Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ancak Yazgıdır Bu
diledim mi yanında tümden varolmayı an için ve birkaç sonrasında hiç yokmuşcasına beklememeyi bir şey çevremdekilerin uyumundan başkaca?
Şu an bile yapılan pek çok şey var ancak ülke regülasyonları henüz bu yenilikleri halka sunmuyor. Burada sizlere henüz duyulmamış söz konusu çarpıcı gelişmelerden birkaç örnek vermek istiyorum: Tanıdığım bir bilim kadını, hiç spor yapmadan mRNA teknolojisiyle kas gelişimini sağlayan bir gen tedavisini denedi ve sonuçlar şaşırtıcıydı; vücudu spor salonlarında yıllar harcayan kişiler kadar gelişmişti. Bir diğer kişi ise beyne burundan verilen bir spreyle zekâsını yükseltmek için henüz deney aşamasındaki bir molekülü uyguladı. İşte bu örnekler, araştırmaların nereye gittiğini ve treni kaçırmamamız gerektiğini gösteriyor.
Reklam
“Ham hazlarla uğraşan kimseler, bir oyundan bir oyuna geçen, sıkıldığı an bir başka oyun isteyen çocuk gibidir. Basit hazlar peşindedirler. Ahiret zevklerini tatmin etmesi için Allah’a ibadet ederler. Arif (kavrayışı yüksek olan kimse) ise veliliğin işaretlerini anlamak için yüzünü Allah’a çevirmiştir.” İbni Sina
Sayfa 48 - Destek yayınları 32. BaskıKitabı okudu
“ Bizim kavuşmamız binde bir ihtimal , hiç beni beklemesin “ demişsin . Yapma gözünü seveyim Muazzez. Nezaket göstermişsin , Allah razı olsun tabi ama , hiç gerek yok böyle şeylere. Beklemek ne demek , ben seni beklemek için salonun kapısına “ bekleme odası “ yazmışım , elime dergiler almışım , her an sıra bana gelir de seslenirsin diye diken üstünde oturuyorum.
taspar 581 yılında hastalanmış, fakat ölmeden önce devletine ve milletine karşı bir zararlı hareket daha yapmıştı. ağabeyi mukan'ın oğlu ta-lo-pien'i tahta aday gösterdi. halbuki ta-lo-pien'in annesi türk olmadığı için babası tarafından dahi tahta vasiyet edilmemişti. taspar'ın az sonra ölümü üzerine ta-lo-pien, kağan olmak istedi. ancak, millet ve devlet adamları onu kağan olarak tanımadılar. devlet meclisinde yapılan müzakerelerde taspar'ın oğlu an-lo'nun kağan seçilmesine karar verildi. kağan olamadığı için kızan ta-lo-pien, kuzeye doğru çekildiği ve sürekli gönderdiği elçilerle kağan an-lo'yu rahatsız etti. meydana gelen huzursuzluklar önlenemeyince devlet meclisi yeniden toplandı. kara'nın oğlu işbara'nın cesur, yiğit birisi olup kağanlığa onun layık olduğu kararına vardılar ve an-lo'nu tahttan indirilip yerine işbara çıkartıldı
Elinde hiçbir şeyi kalmamış bir insanın dahi, kısacık bir an için bile olsa, sevdiğine ilişkin düşüncelerden nasıl mutluluk duyabileceğini anladım.
Reklam
O yüzden diyorum. Karşımdaki kişiyi çok incittim. Kafama göre ilişkimizi bencilce sonlandırdım. Onu sevmiştim. Kendimce kesinlikle sevmiştim. Ancak bir noktadan sonra o değil, kendi benliğim daha değerli hale geldi. Onu sevdiğim için kendi yaşamımdan vazgeçmektense, sevgimden vazgeçip hayatımı yaşamam gerektiğini düşündüm. Ben, en çok kendime önem veren ve şu anki yaşam biçimimi sürdürmeyi en üstte tutam bir kişiyim. Dahası kendim ve yaşam biçimim uğruna her an birini tekrar terk edebilecek bir kişiyim. Yanınızda tutmak isteyeceğiniz biri değilim.
