Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çorak toprakları seviyorum
Başkalarını kurtarma peşindesin hep.. Başkalarının yürüdüğü yollar meşgul ediyor aklını.. Başkalarının düşüncelerinde gölge karakteri oynuyorsun sürekli. Kendi güneşini kapatarak başkalarının bahçelerinde çiçek olma derdine düşüyorsun. Bütün bunları yaparken kendine hiç uğramıyorsun bile. Çorak toprakları seviyorsun, kendi toprağına adım bile atmıyorsun. Kendini kendinden kurtarmadıkça başka cehennemlerde yanıyorsun. Kendi nehrine girmiyor, başka çamurlar da batıyorsun. Lütfen kurtar kendini kendinden, kendini zihinsel kölelikten… Başkalarının hayatlarına işçilik etmekten kurtar kendini. Kurtar ki kim olduğunu bil, kendini tanı.. Kurtar ki öğren özünü
704 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhaba
Anlamları da hemen hemen her satıra gizledim. Çünkü Pi’deydi asıl anlatmak istediklerim. Çaresizdim. Vazgeçemezdim. Sana bu manzarayı mutlaka göstermeliydim. Seninle nihayet burada buluşmak için çok emek verdim. Şimdi yine gel benimle, birlikte yürümeye devam edelim. Savaşların savaşılarak kazanılamayacağını, asıl zaferin ancak doğrudan ayrılmayınca kazanıldığını Özge anlatsın sana, Yaptığımız her şeyin evrende dönüp dolaşıp bize nasıl geri geldiğini Can’dan dinle, Analiz edebildiğimiz kadar güçlü, sadeliğimiz kadar güzel, gerçekliğimizdeki samimiyet kadar eşsiz olduğumuzu Bilge’de gör, Kendi değerini başkalarının gözünden biçenlerin acısını Duru’yla anla, Ve Deniz’in düşüncelerinde tanış geleceğin insanıyla… Gel benimle. Yolumuz uzun değil, Nihayet sana gidiyoruz, bana… BİZ’e. π Sorgulanmamış, analiz edilmemiş bir yaşam hiç yaşanmamıştır.
Pi
PiAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201513,8bin okunma
Reklam
‌"Stoacılar Felsefeyi üçe ayırır: Mantık, Fizik ve Ahlak. Stoacılara göre felsefe yaşayan bir canlıdır. Mantık, bu canlının kemiklerini ve sinirlerini, Fizik etli bölgelerini, Ahlaksa ruhunu oluşturur. Stoacılar bunlar arasındaki ilişkiyi şöyle ifade eder: "En üstün iyi, erdemdir; erdem doğayla uyumlu yaşamaktır, doğayla uyumlu yaşama,
Kafasında her şey bölük pörçük. Kendisini son derece, hatta bedensel olarak bile rahatsız hissediyor. Biri ona kendi varlığını ortaya koyabilmesi için bir fırsat verse. Bunu öyle çok istiyor ki, ağzını bir açıyor bir kapatıyor ve sandalyesinde sürekli kıpırdayıp duruyor. Sanki dürüst bir insan için bu ıstırap dünyasında mutlu yakalanmak en aşağılık suçmuş gibi, bu rahatlığı elinin tersiyle itip küçültmek geçiyor içinden. Bütün bunların küçültülmesi ve 'saçma sapan' lafının ardına gizlenmesi gerekiyor, çünkü