"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
İlk önce bir uyarıda bulunayım. Betimleme hayranlarını başta zorlayacak ama konusu ile içine alacak bir eser.
Kitap bitince ne okudum ben ya! Dedim. Kitabı farklı uygulamalarda sıkça gördüğüm ve alıntıları hoşuma gittiği için okumak istedim. Başlarda hayal kırıklığı hissettim. Sanki aradığım ve beklediğim gibi değildi. Çok farklı bir anlatış biçimi var. İlk kez böyle bir eserle karşılaştım: Sürekli ardısıra süren eylemler tamlaması gibi bir hikaye ile günlük okur hissine kapıldım. Bazen olayı birinci ağızdan dinlerken birden üçüncü kişiye geçmesi kafamı karıştırdı.
Kitap şu cümle ile başlıyor; " Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. İçimdeki sıkıntı eridi."
Ve şu cümle ile bitiyor; "Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı." İşte bu iki Bölüm arasına, bir arayış ve aynı zaman da çevresinden uzaklaşma halinde olan, ve yazarın isim yerine C demeyi tercih ettiği, ana karakterin hikayesi sığdırılmış. Kitap dört mevsimi içinde bulunduran dört bölümden oluşuyor. Ve her mevsim C'nin hayatının farklı dönemlerini aynı konu ile anlatılıyor. Bu "C" neler yaşadı yahu! Kimi zaman haklı buldum kimi zaman yok artık dedim. Allak bullak oldum resmen. İşin tuhaf yanı, kitabı sevdim. Ve bitince kendimi boşluğa düşmüş gibi hissettim. Sanki C ile birlikte ben de o arayışın içindeydim. Ben de baskı ve dayatmalardan kaçış içerisindeydim. Kişinin sosyal hayatındaki birçok entellektüel sorunlardan bir demet sunan eseri gayet başarılı buldum. Tavsiye ediyor, keyifli okumalar diliyorum.
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,7bin okunma
Jack London , ile önce başlamak isterim.#90566644 kitabını kesinlikle daha çok beğendim.Bunu belirtmem lazım.Daha kalıcı olacak Beyaz Diş bende. London, Dünya Ticari dergi romanının öncüsü ve zengin olabilen ilk yazarlardan biridir.Kitaptaki Martin Eden karakterine bu yönden çok benzer.Zaten otobiyografi bir romandır
Tekrar ve tekrar, mükemmel bir başyapıt. İnanılmaz bir alıntı. Dürtüleri harekete geçirmek için inanılmaz bir öneri. Eser hakkında konuşmaya başlamadan önce, eserden şu alıntıyı yapmak istiyorum: "diğer insanların yüzüne bakabilmek için önce kendinizin yüzüne bakabilmelisiniz. çoğunluğa bağlı olmayan tek şey kişinin vicdanıdır." Tek
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/C5loYitt-Vf
Her yaşa hitap eden, akıcı ve hayatını baştan aşağı sorgulayabileceğin bir kitap mı arıyorsun? İşte o kitap:
Martin Eden!
Bu incelemeye yorum yazan bütün okurlara bir kitap önerisi hediye ettim. Yeni kitap
"Günler akıp gidiyordu, şekilsiz ve gerçekdışı."
Geçmişiyle bağı kalmayan birinin, geleceğe karşı umudu olabilir miydi?
Yazardan okuduğum ilk kitap Iza'nın Şarkısı. Sade ve akıcı ancak etkileyici bir dille kaleme almış yazar eserini. Etelka adlı yaşlı bir kadının içsel savaşını ve belki de kendini bile tanıyamamış olan Iza'nın hikayesi
İnsan masaya oturduğunda zeytin-ekmekle veya bir tas çorbayla da doyar doymasına... Lakin eğer çok sevdiğiniz bir yemek önünüze geldiyse, orada hissedilen şey doygunluktan bir tık öte, farklı bir histir. Masada geçirilen süre uzar, önce uzun uzun bakışlarla gözler doyurulur... Ağıza alınan her lokma fazladan bir tur daha döner damakta...
İşte o
“Ne olurdu insanlar beş katlı bir yapıda altıncı katın da olabileceğine inansalardı, ne olurdu sanki.”
“Beş Katlı Evin Altıncı Katı”, tiyatroda izlediğim en güzel oyundu. Aradan yıllar geçmesine rağmen birçok repliği ve şarkısı dün gibi hatırımdadır. Site sayesinde bir kitabı olduğunu öğrendim. İki farklı zamanda okudum kitabı. Şimdilik…
Üç
başka dilde aşk ile tanıdığım ve artık ne yazsa okuyacağım yazar... diğer kitaba göre yazarın burada kendini geliştirdiğini düşünüyorum, iyi kurgulanmış ve çok güzel yazılmıştı. kitaba dâir hiçbir şey bilmeden okumak hoşuma gittiğinden bu kitap için bir beklentiye girmemiştim belki de bu yüzden böylesine çok sevdim, büyük beklentiyle başlanılırsa
İnsanlar hayallerini bir şeylere bağlarlar, ben her zaman bu hayallerle büyüdüm. Bu benim için çok kolay olmuştu çünkü onlar zaten ölmüşlerdi ve benim için bir hayal kırıklığı olmamıştı.
"Ne kadar akıllanırsan o kadar çok problemin olacak, Charlie."
İyi, kötü, güzel, çirkin, akıllı, düşük zekalı, dahi, engelli, engelsiz olmanız bir şey fark etmiyor. İnsanlar her durumda sizi dışlamak ve yargılamak için sırada bekliyor..
Hikayeyi başkarakter Charlie'den dinliyoruz. Hikaye; onun duygu, düşünce ve gözlemlerini not ettiği
Bir Aslı Erdoğan kitabı okumak benim için, toplum tarafından insafsızca ötekileştirilmiş bir kimlikle yüzleşmek demek.O, bizim yok saydığımız insanların hikâyesini; çarpıcı bir şekilde sunar okuyucuya.Bunu, zamanın elinin asla uzanamayacağı bir şekilde, kanla yazar belleğe.
“Kişisel tarihim, kendimi hep acı çekenlerle özdeşleştirmeme neden
“Deniz ekmek kapısı, deniz hayat, deniz sevgili, deniz zalim, deniz suskun, deniz sevecen, deniz öfkeli…” (s.13).
Günün birinde herkesten uzak deryaya yakın bir sahil kasabasında yaşamak pek çoğumuzun hayallerini süsler. Hele hele şehirlerin kalabalığından, gürültüsünden, keşmekeşliğinden ve stresinden bunaldığımız zamanlarda bu istek ve arzumuz