman her şeyi yapabileceklerini düşünüyorum insanların. Futbolun öğrettiği şey, en yakınınızdan kazık yeme durumu, sürekli kulislerin olması, hiç beklemediğiniz insanların beklemediğiniz davranışları göstermesi, işte bu yıl (2002-2003 İstanbulspor dönemi) yaşadığım takım içindeki olaylar, kısaca söylemek gerekirse hayatın tüm gerçeklerini çok net biçimde gösteren bir ayna olarak görüyorum ben futbolu.''
Barış TUT
''Dolayısıyla bu oyundan fazlasıyla hayat dersleri çıkaran futbol emekçilerinden biri olduğunuzu söyleyebiliriz.
Aykut KOCAMAN
''Net olarak böyle. Ben hayatı tam anlamıyla futbolun içinde öğrendim.''
Dar alanda kısa paslaşmalar filminden bir replikle bitireyim.
''Hayat futbola fena halde benzer;4 doğru pas %90 goldür.''
Öncelikle yazarı tanıyacak olursak Freud’un dostu ve yardımcısı olan bir psikoloğun deneme üzerine yazdığı bir söylev. Küçük Adam’lara yöneltilmiş bir eleştiri kitabı. Hitler'in Almanya'sında göze çarpmış ve yaptığı psikoloji deneyleri nedeniyle sapık damgası yiyerek laboratuvarları yıkılmış bir bilim adamının kitabı. Klasikleşmiş bir vicdanî
Bir ayak sesi duymayayim
Kapiya kosuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah sac gormeyeyim
Yuregim burkuluyor
Aglamakli oluyorum
Her sey bana seni hatirlatiyor
Milena'ya Mektuplar
İçlerinde Mahşer ve Orhan Veli şiirlerini daha evvelden almış ve okumuştum. Arşivden vahim bir durumdan çıktıklarından tekrar arşive katmam gerekiyordu ve bu operasyında artık yanımdalar. Çok sevdiğim iki kitaptır.
Halide Edip eserleri ve Aziz Nesin kitapları da severek aldığım kitaplar olmakla beraber Milenaya Mektuplar içlerinden başlayacağım ilk kitap olacak öyle düşünüyorum. :)
İşte Tam Bu Saatlerde
İşte tam bu saatlerde bir yara gibidir su
Yeni deşilmiş uçlarına sokakların, küçük uçlarında.
Senin o güneş sarnıcı gözlerin
Ölüm yası içindeki bir evde
Olmaması gereken birşey gibi,kırılan bir ayna gibi.
Bu saatlerde.
Çarmıhını yanından eksik etmeyen bir İsa gibi
Merdiven taşıyan bir adam görüyoruz
Bu adamı ne
İlhami Algör - Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
İletişim Yayınları, s.34-36
“Müzeyyen,” dedim fısıldayarak, “Müzeyyen, ben ölüyorum.”
“Ölen sen değilsin,” dedi biri. Ukala bir sesti. Niyetinin kötü olmadığını sezdim. Masadaydım. Mum hâlâ yanıyordu.
Derin bir nefes aldım. Saat kaç olmuştu? Yatsa mıydım? Etrafıma baktım, birinin benim