sonuçta, yapabilecek olduğu şeyi yapmamıştı. Bu bir maskeydi; kendi duygularıyla yüzleşmekten korkan, istediğim şey bu, işte ben buyum diyemeyen bir insanın sığındığı şeydi ve niye böyle gizlenmelerin gerektiğini; neden sürekli övülmeye ihtiyaç duyduğunu; düşüncelerinde bu kadar yürekli olan bir insanın yaşamda niye böyle ürkek olduğunu anlayamayan için biraz acınacak ve hoş olmayan bir şeydi. İnsan bir ağırbaşlılık duygusuyla kendisi olana, başkalarının göremediği yarık biçiminde karanlık bir öz halinde kalana kadar çekilip küçülüyor. Hayat bir an dibe çöktüğünde, yaşanacak şeyler sınırsızmış gibi görünüyor. Bunun altı karanlık, her yere yayılıyor, ulaşılmaz bir derinliği var; ama ara sıra yüzeye çıkıyoruz ve siz yalnız o kısmını görüyorsunuz. Aslında bazen ona başkalarından farklı olarak sıradan şeylere kör, sağır ve dilsiz; sıra dışı şeyleri ise kartal gözüyle gören biri olarak doğmuş gibi geliyor. Çoğu zaman bu kavrayışa şaşırıyor. * Deniz Feneri
"Kafamı karıştıran şu: Şimdi beni neden istiyorlar? Kuşkusuz, beni ben olduğum için istemiyorlar. Benim dışımdaki bir şey için, bende olmayan bir şey için! Bu şeyin ne olduğunu sana söyleyeyim mi? Bu, elde ettiğim tanımdır. Bu tanım, ben değilim. O, başkalarının düşüncelerinde yaşıyor. Sonra, kazandığım ve kazanmakta olduğum para için. Ama o para, ben değilim...Sen bunun, bu tanınma ve para için mi şimdi beni istiyorsun?"
Sayfa 365Kitabı okudu
''Hakikate yönelmiş bir ruh, kaçınılması ve istenmesi gereken her şeyi öğrenmiş, olaylara başkalarının fikrine göre değil, doğanın gereklerine göre değer biçen, koca evrene karışıp her gidişini gözleyen, düşüncelerinde, davranışlarında eşitçe dengeli, ulu ve atak, zorluklar karşısında da, yüze gülme karşısında da yenilmez, iyi-kötü kadere boyun eğmeyen, başına gelen her şeyin, her olayın üstesinden gelebilen, zariflik ve güç bakımlarından çok güzel, pek donanmış, sağlıklı, ılımlı, bocalamak nedir bilmez, gözü pek, hiçbir güç karşısında kırılmayan, geçici olayların karşısında ne şahlanan ne de yerlere serilen ruh, işte böyle bir ruh, ERDEMLİDİR.''
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
Bazı kimseler sadece düşüncelerinde özgürdür. Zihinleri kontrolsüz tekerlekler gibi uçup gider. Beri yandan, eylemleri, başkalarının düşünceleri, gelenekler, âdetler ve kanunlarla belirlenmiștir. Başka yapıda olanlar ise, kişisel görüşlerini bütün eylemlerini hareket ettirici olarak alır ve sadece kendi akıllarına uyup onun buyruklarını dinlerler. Zaman zaman başkalarının görüşlerini kabul ederler. Ama bu da onları eleştirici bir bakışla iyice inceledikten sonra mümkündür.
