Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sana Bir Tanrı Getirdim
Benim de bir insan tarafım vardı Bakma böyle kötü olduğuma Benim de dileklerim vardı Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde Büyük dertler içinde benim ellerim Anlamıyor musun? Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar Ben sevilmediğimden böyle çirkinim
Sayfa 67
Gökyüzünde ki yıldızlar gündüz bir yere gitmezler. Ama onları görebilmemiz için gecenin bastırması, göklerin kararması gerekir. Benim halim de böyle. İyi insanları fark edebilmek için önce bütün insanlardan vazgeçmem lazım.
Sayfa 440Kitabı okudu
Reklam
“Ne istiyorum? Yeni bir evde, yeni yüzler arasında, yeni koşullar altında yeni bir görev; bunu istiyorum, çünkü daha iyisini istemek faydasız. İnsanlar böyle yeni bir yere gidebilmek için ne yapıyorlar? Galiba arkadaşlarına başvuruyorlar benim hiç arkadaşım yok. Kendi başlarının çaresine bakmak zorunda olan, hiç arkadaşı olmayan daha bir sürü insan vardır; onlar ne yapıyorlar peki?”
Gerçekten birbirimizin yaşadığı ıstıraplar filan dert oluyor muydu içimize? Benim hikâyem birinin kalbini yaralıyor muydu? Olabilir miydi böyle bir şey? Yaşadığım her şey senin için, ayın önünden geçen tül gibi bir bulut muydu yoksa? Birinin elinin yandığını görsen içinde hisseder misin o acıyı? Öyle bir şey olabilir miydi?
Sayfa 87 - Doğan KitapKitabı okuyor
"Peki Nusa'ya kızmadın mı Zorba?" "Neden kızayım? Sen ne dersen de, kadın başka bir şeydir patron, insan değil, başka bir şey. Neden kızayım? Kadın anlaşılmaz bir şeydir ve gerek uygarlığın, gerekse dinin bütün yasaları yanılmaktadır kadın konusunda. Böyle davranıyorlar patron! Eğer yasa koymak benim elimden gelseydi, erkek için başka, kadın için başka yasa koyardım. Erkek için on, yüz bin yasa; ne de olsa erkektir, kaldırır. Ama kadına hiç! Çünkü sana kaç kere söyleyeceğim patron? Kadının şerefine! Tanrı biz erkeklere de akıl versin!"
"Böyle zevkler bana göre değil. Çoğu kadın böyle şeyleri sever. Ama benim için hiç cazip değiller. Ben kitap okumayı tercih ederim."
Reklam
Aşktaki ilk ân, benim bizzat kendim için hür, otonom bir kişi olmak istemediğimi gösterir ve eğer ben böyle birisi olmuş olsaydım kendimi gayri mükemmel, zayıf, kusurlu ve eksik hissederdim. İkinci ân, kendimi başka bir şahısta buluvermem, onda hüküm sürmem şeklinde tezahür eder; buna mukabil o da bende kendine ulaşıverir. O yüzden aşk, aklın çözemediği en korkunç çelişkidir; o anda öz bilincimizin titizlik ve katiyetinden daha ağır bir şey yoktur; bilincin bu titizliği nefyedilir; oysa ben ona onayarak sahip olmalıyım. Aşk, tezadın yaratılması ve aynı zamanda çözülmesidir: tezadın çözülmesi olarak aşk, ahlâkî birlik ve uyum demektir.
- Rio, kendimi bazen çok garip hissediyorum. Hatırlar mısın? Eskiden okuduğumuz bir yazar vardı: Jacques Rigaut. Ne diyordu biliyor musun bir cümlesinde?.. ‘Bazen elimi yüzüme götürdüğümde bir burun, bir göz, bir ağız bulamamaktan korkuyorum.’ İşte böyle söylüyordu kitabında. O zamanlar benim için hiçbir şey ifade etmiyordu bu cümle. Ama şimdi bazen ben de korkuyorum yüzümü bulamamaktan. Hayatta sadece seni tanıyormuşum gibi geliyor. Sadece Rio’yu. Bazen başka hiçbir şey bilmediğimi düşünüyorum. Âşık olduğum insandan başka hiçbir şey bilmediğimi düşünüyorum bazen. Bu duygudan da korkuyorum. Hem de çok.
