Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allah beni mükafatlandırır, ben de seni, sen de çocuğu mükafatlandırırsın. O da Allah'a dua eder. bu tekerlek böyle döner. Hiç kimsenin hiç kimseye borcu yoktur. Ah, kardeşim çok yaşadım, çok şeyler gördüm ama ulu Allahımızdan başka sevilecek değerli şey yoktur. Her şey O'ndan gelir, her şey O'na gider.
"Seni öyle çok sevdim ki hayatımın anlamı olduğunu düşündüm. İnsanların dünyaya başka insanları bulmak için gönderildiğine inanırım. Ben de seni bulmak için doğmuştum. Seni bulmak, tenine dokunmak, nefesini içime çekmek, bütün düşüncelerini dinlemek için."
Reklam
... Sizin evliliğiniz mutluluk sözleşmesi, bizimkisi bir geçim kontratıdır. Sen evleneceğin zaman amcan, yani merhum dayım, " Kızım, seni mutlu edecek bir adam olduğu için ben istiyorum," dediği zaman bilirsin ya ben de hazırdım. Büyükannemin beni gelin edeceği zaman yengeme, yani annene " Tam evini idare edecek, karısını besleyip geçindirecek bir koca," dediğini sen de işitmiştin. Sen eşinden sevgi ve sadakat bekleyebilirsin, bu hakkın vardır. Fakat ben öyle bir isteğe kalkışmak fikrinde bile bulunmamalıyım. Bu nedenle benim zahmetlerimin, sıkıntılarımın eşimin bana sadakati olamaması yüzünden olduğuna dair zannın doğru sayılmaz. Bu adam beni o kadar mutlu edeceğine dair bir sözde bulunmadı. Zira kendisinde de öyle bir şey aranmamıştı...
Misafirler gitti biz kaldık yine. Eşyaların düzeni bozulmasın diye çırpınıp durdum sessizce. Yeri değişen her şeyin seni biraz daha uzaklaştırdığını söyledim . Öylece baktılar yüzüme. İnsan anılarını nasıl korur başka? Bilmiyorum duvarda kocaman bir çivi deliği. Yollarımın sahibi ben ölene kadar ikimiz de bir yere gitmiyoruz.
Sen de beni seviyorsun. Peki beni neden seviyorsun? Bende beni yazmaya zorlayan şey neyse, seni bana çeken de o. Beni seviyorsun, çünkü tanıdığın ve sevebileceğin herkesten farklıyım. Masabaşı işleri için, muhasebecide çalışmak için, küçük iş meseleleri üzerinde didişmek, mahkemelerde tartışmak için yaratılmadım ben. Bana böyle şeyler yaptırır,beni diğer adamlara benzetir, onların işlerine sokar, onların soluduğu havayı solutur, onların bakış açılarını kafama yerleştirirsen, işte bu farklılığı, beni, sevdiğin şeyi yok etmiş olursun.
-"Ben senin yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum biliyor musun?" -"Niye?" -"Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin.Seni yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor."
Reklam
Ey Allah'ım yer ve gökleri yaratan sensin. Sen; mertebeleri yücelten, bereketleri artıransın. Çeşitli dillerin kelimeleri sana niyaz eder. Her yaratık senden hacet diler. Ey yüce Rabbim! Benim de hacetim; cesedimin çürüyüp yok olduğu, yakınlarımın beni unuttuğu demde beni unutmaman, beni bırakmamandır. Allah'ım sözlerimi duyan sensin.
"..Sevilmeyişin, istenmeyişin öfkesindir o, zamanla bir kefene benzer. Öfkesine gömülür yaşarken insan.. Böyle olsun istemiyorum. Sana sevildiğini, özlendiğini söylüyorum. Seni senden vazgeçerek terk etmedim, geri alacağım sanarak bir hata yaptım, diyorum. İster inan ister inanma, ben de seni en az her annenin evladını sevdiği kadar seviyorum."
Sayfa 412Kitabı okudu
Dostum
Hakikati, güzelliği ve erdemi seviyorsun; ben de seni hoşnut etmek için, onları sevmek uygun düşer diyorum.
