Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şüphesiz annemin güzel yüzü, şefkatle ellerimi tuttuğu, gözyaşlarımı dindirmeye çalıştığı o gece, hâlâ gençliğin ışıltısıyla parlıyordu; ama ben böyle olmaması gerektiğini düşünüyordum, annem kızsa, öfkesi çocukluğumda alışık olmadığım bu yeni şefkat kadar üzücü olmazdı benim için, inançsız elimle annemin ruhuna gizlice ilk kırışıklığı, ilk beyaz saçı yerleştirmişim gibi geliyordu bana. Bunu düşününce hıçkırıklarım iyice arttı ve o zaman, karşımda asla acıma duygusuna kendini bırakmayan annemin benim kederime ansızın yenildiği ni, gözyaşlarını tutmaya çabaladığını gördüm. Benim bunu fark ettiğimi anlayınca, gülerek, "Gördün mü minik civcivim, küçük kanaryam, böyle devam edersen anneni de kendin gibi aptala döndüreceksin.
Sayfa 44
Bin Bir Erek Üstüne
Bir ulusun iyi saydığı pek çok şeyi, başka bir ulus, utanç ve düşüklük sayıyordu, böyle gördüm ben. Burada kötü denen pek çok şeyin, erguvani şereflerle süslendiğini gördüm başka yerde.
Reklam
— Peki... Sen ne yapacaksın? Sana bir şey kalmadı ki... Azizim, bu ne fedakârlık!.. Ben bir insanda bu kadar iyilik bulunabileceğine İnanayım mı? Belki başka zaman inanırdım... Fakat bugün... Bugün inanmak mümkün mü? Bir insan diğer bir insana kötülükten başka ne yapabilir? Kimi kandırıyoruz? Bana öyle riyakâr gözlerle bakmayın! Masum tavırlar beni deli ediyor. Ben de sizin gibi masum suratlar almasını bilirdim... Ama bu suratın arkasında ne saklı olduğunu da biliyorum. Anlıyor musunuz? insan dedikleri mahlukun bütün çirkef taraflarını artık gördüm. Burun buruna nefesini koklayarak gördüm. Hiçbir evliya benim karşımda maskesini muhafaza edemez... Sen Bedri, sana hiçbir fenalık yükleyecek değilim... Olduğumuz gibisin... Fazla bir tarafın yok... Ama karşımda böyle fazilet heykeli gibi durma...
Sayfa 171Kitabı okudu
Yere bakınırken,uzun bir sıra yapmış karıncaları gördüm. Buldukları taneleri saplarını, çöplerin arasından kaldırıp götürmek için çok zorlanıyor,yine de hiç durmadan çalışıyorlardı. Hemen yanlarında oturan insanın kendilerininkinden daha büyük dertlere gömülmüş olduğunu bilemezlerdi elbet. Bu insan da en az onlar kadar telaşlıydı ve o anda bu küçük işçilere imreniyordu. Telaşlanacak ne vardı bu karıncalar için,rahat rahat çalışsaydılar ya! Ama, savaş olmasaydı ben onlara imrenecek miydim? Böyle düşününce biraz utandım.
Sayfa 39 - TolgonayKitabı okudu
Otuz Beş Yaş Şiiri
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Sözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl
Allah beni mükafatlandırır, ben de seni, sen de çocuğu mükafatlandırırsın. O da Allah'a dua eder. bu tekerlek böyle döner. Hiç kimsenin hiç kimseye borcu yoktur. Ah, kardeşim çok yaşadım, çok şeyler gördüm ama ulu Allahımızdan başka sevilecek değerli şey yoktur. Her şey O'ndan gelir, her şey O'na gider.
Reklam
Geçen yılın eylül ayında kadın, çocuk, ve yaşlı yirmi bin Yahudinin idamını gördüm ben. O gün Tanrı’nın böyle bir şeye izin vermeyeceğini anladım ve Tanrı’nın var olmadığını gördüm.
"Vallahi, böyle şeyler bana biraz karışık gelir. Aşkın yapmacığı içten olanına öyle benzer ki, birbirinden ayırt edilemez; ben bu gönül oyununda ne büyük oyuncular gördüm!"
