Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fisher'in bir diğer varsayımı da serotonin miktarının âşık beyinlerde daha düşük olacağı şeklindeydi. Bu düşüncesinin nedeni Aşıkların neredeyse uyanık oldukları her an sevdiklerini düşünmesiydi. Bu nedenledir ki deneklere sorulan ilk sorulardan biri "sevdiğini günde ne kadar düşünüyorsun" şeklindeydi. Yeni âşıkların tamamına
Sayfa 87 - 88Kitabı okudu
168 syf.
·
Puan vermedi
Ee, Ne olacak şimdi ha?
Öncelikle Bu uzun yazıdan önce hazırladığım videoya buradan göz atabilirsiniz. youtube.com/watch?v=K1FIENB...
Anthony Burgess
Anthony Burgess
"İyilik içten gelir ve seçiliyor olmalıdır" Antony Burgess'in romanı Otomatik Portakal'ın dönüp dolaştığı mevzu tam olarak bu cümledir diyebiliriz. Roman bir distopyadır, insana dair bir umut
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,8bin okunma
Reklam
Bence dar bir varsayım
Bana bu kısım doğru gelmemişti, hazır biri paylaşmışken alıntılayıp neden doğru bulmadığımı açıklayayım. İlk dinlere yani mitolojilere bakıldığında ahlaki kaygılardan ziyade doğayı açıklama isteği ön planda, daha sonraki dönemlerde dinler ahlak odaklı hale geliyor. Hristiyanlık, Budizm vb. dinleri buna göre değerlendirecek bilgim yok ama
Gönderi kullanım dışı
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Merhabalar "Hikaye anlatmanın bizi aritmokrasinin kontrolsüz ölçümlerine ve taş kalpli rasyonalizmine dayalı monokültürden kurtarıp özgür kılabileceğini göstermeyi umuyorum" Bugün sizlere @monakitap 'ın okuyucularla buluşturduğu #pratikbaşarıdizisi içerisinde yer alan #hikayeanlatmakitabı ile geldim. Yazar #anthonytasgal ın
Hikaye Anlatma Kitabı
Hikaye Anlatma KitabıAnthony Tasgal · Mona Kitap · 20243 okunma
Yaşam tarzı feminizm, ne kadar kadın varsa feminizmin de o kadar biçimi olabileceği fikrine kapı açtı. Bir anda feminizmin politik içeriği yavaş yavaş boşaltılmaya başlandı. Dahası, siyasi görüşü her ne olursa olsun, ister muhafazakâr ister liberal her kadının, feminizmi kendi yaşam tarzı içine yerleştirebileceği varsayımı hızla kabul gördü. Bü bakış elbette feminizmi daha kabul edilebilir kildi; zira altında, kadınların kendilerini ya da kültürü temelden sorgulamadan veya değiştirmeden feminist olabilecekleri düşüncesi yatıyordu. Örneğin, kürtaj meselesini ele alalım. Eğer feminizm cinsiyetçi baskıyı sona erdirmeyi amaçlayan bir hareket ise ve kadını üremeye ilişkin karar haklarından mahrum bırakmak da cinsiyetçi baskı biçimlerinden biriyse, demek ki kişi hem kürtaj tercihine karşı hem de feminist olamaz. Bir kadın asla kürtaj yaptırmayı tercih etmeyeceği hususunda ısrar etmekle beraber kadınların kürtajı tercih etme hakkını savunabilir ve hâlâ feminist politikanın savunucusudur. Fakat aynı anda hem kürtaj karşıtı hem de feminizmin savunucusu olamaz. Bu çerçevede, eğer ''iktidardan" kasıt ötekilerin sömürülmesi ve baskı altma alınması yoluyla elde edilen iktidar ise "iktidar feminizmi" diye bir şey de olamaz.
Sayfa 17 - bgst yayınları
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
Reklam
...felsefe dinin yerini almaya başladığında, nesnel doğruluğu ortadan kaldırma gibi bir niyeti yoktu, sadece rasyonel bir temel kazandırmaya çalışıyordu ona. Metafizikçilerin gördüğü baskı ve eziyetin temel nedeni, mutlak'ın niteliğiyle ilgili tartışmalar değildi. Asıl sorun, nihai doğruyu belirleyecek ve ortaya koyacak olan gücün vahiy mi yoksa akıl mı, teoloji mi yoksa felsefe mi olduğu noktasında düğümleniyordu. Nasıl kilise, dinin insanlara dünyanın yaratılışını, yaratılışın amacını ve doğru davranış yolunu öğretme imkânını, hakkını ve ödevini kendine saklıyorsa, felsefe de aklın nesnelerin doğasını keşfetme ve bu bilgiden doğru davranış kurallarını üretme imkânını, hakkını ve ödevini kendine saklıyordu. Katolik dini ile Avrupa rasyonalizmi, hakkında böyle bir bilgi edinilebilecek bir gerçekliğin varlığı konusunda tam bir anlaşma içindeydiler; böyle bir gerçeklik varsayımı, aralarındaki çatışmanın yer aldığı ortak zemindi.