Sayfa 211 - Kapra yayınevi, 2.ciltKitabı okudu
İNSANIN ANLAM ARAYIŞI: SONSUZU TÜKETMEK, HİÇLİĞİ YÜCELTMEK
Emil Michel Cioran
Emil Michel Cioran
Albert Camus
Albert Camus
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
Lütfen şu çok önemli cümlenin altını çizin: Anlam, sonsuzun içinde değil, yaşamın her anında gizlidir. Hayatın içinde sonsuzu aramanın ve hayatı anlamlı kılmanın şifresi burada saklıdır. Kim bilir belki de anlam, hiçliğin ruhumuza ilham ettiği sonsuzluk düşüncesinde saklıdır? Kim bilir belki de anlama, absürdün zihnimize
"Başkalarını kurtarma peşindesin hep... Başkalarının yürüdüğü yollar meşgul ediyor aklını... Başkalarının düşüncelerinde gölge karakteri oynuyorsun sürekli. Kendi güneşini kapatarak başkalarının bahçelerinde çiçek olma derdine düşüyorsun. Bütün bunları yaparken kendine hiç uğramıyorsun bile. Çorak toprakları seviyorsun, kendi toprağına adım bile atmıyorsun. Kendini kendinden kurtarmadıkça başka cehennemlerde yanıyorsun. Kendi nehrine girmiyor, başka çamurlarda batıyorsun. Lütfen kurtar kendini kendinden, kendini zihinsel kölelikten... Başkalarının hayatlarına işçilik etmekten kurtar kendini. Kurtar ki kim olduğunu bil, kendini tanı... Kurtar ki öğren özünü... Başkasını öğrenmek için harcadığın emeği kendine de ver. Başkalarının yardımına koştuğun kadar kendine yardım etmek için de koş. Amacın başkalarının hayatında kahramanı oynamaksa, bu iş çok da dilediğin gibi sonlanmaz. Başkalarının kurtarıcısı rolünü fazla benimsersen, kendi hayatının celladı olursun. Sen Superman değilsin. Robin Hood da değilsin, Joker de..."
248 syf.
10/10 puan verdi
Sıradan Zaferler
———————————————————————— Sıradan Zaferler, yazarı Manu Larcenet ve renklendiren Patrice Larcenet tarafından 2003-2008 yılları arasında Dargaud tarafından albüm olarak yayınlanan bir Fransız çizgi roman dizisidir. İlk cilt olan Sıradan Zaferler, 2004 yılında Angoulême Uluslararası Çizgi Roman Festivali'nde ödülü kazanmıştır. Ülkemizde
Sıradan Zaferler
Sıradan ZaferlerManu Larcenet · Karakarga · 2016623 okunma
Reklam
(2) İnsan, tıpkı diğer hayvanlar gibi dolaysız, pratik hedeflerine ulaşmak için düşünce süreçlerini kullanmasını sağlayan zekâya sahiptir; fakat insan, hayvanların yoksun olduğu başka bir zihinsel niteliğe de sahiptir. Kendisinin, geçmişinin ve geleceğinin, ölümün, küçüklüğünün ve güçsüzlüğünün farkındadır; başkalarının arkadaşlar, düşmanlar ya da yabancılar olarak- farkındadır. İnsan, her türlü canlıyı aşar, çünkü kendisinin farkında olan ilk canlıdır. İnsan, doğanın içindedir; onun zorunluluklarına ve rastlantılarına maruzdur, ancak doğayı aşar, çünkü hayvanı doğanın bir parçası yapan -onunla bir olarak- farkında olmama hâlinden yoksundur. İnsan, doğanın tutsağı olmanın ürkütücü çelişkisiyle yüzleşir, ancak düşüncelerinde özgürdür; doğanın bir parçasıdır ama aynı zamanda onun bir garabetidir; ne doğanın içinde ne de dışındadır.
Sayfa 140Kitabı okudu
Mükemmeliyetçi kişinin başkalarının davranışlarıyla ilgili düşüncelerine genellikle öfke eşlik ederken, kendisiyle ilgili düşüncelerinde anksiyete, depresyon ve yetersizlik hislerinin etkisi vardır.
Sayfa 125Kitabı okudu
479 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
58 günde okudu
TEHLİKELİ OYUNLAR-OĞUZ ATAY,479 sayfa “Sevgi’yle yaşarken sevgisiz,Bilge’yle ilgisiz.Parça parça olan bir benlik;toparlanamıyor.Yorgun ve yılgın ruh.Pencereyi açıyor son bir kez.Ölümün kucağına atlıyor.” Oğuz Atay;Hikmet Benol ,önce kafaları karıştırdın,ne diyor bu adam dedim.Nasıl bir ruh yorgunluğu,nasıl bir yalnızlık bu ?İnsan kendi içinde bu
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202230,9bin okunma
178 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.