Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önasya’da ilk köylerin kuruluşundan itibaren, kesici ve delici alet yapmak için Doğu Anadolu ve Orta Anadolu’daki volkanik dağların çevresinden elde edilen obsidyen (volkanik cam) kullanılmaktaydı. Büyük bir obsidyen kütlesi (çekirdek) üzerine başka bir sert taşla vurularak veya baskı uygulanarak kenarlardan parçalar (yongalar) ve aletler elde ediliyordu.
Sayfa 38 - İletişim Yayınları - 7. Baskı - Mezopotamya'nın tarihöncesiKitabı okuyor
232 syf.
9/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Erkekler kadınlara âşık olmaktan vazgeçeli beri böyle şarkılar yazılmadı.
Swastika geceleri… Kütüphanede kitaplıkların arasında gezinirken gözüme çarpmıştı bu eser. Hem ismi hem de kapağıyla dikkatimi çekmişti. Bir zaman Holokost ilgi alanlarımdan biriydi ve tarihin karanlık dönemlerinden biri olan bu dönemle ilgili filmler izlemiş, kitaplar okumuştum. Hayli zaman olmuştu bu konuda bir eser okumayalı. Her kitabın insana
Swastika Geceleri
Swastika GeceleriKatharine Burdekin · Encore Yayınları · 2014759 okunma
Reklam
Paravan yukanda derken sesim öyle kısıktı ki duyup duymadığından bile emin değildim. Külotunu çıkar. Demek ki duymuş. Ya sana çoktan çıkardığımı söylersem? Ben insanların arasındayım Bayan Fairchild. Bana işkence etme. Asıl sen bana işkence ediyorsun diyerek öfkelendim Tamam. Şimdi külottan tamamen kurtul. Eteğimi kaldınp külotu
Sayfa 34
400 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Kitap güzel gayet akıcı yalnız bu kitap 29. Baskı bu yeni baskılarda bazı kelimeler hala eski İstanbul Türkçesi buna düzenlemeler gelirse çok iyi olur en azından son baskılarda.
El Kızı
El KızıOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20081,675 okunma
312 syf.
·
Puan vermedi
spoilera benzer şeyler olabilir Kitabın kapağında yarı çıplak bir adam olduğu için çoğu insanın önyargılı bir şekilde davranıp okumayı reddedeceği bir kitap fakat en iyi şeyler insanın karşısına hep en beklenmedik anlarda ve şekillerde çıkar. Bu yüzden ben hayatta her konuda önyargımı sıfırda tutmaya çalışırım eh bu sayede de çok tatlı bir aşk hikayesi okumuş oldum. İlk sayfadan itibaren inanılmaz eğlendim, kahkaha attım yerler çok fazlaydı. Dürüst olalım, hangi kadın yakışıklı, zengin, ukala bir patron okumayı sevmez ki? Ben seviyorum en azından. Kitapla ilgili en beğendiğim şey karakterlerin uyumu ve sağlam kişilikleri oldu. Adam her konuda muhteşemdi ama en çok dürüstlüğüyle gönlümü fethetti. Kız aklı başında, kendinden emin ve basmakalıp 'gereksizlikler' sergilemeyen biri. Baştan sona kadar flörtleşmeleri, hoşlanmaları, sohbetleri kadar hoşuma gitti ki. Normalde adamın her gittiği yerde kızın karşısına çıkmasını hiç sevmem. Romantik kitaplarda bu davranış 'aşkından ölüyor ve onsuz yapamıyor o yüzden her gittiği yerde peşinde' diye çok tatlı gibi gösterilmeye çalışılıyor ama benim için boğucu davranışlarıyla psikolojik baskı uygulayan, kendine güveni olmayan bir adamın davranışı bunlar. Fakat kitapta bu beni rahatsız etmedi çünkü kız açıkça adamın ısrarcı tavrını sevdiğini söyledi. Onun hoşuna gidiyorsa bana laf söylemek düşmez :D Ki adam da bunu asla toksiklik içeren şekilde yapmadı. Sanırım yazarın hikayeyi ilginçleştirmek adına toksiklik içerecek şeyleri eklememesi kitabı sevmemin en büyük nedenlerinden biri oldu. Basit fakat güzel ve eğlenceli bir aşk hikayesi. Sevdim.
Patron
PatronVi Keeland · Yabancı Yayınları · 20171,240 okunma
İnsanların, yaşamlarındaki sorumluluklar konusunda çok fazla baskı altında kaldıklarında, kendileri için seçim yapacak kılavuzlar (new-age ya da kişisel gelişim rehberleri gibi) aramaları da şaşırtıcı olmamaktadır. Bir efendi ile belirlenmek, bireyin kaygısının üstesinden gelmeye çalışması için bir yoldur, kitaplarda ya da internette yani bilgi ya da tavsiyeler aramak da bu türden bir efendinin bulunmasına yarayan yollardandır, her ne kadar yeni bilimsel araştırmanın bir formunda olsa da.
