önemli olan , bir durumu adlandırmak değil, onu görebilmek ve belli sınırlar içinde gösterebilmektir, sanat bunu yapar.
trajiğin başka bir belirtisi, onun uyandırdığı kederdir. bu özel keder "nesnel" bir kederdir, seyircinin rastlantısal yaşantılarıyla ilgisi yoktur.
Seyirciyi taze bir havayla dolduran bu keder, belli bir şeyden, belli bir şe için duyulan bir keder değildir, kavramlar, terimler içinde sınırlandırılamayan, dünyanın yapısıyla ilgili önlenmez ve kaçınılmaz birşeyi doğrudan doğruya kavramakla duyulan bir kederdir o.
İnsan kendiyle kendisi olmayan şeyler arasında sınır çizerek, kendisinin olanı başkalarınkinden ayırmakla, kendi kendine sınır koymakla kendini bilebilir, kendi kendisi olabilir. bu sınır, insanın kendi kendisi olması, aşırılıklardan sakınması, orta yol hepsi apolloniğin kendisidir.
Kişi yaşar, sanatçı yapıtlarıyla ölümsüz olur. çünkü varlığın görünür, dokunulur bir duruma gelmesi, sanat yapıtlarıyla, var olanın simgeleri olan sanat yapıtlarıyla olur.
sanat insanı her türlü kadercilikten korur.
Yaratıcı, var olanı konuşturmakla, ona aracılık etmekle, onu hem varlamış hem aşmış olur ama var olanı aşmak yaratıcının haddi mi? yaratıcıyla var olan arasında sürekli bir çatışma vardır.
insanlar da yaşayabilmek için sanat yapıtları yaratmak zorundadırlar nietzsche için sanat, var olmanın baş koşuludur.
istemeden işlenen ve cezasına katlanarak ödenen suç bir zafer olur.