Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
59 syf.
9/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
İlhami Algör, benim nazarımda varoluşsal edada büyük bir Sanrıcı’dır. Yani bendeniz, naçizane yazarın kahramanı için; gerçekte var olmayan şeyleri gören ve aynı zamanda işiten, daha doğrusu dayanaksız algı sahibi insanlar için kullanılan Sanrı kelimesine karşın, “Sanrıcı” nitelemesinde bulunurum, çünkü hoşuma gider böylesine otantik nitelemeler ve
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201429,1bin okunma
Bir vitrinin önünde duruyordum, gözümü alan ışık yüzünden vitrindeki malları değil kendi yansımanı görüyordum. Kendi kendime engel olmam canımı sıkmıştı -hele de bu durum, kendime karşı her zamanki hal ve tavrımın bir simgesi gibiyken-, tam birleştirdiğim ellerimin sağladığı gölge sayesinde bakışlarımı içeriye yönlendirebilecekken vitrindeki yansımın arkasında -dünyayı değiştiren tehditkar bir fırtınanın gölgesi gibi geldi bana- uzun boylu bir adam silüeti göründü. Adam durdu, gömleğinin cebinden bir sigara paketi çıkardı, bir sigara alıp dudakların arasına sıkıştırdı. Çektiği ilk nefesi dışarı verirken, gözleri çevrede dolaştı, sonunda benim üzerimde karar kıldı. "Biz insanlar birbirimiz hakkında ne biliriz? " diye düşündüm ve -adamın cama yansıyan bakışlarıyla karşılaşmamak için- vitrinde sergilenenleri zahmetsizce görebiliyormuşum gibi yaptım. Yabancı adam, saçları kırlaşmış, sert hatlı, ince bir suratı, altın çerçeveli yuvarlak gözlük camlarının arkasında siyah gözleri olan sıska birini görüyordu orada. Aynadaki aksime eleştirel gözlerle baktım. Her zamanki gibi köşeli omuzlarımda dimdikten de dik duruyordum, başın boynumun izin verdiğinden de yukarıdaydı, biraz da geriye kaykılmıştı, benden hoşlananların bile söyledikleri kuşkusuz doğruydu: İnsanları ve onlara dair her şeyi hor gören kibirli bir adamın biriydim, her şeye ve herkese söyleyecek alaycı bir sözün vardı. Sigara içen adam böyle bir izlenim edinmiş olmalıydı. Ne kadar da yanılıyordu!
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Asla sevdiğin insanın gardiyanı olma...
Bir aşk masalı; 5 prens'in gördükleri Rüya üzerine sevdayı bulmak için Kaf dağından ıssız çöllere, Ücra hanlardan savaşçı kabilelerin çadırlarına, devlerden Deniz kızlarına, balinalardan devasa yılanlara geçiş yaptıkları sevdayı, aşkı arayışları, ararken karşılaştıkları zorlukları, kararlılıkları, iyilikleri konu aldığı ve bulunca da
Bir Aşk Masalı
Bir Aşk MasalıAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 20228,1bin okunma
İhsan Fazlıoğlu hakikat yol vermeyince insanın mecaza sığındığını söyler. Dildeki zarâfet ve nezâketin de mecaz ve kinâye ile oluştuğunu ifade eder. Hakikati perdeleyen mecaz ifadeler zarif bir üslupla arz-ı hâl gayretidir. Merhum Abdurrahim Karakoç'un lambada titreyen alevi ne derin bir mecazdır mesela. Ne saçları sarıydı Mihriban'ın ne de adı Mihriban... Neden içimizdeki hakikati perdeleme gereği duyarız? Çünkü o zaman bulabiliyoruz gerçekten anlaşılabilmeyi. Hakikat bir sır değil midir? Hakikat... Ne senindir ne benim. Öyleyse nedir hakikat?! Dücane Cündioğlu hakikati hiç kimsenin söyleyemeyeceğini sadece bir kimsenin söyleyebileceğini söyler. Hakikat hikmetin ardında. Hikmet ise aramakla bulunmaz. Hakikate vâsıl olmak için hikmete talip olmak gerekir. "Biz kime hikmet verdiysek..." Öyleyse arayış neyin hakikâti?! "Arayanlar ararken arandıklarını bilmezlermiş." Aynadaki sûretlerimiz hakikât midir mecaz mıdır? Aynayı ayna yapan arkasındaki sırdır. Sadece mecazdaki hakikati anlayabilen sırrı âşikar etmez. Çünkü o, arz-ı hâl'e âşinadır. Sadece hâl'e âşina olan, hissedebilir. Hissettikten sonra söze ne hâcet. Sükût ne güzel kelam...
