Bana şiiri sevdiren adam, Atsız'a selâm olsun!
Atsız'ın kitapları her zaman beni çok etkilemiştir. Bunun sebebini Atsız'ı tanımaya, onu bilmeye bağlıyorum. Kitaplarını, onu tanımadan okumuş olsaydım bu kadar etkilenmezdim diye düşünüyorum.
Atsız'ı abarttığımı düşünenler olabilir(onlar burayı terkedebilirler) fakat her okurun etkilendiği yazarlar
Sessiz sedasız insanlardan uzak bir Karadeniz köyünde geçen ilgi çekici bir şekilde kitaplarla dolu bir evde yaşayan Ahmet Arslan’ın çok insanın hayalini kurduğu bu yaşamının altında psikolojik öğelerin ağırlığını ve aşkı hissettiğiniz bir roman. Kahramanımız o kadar âşık olacak ki tüm yalnızlığını ve hislerini ölse bile bir mektupla aktaracak. Fakat yine de insan daha fazla bir bağlılık arıyor. Rusya’ya uzanan yürek burkan bir aşk hikâyesi birden cinayetin önüne geçiyor. Kısacası sürükleyici, insan duyguları olmadan yaşayabilir mi dedirten bir Roman…
Yat, kalk, işe git, siyaset konuş, işten gel, markete uğra, ihtiyaçları al, eve gel, yemek ye, sosyal medyaya bak, haberleri izle, yat, kalk... Rutine bağlanmış hayatlar. Robotlaşmış, ideal yoksunluğu olan, hedefi olmayan, nefes alıp verilen ama yaşanılmayan hayatlar...
Kurallar bütünü halinde yaşanan, metroya bile hep aynı kapıdan binilen,
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/ChXgRAuNCSL
Bugün günlerden 17 Ağustos. Binlerce insanın hayatını kaybettiği o depremin üzerinden tam 23 yıl geçti. O yüzden gelin size 17 Ağustos 1999 gecesi yaşadıklarımı anlatayım.
Bilenler biliyordur, ben aslen
Ve bitti...
Bir an hiç bitmeyecek sandım!
Öyle güzel iç içe hikayeler vardı ki her an bir başkasının içine düşebilirim diye düşündüm ama olmadı! Kayıp gitti ellerimden
Puslu Kıtalar Atlası...
Çok kitap inceledim bu uygulamada. Ama itiraf ediyorum en çok bu incelemeyi kafamda kurmakta zorlandım. Postmodernizm, iç içe anlatım, üst kurmaca...
Ne çok hikayeye
Önce takibe alıyor, sonra bakıyorsun takip ettiği kişi sayısı 1000 küsür, takipçi sayısı ise 50-100 arası bir şey. Hoşgörülü olup sen de takibe alıyorsun. Ne oluyorsa bundan sonra oluyor. (Sırf şu durumun önüne geçmek maksadıyla, yıllık bilmem ne kadar ödediğin premium üyelik sayesinde hani şu seni takibe aldıktan sonra takipten çıkanları görüntülüyorsun ya, bunun bile farkında değiller...) Neyse, sonra bakıyorum, bir de ne göreyim. Demin 1000 küsür kişiyi takip eden şahıs/lar bir anda takip ettiği kişi sayısını, yanlış okumayacaksınız, sıfıra düşürmüş. Takipçi sayısı ise 50-100 küsürden 500 küsüre yükselmiş. Cidden bu tür hastalıklılar yüzünden ciddi manada kırıcı olup onlara çok pis dalasım geliyor ama onların seviyesine de inmek istemiyorum. Amaçları nedir demiyorum, çünkü zaten amaçları belli. Ego tatmini. Neyse ki artık bu tür kişileri doğrudan engelliyorum. Böylece sonsuza dek çıkmıyorlar karşıma. Lütfen bunu ne bana ne de başkasına YAPMAYIN!
Bazen yorgunum dersin,
Sırtında taş mı taşıdın derler.
Mecal bulup
Taş sadece sırtta taşınmaz diyemezsin.
Ve anlarsın ki hal bilmezin yanında
Dert bile çekilmez.
Allah bizi yük olanlardan değil,
Yük alanlardan eylesin…
(ALINTI)