Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mitokondriyal Havva
Genomun kalıtımı hücredeki çekirdeğin DNA'sında olduğu gibi anne ve babadan gelen (rökombinasyon) ortak bir kalıtım değildir, genlerin sadece anne tarafından bir sonraki kuşağa aktarılmasıyla belirlenir. Bireylerarası varyasyon kaynağının tek göstergesidir. mtDNA'nın bu özelliğinden hareketle sapiens türünde ana tarafından soyağacı oluşturulmuş ve yaşayan tüm insan topluluklarmdaki mtDNA tiplerinin tümünün vaktiyle Afrika'da 150-200 binyıl önce yaşamış olan tek bir ortak ataya kadar götürülebileceği görüşü benimsenmiştir. Günümüzde bu görüş "mitokondriyal Havva" olarak bilinmektedir. Ancak yeryüzünün değişik coğrafyalarında! tüm modern insan topluluklarının kökenini Afrika'da vaktiyle yaşamış olan bir ortak anaya bağlama anlayışı günümüzde bazı kavram kargaşalarını da beraberinde getirmiştir
Sayfa 143Kitabı okudu
Latin alfabesinin kendisi uzun sürmüş kopyalama evrelerinin ürünüdür. Anlaşıldığına göre alfabeler insanlık tarihinde yalnızca bir kez ortaya çıktı: Şu anki Suriye'nin bulunduğu yerden Sina'ya kadar olan bölgede, MÖ ikinci binyıl sırasında Sami dillerini konuşanlar arasında. Şu anda var olan ve geçmişte var ol- muş yüzlerce alfabenin hepsi sonuçta bu Sami alfabesinden, çoğunlukla düpedüz kopyalama ve uyarlama yöntemiyle, pek ender olarak da alfabe düşüncesinin yayılmasıyla türemişti.
Reklam
Mezopotamya’nın Kuzey sınırını oluşturan Toroslar’ın eteklerindeki Çayönü yerleşmesi, 10 binyıl öncesinde yapılan ilk yuvarlak kulübelerden, geniş odalı yapılara kadar yaşanan aşamaları gösteren mimari kalıntılara sahiptir. Burada yaşayanlar, mimari alandaki performanslarının yanı sıra, çanak çömlek aşamasından önce, taştan stilize figürin yapmayı, doğada bulunan bakırı ısıtarak-döverek boncuk, bız ve halka biçiminde işlemeyi başarmışlardı.
Sayfa 41 - İletişim Yayınları - 7. Baskı - Mezopotamya tarihinin kaynaklarıKitabı okuyor
Homo sapiens türünün ilkel formlarına doğru evrimleşme aşağı yukarı 200 binyıl önce başladı. Artık Homo sapiens öncesi formlar yavaş yavaş tarih sahnesinden çekiliyor ve yerlerini hem kültürel, hem de anatomik yönden daha gelişmiş insanlara bırakıyordu.
Sayfa 116Kitabı okudu
Mezopotamya’da Musul yakınlarında Paleolitik dönemin başlarında yapıldığı tahmin edilen taş aletler belirlenmiştir. Kuzey Irak’ta Küçük Zap bölgesinde Barda-Balka adlı “atölye” veya “kamp alanı” günümüzden yaklaşık 80 binyıl öncesine tarihlenir.
Sayfa 38 - İletişim Yayınları - 7. Baskı - Mezopotamya'nın tarihöncesiKitabı okuyor
Ernst Diez şöyle diyor: "Hz. Muhammed Gautama Buddha'dan yaklaşık bin, Hz. İsa'dan yaklaşık yarım binyıl sonra üçüncü dünya dinini vaz (tebliğ ve beyan) etti. (Tarihi kaynaklar itibariyle) Budizm'in ilk asırları tamamen karanlıklar içinde olduğu gibi, erken dönem Hıristiyanlığı da yarı karanlık bir durum arz ederken, İslâm'ın gelişmesi, başından itibaren tarihî rivayetlerin ışığındadır.
Sayfa 6 - Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı, Derin Tarih, Tarih Okuyan Şaşırmaz, Genel Yayın Yönetmeni Taha Kılınç, Turkuvaz Dağıtım PazarlamaKitabı okuyor
Reklam
Ortaçağ yüzyılları karanlık çağlar değildir. Eğer bu ifadeyle, bitmez tü­kenmez dehşet, fanatizm ve hoşgörüsüzlük yılları, salgın, kıtlık ve katli­amlarla dolu maddi ve kültürel çöküş yüzyılları kastediliyorsa, bu model Roma İmparatorluğu'nun çöküşü ile yeni binyıl veya en azından Karolenj Rönesansı arasındaki yüzyıllar için kısmen geçerli olabilir.
Çin Tarihinin Döner Kapısı
"Devrimci liderlik sunabilecek şehirli bir sınıfın(burjuvazi,aydınlar ya da proleterya) yokluğunda, köylü isyanları bundan daha ileri gidemiyordu. Siyasi devrim,toplumsal dönüşüme yol açmıyor, tek yaptığı bir hanedanın yerine bir diğerini geçirmek oluyordu. Çin tarihi iki binyıl boyunca bir döner kapıydı."
Sayfa 104 - Yordam KitapKitabı okudu
İlk Hıristiyanlar her an dünyanın sonunun gelmesini bekliyorlardı; yalnızca birkaç binyıl yanıldılar... Büsbütün başka bir beklenti dizgesinde olan ben de yanılabilirim; ama bir hayal ne tartılabilir ne de kanıtlanabilir.
