Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gözyaşlarımızdan utanmamızın hiçbir zaman gereği yoktur bence. Bunlar kötü yüreklerimizin üstünü örtüp kapatan tozlara dökülen rahmettir çünkü. Ağladıktan sonra ben de daha iyi bir insan olmuştum...
Sayfa 239 - PdfKitabı okuyor
Ben en acıklı anda bile güldürücü sözler bulabilen bir insanım. Kendime acımam yoktur.
Reklam
Belki Çocukça bir ikilidir felsefe kitaplarında yer yoktur ama ben saadeti ikiye ayırırım başkalarından alınan saadet başkalarına verilen saadet benim için hakiki saadet başkalarına verilen saadettir.
Cumhurbaşkanımız (Aliya) konuşmak için kürsüye geçti, çok kısa ve net konuştu: ''Sevgili kardeşlerim, 7.Müslüman Tugayı'nın askerleri, aranızda olduğum için çok mutluyum, gelmememi tavsiye etmelerine rağmen ben sizleri görmeye geldim. Benim hatalarım ile sizin hatalarınızın on ile çarpıldığını sizlere söylemeye geldim, bu yüzden dikkatli olun, hata yapmayın, bizim hata yapma hakkımız yoktur. Sizlere hayır dilerim, Allah sizleri korusun...''
Sayfa 126
Şu sorgulamayı yapmayan yoktur
“Evet ama, yani, ben hâlâ sözcüklerin niye farklı farklı anlamlar taşıdığını anlayamadım. Örneğin, k-ö-p-e-k'in, havlayan ve kuyruğunu sallayan şey demek olduğuna kim karar veriyor? Bunu kim diyor?"
Sayfa 39
İyi biliyorum ki yanılıyorum, benimsenilmesi, tanınması gereken sınırlar vardır. Yaratırsa böyle yaratır insan. Ama sevmenin sınırı yoktur ve ben her şeyi kucaklayabildikten sonra, iyi sarılamasam da ne çıkar?
Reklam
"Hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacaktır. Her kötülük, her suç, er geç ceza görecektir! Ama bu dünya da, ama öbür dünya da! Belki bugün, belki yarın. Belki yarından daha yakın! Bilinmez. Sabır kadar büyük meziyet, iyi huy, Allah nazarında mevcut değildir. Hazreti Peygamberimiz bir “hadisi şerifte buyuruyor ki...” Beytullah Hoca’nın “cemaati müslimin”i esniyor. İçerinin havası gittikçe ağırlaşıyor. Bayram’ın üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi. Gittikçe ağırlaşan bir uyku, gelip göz kapaklarına oturuyor. “Ben öcümü bu dünya da almak isterim! Bugün! Burda! Dostun düşmanın önünde! Benim sorunum bu insanlarla, bugünle, burasıyla!.. Göreceğim adaleti bugün göremezsem, bir değeri yoktur nazarımda! Biz de böyle düşünüyoruz bu kötü aklımızla ey saygıdeğer Beytullah Hoca! Sen ayak ta ve yukarda, biz oturmuşuz ve yerde! Sen ahreti kendine garantilemiş, sen Allah’ın siperine sinmiş, sen ağustos ayında Peygamberin gölgesinde serin; biz, zayıf öküzümüzü, zayıf ineğimizle kağnıya koşup sap çekeceğiz diye tozlu yollarda perişanız Sayın Hocafendi!.. Terliyoruz... Yanıyoruz... Derimiz kavlayıp kalkıyor. Biz de böyle düşünüyoruz ey yaşlı Hoca!..” “Berhudar ol aslanım!” dedi Bayram kendi kendine. “Fakat biz bugünün konuşulmasını istiyoruz. İn, in! Yere in! Yanımıza in! Yanımızda konuş! Atma ordan, yüksekten!..”
“Tekmil köylü milleti böyle! Birbirini çekemiyor. Kıskançlık ilerledi. Benim gezdiğim köyler hep böyle. Düzenliği yok. Geçimi yok. Tamah çoğaldı. İyice çivisi çıktı köylerin!..” “Ağzını öpeyim! Ne kadın konuşuyorsun!..” “Nelerini gördük şu Erle Çukuru’nda geze geze! Bu mesleğin içinde! Namussuzları namuslu olmaya zorlayacak bir kuvvet yok! İmamların forsu yıkılmıştır. Zaten de yoktur. Bileği kuvvetli zalime hökümet diş geçiremiyor. Kolu yetişemiyor. Yoksullar eziliyor böyle. Hiç ses çıkaramıyorlar. Dertlerini kimseye anlatamıyorlar. Karataş’ın Muhtarını ben bilirim, hinoğlu hin, cinoğlu cindir! Yerdeki Kaymakamı değil, gökteki Allahı kandırır yarın! Tanıkları kandırır, yargıçları kandırır! Köylük yerin hali dumandır. Bundan böyle tüm dumandır Irazca teyzem!..” “Hiç de duman değildir!” dedi Irazca içinden “Hiç de duman değildir, ama azcık güvendiğin yer olacak!..”