Sayfa 493 - Psikanaliz ve Seçim Toplumu, Renata SalecKitabı okuyor
Reklam
Uğur Korunmaz, 17 Haziran 2011 günü Bursa 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde kadın hâkim Serpil Bulanık'ın karşısına çıktı. Uğur Korunmaz savunmasında "Pişmanım. Üzerime atılı suçlamayı kabul ederim. Tahliyemi talep ederim. Hazırlık ifademi tekrar ederim" dedi. Kendi avukatı olmadığı için Bursa Barosu'ndan atanan avukatı ise
Sayfa 121 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Düşmana yamaç yukarı saldırma, yamaçtan aşağı gelen düşmanın önünde durma, kaçıyormuş gibi yapan düşmanı kovalama, sıkı askerlerinin üzerine yürüme, düşmanın yemini yutma, geri çekilenlere müdahale etme, düşmanı kuşattığında ona kaçabileceği bir alan bırak, köşeye sıkışmış düşmana baskı yapma. İşte bu savaş sanatıdır.
Mustafa İnan'ı onlar da efsaneleştirmişler. 864 Tahsin, "Mustafa, İsviçre'ye doktora için gidince, onun hemen doktora almasını profesör mahzurlu bulmuş, diye başlıyor bir efsaneye: "Önce matematikten, fizikten filân imtihan etmek istemiş. Mustafa yanaşmamış buna: 'Benim mektebim, en az sizinkiler kadar kıymetli,' diyerek diretmiş. Onu çok 'milliyetçi' bulmuşlar ve bir süre doktora vermemişler. Bir gün Mustafa'nın bulunduğu bir toplulukta, o sıralarda Belçika'da çöken bir köprüden söz ediliyormuş. Profesör birden Mustafa'ya dönmüş, 'İşte senin doktora tezinin konusu,' demiş, 'bu köprüde malzemenin yorulmasını incele bakalım.' Mustafa da bu sözü çok ciddiye almış, hemen çalışmaya başlamış. Bir süre sonra, bulduğu ilk neticeleri göstermek ve çalışmalarının ilerlemesi bakımından fikrini almak için profesörün yanına gitmiş. Onun yaptıklarını inceleyen hoca, 'Sen doktor olmuşsun bile,' diyerek hayretini ve hayranlığını belirtmiş. 'Olmaz,' demiş Mustafa, 'Önce matematikten imtihan edin beni, ondan sonra karar verin.' Sonra ona bir laboratuvar kurmuşlar, köprünün maketini yaptırmışlar camdan. Doktorayı bitirince de İsviçre'de kalması için çok ısrar etmişler. Elçilik kanalıyla baskı bile yapmışlar. Kabul etmemiş. 'Ben memleketime döneceğim,' demiş. İşte böyle 'milliyetçi' bir çocuktu Mustafa.
İçimizdeki karanlıkları göze almazsak bütünlüğümüze asla ulaşmayız. İnsanlar olmaları gerektiği gibi olabilseler, baskı altına aldıkları günahlarını çocuklarına yansıtmak zorunda kalmazlardı. Bunda büyük ve üzücü bir gerçek yatmaktadır, çünkü, işlenmemiş günahlar bağışlanamaz.
Reklam
Mutlak baskı,biraz fazla verilerek elinizdeki her şeyin alınmasıdır.Hiçbir zaman başkasına vermemiş olduğunuz bir şeyin,bu denli iyi durumda size “geri verilmiş”olmasından sakının!
Ne yazık onlara ki çıkarlarına dokunulmadıkça doğru yola gitmezler ve Allah’ın kendilerine sunacağı nimetleri bilmezler. Ne yazık onlara ki kalpleri temiz olmadığı için herkesi kötü sanırlar ve günahsıza ve günahkâra bir fark gözetmeden kötülük ederler. Ne yazık onlara ki duygulu çekingenliği korkaklık, samimiyeti yaltaklanma ve yardımı bir baskı sayarlar. Ne yazık onlara ki kendilerine açılan saf bir kalbi zaaflarından istifade edilecek, istismar edilecek bir akılsız sayarlar. Onların, geleceği yaratan insanlar arasında yeri yoktur. Unutulacaklardır.
Sayfa 337 - İletişim Sinan Yayınları, Birinci Bölüm
Kalçalarını kavrayıp tekrar itti. Onun rahmine yaptığı hot akmuda içini dolduran müthiş haz patlamasına bayılıyordu. Ateti kökünden ucuna kadar zonkluyor, kesesinden hiç durma- gelen sıvı yavaş ve kesintisiz bir biçimde dışarı akıyordu. Elleriyle onun kalçalarına bastırırken kendi kalçalarını bir kere daha tutup penisinin başını onun sıkı rahim
Sayfa 46
Nerede psikolojik baskı varsa orada mutluluk yoktur
70 syf.
1/10 puan verdi
Kırık Kulplu Bardak
Kitap şiir kitabı desem değil, yazarın ümitsizlikle yazdığı, hayal kırıklığıyla yaşamına yön vermeye çalıştığı ince baskı yarım saatte okunabilecek bir kitap. Kitaptan ders çıkarılabilir mi? Kişiden kişiye değişir ben beğenmedim. Okumak isteyenlere iyi okumalar...
Kırık Kulplu Bardak
Kırık Kulplu BardakUmut Furkan Çakır · Odessa Yayınevi · 2024132 okunma
1.500 öğeden 15bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.