Sayfa 248Kitabı okudu
Aslında bunu söylemeli miyim bilmiyorum ama… Taewoo bir an duraksamış ve devam etmişti: İkinizi iyi birer partner olarak görüyormuş, partner ler sadece hedefleri bir olduğu müddetçe birlikte ilerleyebilirmiş. Hedeflerimiz yüzünden birbirinizin yanında olmuşsunuz. Bir kişinin hedefi değişirse yolları ayırmaktan başka çare olmazmış. Seni çok sevseymiş senin ardından gidermiş. Bunu yapamadığı için üzgün olduğunu söyledi. Ama onu kolayca terk edebildiğine bakılırsa sen de onu pek sevmemiş olmalıymışsın. İkiniz de birbirinizi partner olarak gördüğünüz için yollarınızı ayırmak mümkün olmuş.
Sayfa 234Kitabı okudu
"İçerisi su alıyor, bunun farkında mısınız?'' dedi Eren hesap sorarak. ''Farkındayız... Platform tam anlamıyla, her yanıyla hatalı. Elektrik devreleri, su sistemi, her şey hatalı... İşte bu yüzden bunu çözmesi gereken biziz. Beş tane insanı denetimsizce yerin altnda yaptığımız bir platforma koyduğumuz ve başlarına bunların geldiği duyulursa bu haber sadece yayılmaz. Hayatımızı yakarlar..." ''Hayatınızı ben yakacağım." diyen Uraz'ın sözünü Taylan kesti. "Uraz, biliyorum öfkelisin. Çok haklısın oğlum. Sana oğlum diyorum, senin yaşında bir oğlum var. Sizleri çocuklarım gibi sevmeseydim sizi bu yarışma için seçer miydim? Tek istediğim sizi oradan bir an önce çıkarmak ama yalvarırım bana yardm edin. Siz yanımda olmazsanız bunu yapamam... Aileleriniz sizi aramaya başladı, beşinizin de ailesi sizi soruşturuyor. Bir ton yalanla olayı ertelemeye çalışıyoruz, yayını canlı yapmayacağımızı ve her şeyin montajlandıktan sonra yayınlanacağını söylüyoruz ve uyku bile uyumadan sizi oradan çıkarmanın yolunu araştrıyoruz. Bunları size anlatamadım, korkmanızı istemedim ama sanırım sizi sizin yardımınız olmadan oradan alamayız. Lütfen bana inanın, lütfen bana yardım edin."
Tam o an odanın içindeki sessizliğin ortasına büyük bir gürültü düşüverdi. Sanki bir şeyler yıkıldı. Beşimiz aynı anda şok içinde bahçeye doğru döndüğümüzde Uraz çoktan ayağa kalkmış evin kapısına doğru yürüyordu. "Bekle, tek gitme." dedi Bulut. Uraz için endişelenmiş miydi? Uraz cevap vermeden, belki de Bulut'un cümlesini bile duymadan çıkıp giderken peşinden ilerledik. Merdivenleri koşarak inip kendimizi bahçenin sonundaki çamur dolu yola attığımızda gördüğümüz manzara hiç hoş bir manzara değildi. Uraz en önde durmuş üzerindeki görüntüyü izlerken şok içinde bakıyordum.
Reklam
böyle olmamak için çabalayan genç kardeşlerim müstesna
"Günümüzde genç olmak, Müslüman bir genç olmak nedir? Elimizden Kur'ân-ı Kerim yerine telefonlarımızı düşürmemek; abdestimiz bozulduğunda değil, şarjımız bittiğinde üzülmek adeta kahrolmak. Hacca, umreye gitmek için değil, son model telefonu, bilgisayarı alabilmek için paralarımızı biriktirmek; alarmı, sabah namazı için değil basket maçını izleyebilmek için kurmak; hayırda değil, modayı takip için yarışmak. İslâm dini sanki sadece yaşlılara gelmiş gibi davranmak, ölümün soluğunun ensemizde olduğunu unutmak. Alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz'in (s.a.s.) sevgisi yerine dünyevi sevgilere dalmak..."