SAHİP OLMAK YADA OLMAK “Biliyorum ki ben, Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım anlar dışına, Hiçbir şeye sahip değilim.” Goethe Eğer sevdiğim halde, karşımda bir sevgi doğuramıyorsam, yani sevgim bir karşı sevgi üretmiyorsa; yaşamımı seven bir insan olarak dışa vurmam beni sevilen biri haline getirmiyorsa, sevgim güçsüz
“Şimdi sırası gelmişken, Kemalist, hem de sapına kadar Kemalist olduğumu açık seçik söylemek isterim. Mustafa Kemal benimle dans etti, on bir yaşında bir çocuğa insan muamelesi yaptığı için değil; eğer Mustafa Kemal olmasaydı, ben "ben" olamayacağım için Kemalistim. Eğitim görmüş, seksenini geçmiş bir kadının bu memlekette Kemalizme inanmaması tamamiyle anormal olurdu. O sırada küçüktüm ama, tramvaylarda erkeklerin oturdukları bölümü kadınların oturdukları bölimden ayıran perdeyi çok iyi anımsıyorum. Mustafa Kemal, o perdeyi de, kadınları toplum yaşamından dışlayan, karanlık köşelere kapatan bütün perdeleri de yırttı o güzel elleriyle. Kadınların her açıdan erkeklerle eşit olduklarını savundu. İşte bu yüzdendir ki, Cumhuriyet ilân edildiğinde yedi sekiz yaşında olan, onun yaptığı devrimleri kendi gözleriyle gören bir kadının Mustafa Kemal'den yana olmamasının yolu yoktur.”
Sayfa 158
Reklam
Bir insan ayağını veya gözünü kaybettiğinde, neyi kaybettiğini bilir, ama benliğini -kendini- kahbettiğinde bunu bilemez, çünkü bunu bilecek bir "ben" artık ortalıkta yoktur.
Kendisine Başkomutanlık verildiği zaman Atatürk'ün ifadeleri:
Başkanınız olmakla ben, bugün iki kere mutlu olacağım. İkinci mutluluğumun nedeni, benim bundan üç sene önce kutsal davamıza başladığımız gün bulunduğum yere dönebilmem imkanı olacaktır. Gerçekten dünyada milletin içinde sade bir yurttaş olmak gibi bir mutluluk yoktur. Gerçekleri bilen, kalp ve vicdanında manevi ve kutsal zevklerden başka zevk taşımayan insanlar için, ne kadar yüksek olursa olsun, maddi makamların hiçbir önemi yoktur.
okumak, yazmak ve yaşamak üzerine - Schopenhauer
İnsan diğer canlılarda olduğu gibi doğduğunda bir ve bütün, derli toplu haldedir. O bütünlükte bir parçalanma yoktur. Bu bütünlüktür onu o zayıf halinde yaşatan... Zaman gelince o bütünün içinden kendisini çıkarır ve ona "ben" adını koyar. Böylece kendisiyle varlıklar arasındaki ilk yarılma meydana gelir. Bu yarık, "ben" dediği şeyi terbiye ederek o bütünle uyumlu hale getirinceye kadar kapanmaz.
Sayfa 65
Ben de onlar gibiyim. Ama işte, ölümün benim gibiler için bir anlamı yoktur..
Sayfa 125 - Can YayınlarıKitabı okuyor
“Hakikat bize eşyanın doğasında olan şeyi yapmamızı buyurur. Çünkü her varlığın doğası ondaki suretinden başka bir şey değildir. Ama bu insanda irade yoktur anlamına gelmez. İnsanda irade vardır. Yalnız istediğimi yaparım, istediğimi yapmam demeyi irade sanırsan aldanırsın. Cahiller ve yarım akıllılar bunu böyle sanır. İrade demek eşyanın gerçek doğasını anlamak demektir. Ve irade demek, olabileceği olmayacak olandan ayırabilmek, buna göre davranmak demektir.” daha az
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.