Bunun ölmekten ne farkı vardı? Hatta her gün ölmekten ne farkı vardı? Her gün bir önceki günden daha az acı çekmek için yaşamaya çalıştığım bir hayattı bu. Ben sıçarım böyle hayata dediğimde, hayat benim ağzıma sıçıyordu.
"Bir savaş başlattın, bu topraklarda senin krallığından biri bir savaş başlattığında sonu iyi olmamıştı." "Evet," dedi Toprak Vârisi. "Sen her şeyini kaybetmiştin!" "Ve sen de her zaman böyle her şeyini kaybetmişlerin ayağına mı gelirsin?" "Halkım için buradayım," diye yutkundu. "Halkın için Tanrıçalara diz çök, benim için zahmete girme. Çıkabilirsin."
Reklam
"Sizi en yakın çalışma arkadaşınızla tanıştırayım: Sanem Hanım." Sanem Hanım. Sanem. Evlen benimle Sanem. Kadınım ol benim. Yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. Başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. Bazı akşamlar DVD'de film
Yüzleşmek. Hayatta en çok kaçtığım şey. Gerçeklerle yüzleşmek. Hayatta ödümüze en çok patlatan şey. En azından benim için böyle. Kafamın içi güzel bir yer ve orada kurduklarımla mutluyum ben. Dışarıdan gelebilecek herhangi bir gerçeklik emaresini kayıtsız şartsız reddetmeye hazırımda.
Sayfa 327Kitabı okudu
#alacakaranlık
" Hep böyle olurdu.Düşünüp taşındığım,karar vermeye çalıştığım süreç benim için en sancılı süreçti.Ancak bir kez karar verdikten sonra,rahatlar ve bu karardan şaşmazdım.Bazen umutsuzluk,duyduğum rahatlamayı lekelerdi?tıpkı Forks’a gelme kararım gibi.Yine de bu seçeneklerle boğuşmaktan daha iyiydi. "
Epsilon YayıneviKitabı okuyor
“Sevgili çizgilerim benim, sevgili kırışıklıklarım, sizi ne kadar seviyorum... Siz bana ne çok sey öğrettiniz... Siz beni ne kadar çok seviyorsunuz... Siz benim mutluluğum, siz benim savaşım, siz benim mutsuzluğum, siz benim acılarım, siz benim özgürlüğümsünüz... Sevgili, ince, küçük, zarif çizgilerim... Dostlarım. Siz olmasanız ben ne yapardım? Siz benim kararlığım, siz benim gücümsünüz. Sizi oluşturana dek neler yaşadım... neler çektim... nasıl savaştım ben... ve size böyle anlayışla, mutlulukla bakabilmek için... ne çok uğraştım.”
Sayfa 198Kitabı okudu
Hoca’nın, en eski fıkrası, Ebül-Hayr-ı Rûmî'nin, Cem Sultan adına yazdığı «Saltuk-Nâme»sindedir. Bu fıkraya göre Hoca, Akşehir’de yatan Seyyid Mahmûd-ı Hayrânî’nin dervişidir. Pirdaşı Sarı Saltuk, pirini ziyaret için Akşehir’e gelmiş ve Hoca’ya konuk olmuştur. Hoca, Sarı Saltuk’a altın ve gümüş sahanlarla yemek çıkarmış ve bizzat kendisi hizmet etmiştir. Sarı Saltuk, bir aralık, acaba bunlar, Hoca’ya babadan mı kalma, yoksa kendi mi çalışıp kazandı da aldı diye düşünürken Hoca, onun gönlünden geçeni anlamış, hepsi de demiş, babadan kalma. Benim, ancak üç malım var, onlarla geldim bu dünyaya, onlarla giderim. Sarı Saltuk, nedir onlar diye sorunca bir y...., iki t.... demiş. Sarı Saltuk, böyle olgun bir adam abes söz söylemez. Bu söz, şüphesiz ki bir remiz, amma neyi kasdetti acaba diye düşünürken Hoca, düşünme, düşünme demiş, bu üç şeyle inancı, ameli ve ihlâsı kasdettim.
Sayfa 11 - ÖnsözKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.