Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
280 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
BİR SONRAKİ ROMAN KAHRAMANI BİZ OLMAYALIM
Spoiler içerir Yıl 1959. Elimizdeki kitap içinde yazılanlardan gayri kendine ait bir başka maceranın da ana karakteridir. Fakir Baykurt bu kitabı 28 yaşında yeterli edebi ve toplumsal bilgiye haiz bir vaziyette kaleme almıştır. Kitabı bitirdikten sonra "Yunus Nadi Roman Armağanı Yarışması"na göndermiş ve dokuz kişilik jüriden yedi oy
Yılanların Öcü
Yılanların ÖcüFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20215,4bin okunma
Bayram Gözyaşları
Kadın evinde oturuyordu O gün bir bayram sabahıydı Odalara göz attı Ne kocası Ne kızı Ne de annesi vardı artık Mutluluk da yoktu Kahkahalar kaybolmuştu Deprem onları elinden Koparıp almıştı Fotoğrafları eline aldı Kadın hepsinin ellerini Sonra yanaklarını tek tek öptü Ve ağladı ağladı Bayram sabahı onun gözyaşlarıyla Sırılsıklam oldu... Hanife Çıta& Nisan-2023
Reklam
Gönüller bayram olsun
Bugün kara bulutlarla güneş kardeş olsun. Uzanıp dünyanın üstüne keyif çatsınlar. Yıldızlar geceyi beklesin arkalarında. Gündüz ve gece büyüsün, ele avuca sığmaz bir bayram olsun. Bir çocuk, sarışın ya da esmer, ucunda zil olan bir küçük tekerleği sürsün hayatın ücra köşelerine. O ses, bütün unutkanlıkları gidersin, herkes yeniden insan olsun.
" 57. Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey bayram ziyaretine gelen 27. Alayın yeni komutanı Binbaşı Halis Bey ile tabur komutanlarına: " Beyler... dedi, İstanbul'u, mahallemi, sokağımı, evimi, eşimi, oğlumu, kızımı çok özledim. Siz burada savaşırken bırakıp izinli gitmeye utanmıştım. Şimdi Mustafa Kemal Bey sayesinde durumumuz iyileşti. Karar verdim. Ben de izne gideceğim" "- Ne zaman?" "- Haftaya... Birkaç gün kalsam yeter." Hüseyin Avni Bey, öğleden sonra Halis Bey'i ziyarete gitmek istiyordu, gidemedi... Serseri, hain, rezil bir obüs mermisi 57. Alay karargâhına düştü. 57. Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni şehit oldu. Olayı duyan vurulmuşa dönüyordu. Bayram zehir zıkkım oldu. Mustafa Kemâl Çamlıtekke'deydi. Hüseyin Avni Bey'i ne kadar sevdiğini bilenler acı haberi söyleyip söylememekte kararsız kaldılar. Haberi vermeyi Cevat Abbas Bey üzerine aldı. İçeri girdi. Olayı kekeleyerek açıkladı. Mustafa Kemâl'in yüzüne baktı. Anlamamış ya da inanmamış gibiydi. Sonra ağır ağır gözleri doldu, taştı, gözyaşları yüzüne akmaya başladı. Taştan, demirden sanılan, o yorulmaz, uyumaz, acıkmaz, kurşun işlemez komutan ağlıyordu. Gece 57. Alayın makineli tüfekleri, öfke, gazap, nefret, hınç ve lânet kustu. Makineli Tüfek Bölüğü Komutanı hiç yapmadığı bir şey yapmış, 3. Nolu tüfeğin başına kendi geçmişti. Karşıdaki siperlerin kum torbalarını delik deşik etti, parçaladı, mazgallarını devirdi. Görünen, kımıldayan, sürünen her gölgeyi biçti. Bağıra bağıra, küfür ede ede, ağlaya ağlaya, namlu kızarana kadar...
Sayfa 527
Bugüne dair..
