Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çeyiz çıkarmaya gelince ben... :D
Telefon edip bir kamyon, birkaç işçi çağırdım. Kitapları yüklettim.
Sayfa 78 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
2 saattir bilgisayarın başındayım. Bir sürü şey yazdım. Bağırdım çağırdım. Sövdüm saydım. Sınıflara yapılan baskınlarda çantasından porno cd çıkan kız öğrencileri anlattım. Yüz kontör karşılığı servis şoförüyle birlikte olan kızlardan bahsettim. Porno manyağı olmuş zavallı ergen erkeklerden. Aşkın bittiğinden. Eline erkek eli değmemiş bir kız bulmanın nerdeyse imkânsızlığından. Bir erkek­le çıkmamış bir kız bulmanın imkânsızlığından. Bırakın üniversiteleri; liselerdeki kız erkek ilişkilerinin rezilli­ğinden. Sonra sildim hepsini. Yeterince etkili anlatama­dım çünkü. Ah vah etmekle kaldım. Baktım bir anlamı olmayacak. Zaten belli bir yaşın üstündekiler meseleyi hiç anlayamayacak. Ben öfkemle kalakalacağım. Sildim hepsini.
Reklam
"sorguları yapıldıktan sonra bunlardan birini yanıma çağırdım. odada kimse yoktu. kendisine sordum: - sen Mustafa Kemal'i öldürecekmişsin öyle mi? - evet! dedi ben yine sordum: - Mustafa Kemal, ne yapmış ki onu öldürecektin? - fena bir adammış da... memlekete çok fenalık yapmış! sonra, bize onu öldürmek için para vereceklerdi! - sen Mustafa Kemal'i tanıyor musun? -hayır! - o halde, tanımadığın bir adamı, nasıl öldürecektin? - geçerken işaret edecekler, "Mustafa Kemal, işte budur!" diyeceklerdi. biz de öldürecektik. o zaman cebimden tabancamı çıkararak, kendisine uzattım: - Mustafa Kemal benim! haydi, al eline tabancayı... öldür! dedim. herif benden bu karşılığı alınca yıldırımla vurulmuş gibi oldu. bir süre şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra dizüstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı."
Bu yakarış gayrı sana, "Rabbim affeder misin”? Dünya boşmuş, aşklar yalan, Yine "kulum” der misin? Resulünü çok sevdim ben, Beni de sever misin? Seni çağırdım imdada, Lebbeyk kulum der misin?
Çok iyi ya:d
...korka korka yaklaşan sünepeler. Bre seni ben mi çağırdım, kazık gibi herif, gelmiş bana bilmem neler.. Ben seni adam yerine bile koymam be manyak.
"Kitaplarımın ölümsüz olmasına hiç karşı değilim. Onları tek kelimesi bile değiştirilemeyecek biçimde yazdım. Zamana dayanmaları için her şeyi yaptım. Ama insan olarak, Ernest Hemingway olarak ölümsüzlük umurumda bile değil.” "Sizi anlıyorum, Ernest. Ama hayattayken daha ihtiyatlı davranmalıydınız. Artık yapılabilecek pek bir şey yok.” "Daha ihtiyatlı mı? Bu benim palavralarıma bir ima mı? E tabii, gençliğimde horoz gibiydim. Gösterişi severdim. Hakkımda dilden dile dolaşan hikâyelerle kafayı bulurdum. Ama inanın bana, ne kadar kendini beğenmiş olsam da bir canavar değildim ve ölümsüzlüğü aklımdan bile geçirmiyordum! Ölümsüzlüğün yolumu gözlediğini anladığım gün, paniğe kapıldım. Yüz defa insanları hayatıma karışmamaya çağırdım. Ama ben çağrıda bulundukça, iş daha beter oluyordu. Onlardan kaçmak için Küba’ya yerleştim. Nobel ödülü verildiğinde Stockholm’e gitmeyi reddettim. Ölümsüzlük umurumda değildi, diyorum size, hatta dahasını da söyleyeyim: Onun beni kollarında sıktığını fark ettiğim gün duyduğum dehşet ölümün dehşetinden de beterdi. İnsan hayatına son verebilir. Ama ölümsüzlüğüne son veremez.”
Reklam
"Ve ben, yitip giden ömrümün ardından bağırıp çağırdım.Sessizce ağladım.Kimse duymadı."
Ve ben, yitip giden ömrümün ardından bağırıp çağırdım. Sessizce ağladım. Kimse duymadı.
Sayfa 89
Alyoşa ya ahdbhshd Siz kimi çağırırdınız?
Geçen gün ruh çağırdık. Bir ruh çağırıcının evine gitmiştim. Öyle ilgi çekiciydi ki, İvan Petroviç... şaştım kaldım. Ben Jül Sezar'ı çağırdım.
Sayfa 129 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kağıt beni çağırdı, ben kalemi çağırdım; üçümüz birlikte bir şiir yazdık
Sayfa 18 - Kadim Yayınları
Reklam
Acaba çok film seyrettiğim ya da çok roman okuduğum için mi benim hayatım böyle yeknesak gitmedi? Ben mi çağırdım hep bu kırılma noktalarını?
Sayfa 108 - Dergah Yayınları, Ekim 2018Kitabı okudu
Herkeslerin uzağı vardı ben çok çağırdım Benden önce bir kadını vardı herkeslerin İnattım, hoyrattım, sallanan bir bakraçtım Herkeslerin neşesinde ben hep sakardım Bendeki rüzgârla açılanlar Göğün aklından sarkanlar Sizden ne alacaktım, bıraktım Deyin ki ağaç kovuklarında dolandım Her çalılıkta yazgımı biraz kararttım İnandığınız o hayrete ne yapsam varamadım Herkesler tamdı bir ben olmadım Bir çocuk düşerkenki gibi baktım Dünya çok alçak bir yer İndim, uçmadım.
Kimse duymadı..
Ve ben yitip giden ömrümün ardından bağırıp çağırdım..
Hâce güldü. “Merkep itibar aramaz ki,” dedi. “Ben benimkine yedi isim koydum, yedisini de kabul etmedi.” “Belki beğenmemiştir,” “He, beğenmemiştir... İlk geldiğinde Sürmeli dedim, sonra Haktandır dedim, sonra ne dediğimi de imdi bilemem... hiçbirini kabul etmedi. Adıyla çağırdım, adıyla kovaladım, yok, kabul etmedi. En sonunda eşek dedim ki, bak, dedikçe nasıl bakar gördün mü? Uş, itibar budur! Evvela kendini bilmektir.”
22. İş bitince şeytan onlara şöyle diyecek: «Şüphesiz ki Allah size gerçek olanı vaad etti, ben de size vaad ettim, ama sonra caydım! Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ancak ben sizi (küfür ve isyana) çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, önceden beni Allah’a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim.» Doğrusu zalimler için acı bir azab vardır!
İbrahim suresi 22. ayet meali
625 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.