Ah yapma, gönlüm bu acıyı atlattıktan sonra, Üzüntüyü yendim, derken, arkadan çıkıp gelme; Rüzgârlı gecenin sabahında yağmur olup yağma, Yıkılmak kaderimde varsa, bu işi hiç erteleme. Beni bırakıp gideceksen, sen olma son ayrılan, Öteki ufak dertler yapacağını yaptıktan sonra. Geleceksen başta gel ki, bileyim ben de baştan, Ne olurmuş, felek var gücüyle vurduğunda insana. Çünkü, şimdi acı gibi görünen tüm acılar, o zaman, Seni kaybetmenin yanında, çıkacak acı olmaktan.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
"Kurt, her zaman için bizim erkek ajanlardan daha iyi olacağımızı ve olduğumuzu söylerdi. Kadınların bazı özelliklerinin yoğun stres ortamlarında daha iyi sonuçlar verdiğini keşfetmişlerdi ve bu nedenle herkesten gizledikleri, hatta kendi aralarındaki üst makamlardan bile gizledikleri bu kampı oluşturdular." "Deniz, bunları anlatmak zorunda değilsin. Tamam, ilk başta seni görünce şaşırdım ama şimdi bu fikre alışıyorum. Hatta neden biz bilmiyorduk ve neden karma bir kamp olmadı diye de merak ediyorum doğrusu!" "Mert, çok komiksin. Emin ol, kamptaki kızları görsen şimdi düşündüklerini düşünmezdin." "Şimdi ne düşündüğümü ne biliyorsun?" "Ben ajan olduğum kadar bir kadınım ve bana bakışlarından aklından geçenleri okumak hiç de zor değil."
Sayfa 208Kitabı okudu
Otomobile bindiler. Mert tam gaza basacaktı ki az önce geldikleri sokağın dönemecinde kısa saçlı bir kadının kendilerine baktığını gördüler. Mert'in kalp atışları hızlandı ve göz bebekleri küçüldü. Kadının her an belinden bir silah çıkarıp kendisine ateş etmesini bekliyordu. Ama bekledikleri gibi olmadı. Kadın gülümseyerek yavaş adımlarla onlara yaklaştı. Mert ve Tracy birbirlerine baktılar. Mert, eli silahında, camı açtı. Kadın otomobilin yanına gelip açılan camdan başını uzatarak, "Merhaba Mert. Ben de seni bekliyordum" dedi.
Sayfa 206Kitabı okudu
- Demin bana yüzümün pörsümüş, tazeliğini yitirmiş olduğunu söyledin. Doğru, ben yıpranmış bir elbise gibiyim; nedeni de ne iklim, ne de iş yorgunluğu. On iki yildur içimdeki ateş, yakacak hiçbir şey bulamayınca kapalı kaldı, kendi zindanını yaktı ve söndü. On iki yil geçti, sevgili Andrey; artık bu uykudan uyanmak isteğini bile duymaz oldum. Ştolts sabırsızlandı: - Niçin kendini çıkarmadın bu bataktan? Niçin, susup oturmakta ayak direyecek yerde, kendini kurtarmadın? -Kurtarıp da nereye gidecektim sanki? - Nereye mi? Hiç değilse Volga'ya, köylülerin yanına. Orada yapılacak daha iyi şeyler var. Hayatının bir anlamı olurdu; bir amacın, bir işin olurdu; Sibirya'ya, Şitka'ya bile giderdim ben olsam.. - Sen de insana her zaman öyle çetin yollar teklif edersin ki. Hem sonra yalnız ben mi böyleyim? Mihailov, Petrov. Semyonov, Stepanov... Saymakla bitmez; bir alay insan, hepsi böyle. Oblomov'un itirafları Ştolts'a dokunmuştu. Bir şey söylemedi, içini çekti; biraz sonra: - Evet, dedi; zaman insanları değiştiriyor; ben seni bu durumda bırakmam artık, alıp götüreceğim seni.
- Bir gün bırakırsın bu işleri. - Hiçbir zaman. Ne diye bırakayım? - Sermayen iki katına çıktığı zaman bırakırsın. - Dört katına çıktığı zaman da bırakmam. - Mademki para kazandıktan sonra köye gidip rahat etmeyeceksin, ne diye çalışıyorsun öyleyse? - Bu da köy Oblomovluğu. - Ya da bir mevkiye yükseldikten sonra hak edilmiş şerefli bir dinlenmeye çekilmek. - Bu da Petersburg Oblomovluğu. - Peki insan ne zaman yaşar öyleyse? Ne diye hayatımızı berbat etmeli? - İşin kendisi için; başka bir sey için değil. Çalışmak hiç değilse benim hayatmın gayesi, içi, dışı, her şeyidir. İşte sen hayatından çalısşmayı attın; ne oldun sanki? Ben son defa olarak seni kurtarmaya çalışacağım. Bundan sonra gene de Tarantyevlerle, Alekseyevlerle oturursan, büsbütün yok olur gidersin. Ya şimdi kurtulursun ya da hiçbir zaman.
"Seni, senden de yakın, yalnız ben tanıyorum, Sana, seni en sıcak bir ben anlatıyorum. Kimse varamaz senin ben kadar yakınına; Çok zamanlar kendimi sanki sen sanıyorum. Sana seni anlatsam, anlatırım kendimi. Sende seni ararken kendimi arıyorum."
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.