8.Bölüm : Yıldızların Hırsızları.
Yüz yıllar önce annesini öldüren babası Zeus'un doğum sancısını andıran baş ağrısının sonunda babasının kafasından doğup dünyaya gelen Athena gibi, kendi kendimi dünyaya getirmis, kendi kendimi var etmiş bir çocuktum ben. Athena annesinin karnından değil babasının kafasının içinden çıkıp da geldi dünyaya. Bir bebek olarak doğmadı, elinde zırhıyla ve üzerinde savaş kıyafetleriyle bir yetişkin olarak doğdu. Savaşmaya hazır bir halde geldi dünyaya. Sen ve ben gibi. Doğduğumuz an gibi. Hiçbir zaman bebek olmadık, hiçbir zaman doya doya bir çocukluk yaşamadık. Biz savaşmak için geldik bu dünyaya, başkalarının önüne sunulan her şeyi savaşarak kazanmak zorunda kaldık. Sen ve ben ikimiz. Seni kovalayup duran o gölgeyi hisset. Parlamanı engelleyen her şeyi gör. Dans etmene engel olan bağlarını tutup kopar. Sıkışıp kaldığın dünya gerçek dünya değil. Athena'nın babası Zeus'un kafasında sıkışıp kaldığı gibi, geçirdiğimiz sürecin adı bu, "sıkışıp kalmak." Gün gelecek, elimizde zırhımızla doğacağız yeniden. Ara verdiğimiz her şeyin devamı daha şiddetli olacak. Ben Kumru, ya da herkesin bildiği gibi, "Ben 889." Buraya, seni tutsak kaldığın enkazdan kurtarmaya geldim. Biliyorsun, değil mi?
Kan ter içinde dövüştüğün bir kavganın ortasında, yeni bir darbe için hazırlandığın sırada hiç beklemediğin bir an ve boşlukta yüzünün ortasına inip seni alaşağı eden yumruğun adı, hayattır. Tahmin edemezsin, kontrol edemezsin, ne zaman seni devirecek, asla kestiremezsin.
Sayfa 181
Sonra birden bir şey oldu, bir yerden bir anons sesi gelmeye başladı. "Sevgili Enkaz Altındakiler. İkinci gecenizin sonundan, üçüncü gününüzün başlangıcından merhaba." Başımı öne doğru eğdiğimde herkesin odalarının camlarında olduğunu gördüm. Uraz, Bulut, Nisan, Eren, her birimiz odalarımızın camlarında bu sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyorduk. "Köşede hoparlörler var." dedi Bulut elini uzatarak. Karanlıkta çok belli olmasa da ses oradan geliyor gibiydi. "Öncelikle sizden numaralarınızı söyleyip. 'Burada' demenizi rica edeceğim. Bir yoklama sahnesi, öyle düşünün..." İki günün sonunda bir başkasıın sesini duymak bana iyi gelmişti, bir an için buraya terk edildiğimizi düşünmeye başlamıştım
İsterse dünyanın en açık, en alışıldık şeyi olsun, bir şey yapmakta olan birine bir an durup bakmak; onun ne yaptığının bizim için açık seçik olmadığı, hatta bunun kendisi için de açık seçik olmadığı konusunda kuşku uyandıracak biçimde ona bakmak: o güvenin sarsılmasına yeter bu. Hiçbir şey, bizi görmüyormuş, ya da bizim gördüğümüzü görmüyormuş gibi bakan bir çift gözden daha tedirgin edici, daha şaşırtıcı olamaz.
Sayfa 151Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.