Hıristiyanlık ezilen ve baskı görenlerin devleti olmaktan çıkıp yöneticilerin ve onlar tarafından yönlendirilen kitlelerin dini haline dönüşmüştü. Bu dönüşümle birlikte kısa bir süre içinde gelecek olan hüküm günü ve yeni bir çağ beklentisi yerini zaten tamamlanmış olan kurtuluşa yönelik bir inanca bırakmıştı. Saf ve ahlaklı bir yaşantı varsayımı yerini kilisenin dağıttığı lütuflarla vicdanların tatmin edilmesine bırakmıştı. Devlete karşı düşmanlık duygularının yerini devletle yapılan samimi anlaşma almıştı, bütün bunlar biraz sonra tanımlanacak olan son bir büyük değişiklikle çok yakından ilgiliydi. Birbiriyle eşit statüde olan bir kardeşler topluluğunun dini olan eski Hıristiyanlıkta hiyerarşi ve bürokrasi bulunmuyordu. Ancak Hıristiyanlık zaman içinde "Kilise", Roma İmparatorluğu'nun mutlaki monarşisinin yansıyan bir imajı haline dönüştü.
Kullandığı söylem, İslam dünyasındaki imajını tahkim etmenin yanı sıra istiklal Harbi'ne küresel ölçekli Müslüman desteğinin verilmesini sağlamıştır. Alt Kıta'daki Hilafet Hareketi, 1920 yılında Hindistan Müslümanlarını Osmanlı hilafetine destek vermeye çağıran manifestonun ilanı sonrasında ivme kazanmış, Hilafet Komitesi'nin Hindistan Milli Kongresi ve lideri Mohandas Gandhi ile ittifakı neticesinde güçlenmiştir. Bu örgütlenme, doğrudan Mustafa Kemal'in emrine 122.000 poundluk, (günümüz değeriyle takriben 45.6 milyon poundluk) kaynak sunmanın yanı sıra 1920 ila 1922 seneleri arasında İngiliz hükumetine değişik kanallarla baskı uygulamıştır. Bu ise Mustafa Kemal imzalı beyannamelerin ana mesajı olan, istiklal "mücahedesi"nin, "esir halife"yi modern Haçlıların elinden kurtarmaya çalışan bir "cihad" olduğu varsayımı çerçevesinde yapılmıştır.
Sayfa 376 - BağlamKitabı okudu
_İnsanın varlığı sırlarla kuşatılmıştır. Bizim dar bilgimiz ve tecrübemiz sınırsız denizlerde bir küçük adadır sadece. _Birçok gerçek vardır ki insanın, kendi başından geçip de kafasına dank etmedikçe, bunların tam manalarını anlaması olanaksızdır. _Bilgelik, aklın yolundan ayrılmayan, yeniliğe açık ve her türlü farklı bakış açılarına karşı
Reklam
Yaşam tarzı feminizm, ne kadar kadın varsa feminizmin de o kadar biçimi olabileceği fikrine kapı açtı. Bir anda feminizmin politik içeriği yavaş yavaş boşaltmaya başlandı. Dahası, siyasi görüşü her ne olursa olsun, ister muhafazakâr ister liberal her kadının, femi­ nizmi kendi yaşam tarzı içine yerleştirebileceği varsayımı hızla kabul gördü. Bü bakış elbette feminizmi daha kabul edilebilir kildi; zira altında, kadınların kendilerini ya da kültürü temelden sorgulama­ dan veya değiştirmeden feminist olabilecekleri düşüncesi yatıyor­ du. Örneğin, kürtaj meselesini ele alalım. Eğer feminizm cinsiyetçi baskıyı sona erdirmeyi amaçlayan bir hareket ise ve kadını üreme­ ye ilişkin karar haklarından mahrum bırakmak da cinsiyetçi baskı biçimlerinden biriyse, demek ki kişi hem kürtaj tercihine karşı hem de feminist olamaz. Feminist politika ivme kaybetmektedir, çünkü feminist hareketin net tanımları muğlaklaşmıştır.
_Yargı yetisi, derin düşünme becerisidir. _Doğa nesnelerinin büyüleyicilikleri üzerine bir yargıda bulunabilmek için, yalnızca estetik yargı yetisinin değil ama onun temelinde yatan bilgi yetilerinin de çok daha yüksek bir kültürü gereklidir. _Beğeni yargısı, herkesten onay bekler ve bir şeyi güzel olarak bildiren biri, herkesin o nesneye onay
_Faşizm, tüm yetkilerin tek kişide toplandığı baskıcı ve gerici bir sistematiktir. _Her insan faşisttir. İnsanlar aldatılmadı. Sadistçe, faşist diktaları arzuladılar ama Neden? _Freud, “Ruh Çözümlemesi” adını verdiği özel bir yöntem keşfederek, ruhsal yaşama egemen olan etkenleri buldu. Freud’un buluşları, evrensel ve ölümsüz ahlak değerlerinin
292 syf.
·
Puan vermedi
Anlamlı Varoluşumuzun Noktası
Anlamlı Varoluşumuzun Noktası               ❆❆❆ Algıları duyum gücümüzle zihnin etkisi altında olduğu bilgi, deneyim, düşünce, ihtiyaç, keyif gibi her türlü etki altından geçme süreci dil, zihin ve beden etkileşimlerinin geniş bir konusudur. Zihin, dil ve beden ilişkisi tanımlama ve yorumlama meselesi soyut kavramlar ve tanımı olmayan
Zihin
ZihinJohn R. Searle · Albaraka Yayınları · 202114 okunma
416 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Pax Ottoman’ın kırılımlara uğraması, bunun yanında bilimsel gelişmeler ve değişen dünya, ortaya çıkan milliyetçilik söylemleri ve yeni bir devrin başlangıcının ayak sesleridir on yedinci yüzyıl sonlarında duyulmaya başlanan. Dünya yeni gelişmelere gebedir ve bu gebeliğin sonu Osmanlı İmparatorluğu –imparatorluk
Türklere Veda
Türklere VedaTaha Niyazi Karaca · Timaş Yayınları · 202212 okunma
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.