Paratanrıcılık
Mezopotamya’da MÖ 3. binyıl bir erken bir zamanda, geniş çaplı mal depolaması ve ticareti yapılırken, Mina, şekel ya da talent gibi çeşitli isimlerle bilinen standart ağırlıkta altın ve gümüş kullanımı çok yararlı bulununca, insanlar, bir şeyleri satın almak için değerli metal külçeler kullanmaya başlamışlardı. Ama hala altın, ortalama bir kişinin, söz gelişi bir sepet buğday satmak ya da bir tulum şarap almak için kullanamayacağı kadar az bulunuyordu. Asıl para, bugün Türkiye’de bulunan ama o zamanlar Yunanistan’a komşu küçük bir devlet olan Lidya‘da icat edildi; bu devrimci yenilikten ilk yararlanan ise Yunanistan’dır.
Sayfa 455 - SAYKitabı okudu
Reklam
Burada,maddi zenginlikler gibi manevi değerler de hep onların inhisarı altına girmiş bulunuyordu.İyilik,doğruluk ,güzellik namına ne varsa onlarındı ve onlardan başkasının olamazdı.Hâlbuki benim o zamana kadar okuduğum ve inandığım kitaplar bunun aksini söylüyordu.Bütün insanlık adına konuşuyor,insan haklarını savunuyordu.Benim okuduğum kitaplara göre, milletler birtakım sınıflara ayrılamazdı.Fertler arasında mevcut olan eşitliğin milletler arasında da mevcut olması gerekirdi.Hele şu millete topyekûn iyi, bu millete baştan başa kötü demek,birini aşağıda görüp öbürünü yüksekte tutmak ne hümanist kültüre ,ne ilmî düşünce metotlarına uyabilirdi.Şu halde...Evet şu halde ya bu kitaplar yalan söylemişti ,yahut da,bu cemiyet ,bu medeniyet o kitapların medeniyeti,cemiyeti değildi.
Sayfa 338Kitabı okudu
Ayrıca üstün ırk, nesil, millet gibi kavramlardan bahseden biri de son birkaç yüz binyıl olan her şeyi kaçırmış bir canlıdır. İnsanı üstün yapan hiçbir özellik biyolojik değildir, biyolojik olarak sadece hayvanız. insanı üstün yapan, hayatını devam ettirmek dışında şeyler üzerine kafa yorabilmesidir ve başka insanlarla organize çalışabilmesidir. Bu çağa ulaşmış bir zekayı kimin üstün olduğu üzerine yormak enerji israfı olur.
MÖ 3. binyıl gibi erken bir zamanda, Mezopotamyalılar, mal alışverişinde, değerli metallerden külçeler kullanmaya başladılar. Eşit ağırlıkta olan altın ya da gümüş külçeler, mina şekel ya da talent adı verildi. Para, insanlığın düşünüş biçimini derinden etkileyecekti, ama çok sonraları.
Sayfa 345 - SAYKitabı okudu
Samuel Noah Kramer, 1946’da, Sümerce kil tabletlerini İngilizceye çevirerek yayımlamaya başladı ve bunu yaparken, eski Iraklıların kentlerinde keşfedilen ya da başarılan en az yirmi yedi tarihsel ilki saptadı. İlk okul, ilk tarihçi, ilk Ecza ve tıp kitabı (farmakope), ilk saatler, ilk yapı kemeri, ilk yasa, ilk kütüphane, ilk Çiftçi yıllığı (almanak) ve ilk iki meclisli parlamento, bu ilkler arasındaydı. Sümerler, bahçeleri gölgelik olarak ilk kullananlardı, ilk atasözlerini ve Öykünceleri(fablları) derleyip kaydettiler, ilk epik destan edebiyatını ve ilk aşk şarkılarını yarattılar. Bu dikkate değer yaratıcılık patlamasının nedenini bulmak zor değildir: Kentler, daha önce gelmiş geçmiş her şeyden çok daha yarışmacı, deneyci ortamlardı hala da öyledir ve MÖ 4. binyıl sonlarına rastlayan bir zamanda, insanlar büyük kentlerde bir araya geldiler. Bu geçiş, insan deneyimlerini dönüştürdü, çünkü yeni koşullar, erkeklerin ve kadınların daha önce hiç görülmemiş şekillerde el birliği etmelerini gerekli kıldı. Kent, uygarlığın beşiğidir, en değerli fikirlerimizin neredeyse tümünün doğduğu yerlerdir.
Sayfa 336 - SAYKitabı okudu
Tablo bir an önce tamamlansın diye diğer bölmeye geçiyorum.İkinci bölmede,yani muhalefet dinamiğinde görülen ise şu : Türkiye'de işçi sınıfı ,dönemsel kimi eylemlilikler ve patlamalar dışında ,Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde toplumsal muhalefet hareketinin öncüsü olmamıştır.İşçi sınıfının,1960'larla birlikte ,toplumsal muhalefetin çok önemli bir bileşeni konumuna geldiği açıktır.Ancak,bu önem,hatta nicel ağırlık bile,sınıf hareketini genel muhalefet hareketinin omurgası konumuna getirmemiştir.
Sayfa 281Kitabı okudu
690 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.