İnsana sayılar boyunca ismini tekrar ettiren bir mahkeme huzurunda bulunur gibi her ân imanını tazelemeye muhtaç olmanın hali... Bütün mü'minler bu hal içinde mi?..
Sayfa 163 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Hayâ, kalbi Allah’a bağlamaktan kaynaklanan bir rikkat, bir inceliktir. Böyle kalp sahiplerinde bulunan vakarlı bir duruş, edepli bir bakıştır. Bu latif hâl, kalbin günahlarla kirletilmesi neticesinde kişiyi terk eder. Her bir ahlaksızlık, kalpteki hassasiyeti biraz daha öldürür ve onu katılaştırır. Her günah, edebimizden bir parça koparır, her çirkinlik güzelliğimizde bir leke bırakır. Her bir ahlaksızlık, utanan yüzümüzü bizden alır. Yüzdeki o ince hayâ perdesi kalkınca, kişi aynadaki yüzünü tanıyamaz hâle gelir. Oysa bu çirkinliğin sebebini, hayâyı kendisinden öğrendiğimiz, genç bir kız kadar kendisine hayâyı yakıştıran Sevgili Peygamberimiz (Buhârî, Edep, 73) şöyle haber vermiştir: “Ahlaksızlık bulunduğu şeyi çirkinleştirir; hayâ ise bulunduğu şeyi süsler.” (Tirmizî, Birr, 47). Zira “Hayâ, bütünüyle hayırdır.” (Müslim, İman, 61). - HAYÂ
Reklam
Haya
Hayâ, kalbi Allah’a bağlamaktan kaynaklanan bir rikkat, bir inceliktir. Böyle kalp sahiplerinde bulunan vakarlı bir duruş, edepli bir bakıştır. Bu latif hâl, kalbin günahlarla kirletilmesi neticesinde kişiyi terk eder. Her bir ahlaksızlık, kalpteki hassasiyeti biraz daha öldürür ve onu katılaştırır. Her günah, edebimizden bir parça koparır, her çirkinlik güzelliğimizde bir leke bırakır. Her bir ahlaksızlık, utanan yüzümüzü bizden alır. Yüzdeki o ince hayâ perdesi kalkınca, kişi aynadaki yüzünü tanıyamaz hâle gelir. Oysa bu çirkinliğin sebebini, hayâyı kendisinden öğrendiğimiz, genç bir kız kadar kendisine hayâyı yakıştıran Sevgili Peygamberimiz (Buhârî, Edep, 73) şöyle haber vermiştir: “Ahlaksızlık bulunduğu şeyi çirkinleştirir; hayâ ise bulunduğu şeyi süsler.” (Tirmizî, Birr, 47). Zira “Hayâ, bütünüyle hayırdır.” (Müslim, İman, 61).
Evvelâ halktan uzaklaşmak, Hakta erimek, peşinden bu hal ile halka dönmek, olduktan sonra oldurmaya yönelmek vardır. Bunlardan birincisi "terk", ikincisi de "terk-üt-terk", terketmeyi terketmektir. En büyük dereceyi ihtar eden ikinci basamağa birincisine ayak atmadan nasıl çıkılabilir?
Sayfa 142 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Günaydın...
Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum. Gülümsüyorum, bu öyle zoraki bir tavır ki aynadaki adamın yüzü acıklı bir hal alıyor.
Üç Nokta...
Eski zamanlarda askerlik vakti gelen delikanlının biri askere çağrılır. Yeni evlendiği eşine yalnız kaldığında şöyle der: " Eve gönderdiğim her mektubun sonuna üç tane nokta koyacağım. Üç tane nokta... O üç nokta senin içindir. Anladın değil mi?" Uzun askerlik yıllarında eve gönderdiği her mektubunun sonuna o üç noktayı koyar
Reklam
aynalara bakmayın yüzüme dik dik
Gülümsüyorum, bu öyle zoraki bir tavır ki aynadaki adamın yüzü acıklı bir hal alıyor.
TUHAF GLIFLER VE IDEOGRAMLAR
H glifinin birbirlerinin aynadaki yansıması olan ve iki sütun arasındaki çubuğun temsil ettiği bir köprü veya tünelle birbirine bağlanan iki dünya iki hal veya iki yaşam arasındaki ilişkilere işaret ediyor olabilir mi ? Eğer bu durum öyleyse glifin dik olmasının ve 90 dereceye yana yatmış olmasının hiçbir anlamı yoktur. Çünkü anlamı daima aynı olacaktır
Sayfa 81 - Alfa yayınlarıKitabı okudu
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.