Aslında ilk başta bu yazıyı yazmak istememiştim, çünkü bu konuda çok yoğun olan fikirlerimi ve duygularımı toparlayıp anlatabileceğimi düşünmüyordum ama bugün gördüğüm bazı saçmalıklar beni kesinlikle yazmak için ikna etti. Hayal kuralım. Dünyanın birbirini yediği, karmaşık bir zamanın içine doğuyorsunuz. Savaş sizin ülkenize kadar dayanmış.
bin ahımın hakkı toprağa kalsın
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, Biraz kolonya sürünsem, Ferahlasam, pencereyi açsam. Şöyle bir şey yazdım sonra: Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde. Berbattı, Bir şiire böyle başlanmazdı. İç ses diye söylendim, Ardından Yıldırım Gürses... Aptal aptal güldüm bir de buna. Ayşecik vazoyu
Reklam
Çevremdeki yetişkinlere baktıkça, büyüdükçe yıldızlara bakmayı unuttuklarını fark ediyordum. Hâlbuki yıldızlar bayram günü ziyaret edilmeyi bekleyen nineler ve dedeler gibi bekliyorlardı her gece izleyicilerini. Yetişkinler neden maliyeti bedava olan güzel bir sürpriz yapıp el öpmeye gitmiyorlardı ki? Galiba zamana doğru büyüdükçe, içimizden de birtakım şeyler bize fark ettirmeden küçülüyordu.
Ah'lar Ağacı
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, Biraz kolonya sürünsem, Ferahlasam, pencereyi açsam. Şöyle bir şey yazdım sonra: Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde. Berbattı, Bir şiire böyle başlanmazdı.
Ah! Bayram günleri sahillerinde nasıl da neşeyle Şarkılar söylerdiniz! Ama şimdi kederli, kalbin kırık, uyuyorsun... Şimşekle aydınlanan karanlıkta gözyaşları boşanıyor yağmur yerine...
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
Âmâ-Bir Somuncu Baba Romanı
“Görmek bir şeye hudut koymaktır belki. Ya görmeden yaşayanlar, bizim anladığımız gibi dünyayı anlamayanlar? Hem görmek için illa göz mü gerekir ki? Bence hayır. Bazıları bakmasa da görür, gözleri görmese de bilirler…” Fatih Duman’ın, ‘gözümün nuru’ diye isimlendirdiğim ‘Âmâ’ kitabına dün, göz hastalıkları servisinde, göz ameliyatı olan
Âmâ
ÂmâFatih Duman · Nesil Yayınevi · 20191,845 okunma
Reklam
"Ona inandım çünkü yüreğin hata etmeyeceğini sanıyordum." "Hayır, eder; kimi zaman ölümcül hatalar işler! Ama bunun sizin yüreğinizle ilgisi yok," diye ekledi, "bir taraftan hülyalar ve gurur, diğer taraftan da zayıflık... Ama siz, hayatta başka bir bayram görmemekten, bu solgun ışığın hayatı aydınlattığını ve arkasından ebedi bir gece başlayacağından korkuyordunuz." "Ya gözyaşları?" dedi kız. "Ağladığımda yürekten gelmiyor muydu onlar? Yalan söylemedim ben, içtendim..." "Tanrım! Kadınlar nelere ağlamaz ki! Leylak demetinden, parktaki sevdiğiniz banktan ötürü üzüldüğünüzü kendiniz söylüyorsunuz. Buna bir de yalancı bir gururu, başarısız bir kurtarıcı rolünü, bir parça da alışkanlığı ekleyin... Ne çok sebep var gözyaşı dökmek için!
Sayfa 535
1- Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, Biraz kolonya sürünsem, Ferahlasam, pencereyi açsam. Şöyle bir şey yazdım sonra: Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde. Berbattı,
200 syf.
·
Puan vermedi
Yaşamının elinden kayıp gitmesini önleyemeyen, yaşamak istemediklerini yaşayan, istediklerini yaşayamayan Berber Hayri için yapılan şenliği anlatan Surname bende iz bırakan kitaplardan biri oldu. Surname zenginlerin düğün, dernek, sünnet gibi sevinçli olayları, eğlenceleri anlatan kitaplardır ancak Aziz Nesin’in Surname’sinde anlatılan Atilla
Surname
SurnameAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 2017915 okunma
MEKKE DEVRİ UZUN SÜRER DOĞU TÜRKİSTAN'DA!
. İFAM'da dersler bitmiş, kardeşler hasbihâl için konferans salonunda toplanmıştı. Birkaç öğrenci meramını ifade eden vecîz konuşmalar yaptıktan sonra sunucu, kürsüye Doğu Türkistan'lı Abdüsselam'ı ça ğırdı. Kendine has türkçesiyle hayatını ve İFAM'a nasıl geldiğini anlattı. Ben de size hülâsa edeyim: Abdüsselam, on dört
Sayfa 117Kitabı okudu
‘Ah’lar Ağacı Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, Biraz kolonya sürünsem, Ferahlasam, pencereyi açsam. Şöyle bir şey yazdım sonra: Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
165 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.