Otuz Beş Yaş
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Sayfa 154 - Adam YayınlarıKitabı okuyor
"Cephedeki tüm babaları gördüm ben. Senin baban bundan böyle Cumhuriyet'tir çocuk," dedi.
Sayfa 103 - Kronik YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Seni seviyorum! Okulun koridorlarında yürürken başını yerden kaldırmamanı seviyorum. Ürkek adımlarla dolaşmanı, her an başına bir kötülük gelecekmişçesine tedirginlikle yürüyüşlerini, öğrenci eylemleri başladığında gözlerinde biriken korkuyu, iki kızın dışında arkadaş edinmemeni seviyorum. Ablalarına olan saflık derecesindeki bağlılığını
Sayfa 110Kitabı okudu
Şimdi Gülüm ile Hatice'nin karşılıklı duygularını, bu duygularla birbirlerine karșı muamelelerinde "Ya incinirse!" korkusundan âdeta titrediklerini, yekdiğerini kırma veya gücendirme ihtimali olacak en küçük sözü ve davranışı terk ettiklerini, her ikisinin bütün hayatlarını kendilerinden evvel eşini düşünerek yaşadıklarıı gördüm. Saygıyla dillendirilmiş "sen" sözünün, menfaatle söylenmiş "ben" sözünden daha değerli olduğuna şahit oldum. Bazen Hatice'nin yüreğini dinledim, minnet gördüm; bazen gülümün kalbine baktım şükür okudum. Aşkın saygıdan, dostluktan, mahremiyetten, paylaşmaktan ve ortak düşünceden ibaret olduğuna böyle karar verdim. Belli ki Hatice bu sevginin kanatlarında makamlar ve merhaleler, dereceler ve kademeler așacak, sevgisi yüzünden bazen hesabı susacak bazen mantığı șașıp aklı eriyecekti .Bütün varlık hikmeti ve hilkat sırrıyla gaye kadının gaye erkeğe liyakatiyle yaşayacak dünya kadınlığı adına eşe bağlılığın ve destek olmanın timsal olacaktı. Yanılmayacağımı biliyordum.
Sultanın ölümü
Ölüm vakti gelip çattığında bana seslendi ve şöyle dedi, "Hasan Can bu ne haldir" "Ben kulu ona söyledim ki sultanım Allah'a yönelip onunla birlikte olma vakti gelmiştir." Bunun üzerine buyurdu ki " Ya sen bizi bunca zamandır kiminle bilirdin. Allah'a yönelişimizde kusur mu gördün." Ben dedim ki haşa bir an bile Allah'ı anmakta gaflet içinde olduğunuzu görmedim. Ama bu zaman ötekilere benzemez bundan dolayı ihtiyat olsun diye dedim". Bir süre geçtikten sonra Yasin suresini okumamı buyurdu. Bunun üzerine bir kere Yasin'i okuyup tamamladım. Benimle sureyi tekrar ediyoredu. İkinci defa "Selamun kavlen min Rabbin rahim" ayetine geldikte gördüm ki mübarek dudakları sözü edilen ayeti okur gibi kıpırdanıyordu ve sağ şehadet parmaklarını kaldırıp geride kalan parmaklarını sıkıp güçlü elleri ellerimde olup kolunu sıyırıp nabzını tuttum. Hekim başı Ahi Çelebi orada benim yaptıklarıma bakıyordu. Çabamı görünce "Henüz yaşıyor, niye böyle acayip davranıyorsunuz" diye beni azarladı. Ben de dedim ki "Hekimlik bir durum artık kalmadı, cevherimiz artık elden gitti."
Sayfa 357Kitabı okudu
Ben zamanı gördüm, İçimde ve dışımda sessiz çalışıyordu, Bir mezar böyle kazılırdı ancak, Yıldırımsız ve baltasız, Bir orman böyle devrilirdi! Ben zamanı gördüm, Kaç bakışta bozdu hayalimi, Ve kaç düşüncede! Ben zamanı gördüm, Şimşek gibi bir ânın uçurumunda. Kim tanır bizi şimden sonra, Aydınlığı kıt gecemize
Sayfa 74 - Dergâh Yayınları
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.